Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/236 E. 2022/1609 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/236
KARAR NO: 2022/1609
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2019
NUMARASI: 2014/817 Esas – 2019/1149 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “1-Maddi tazminat talebine ilişkin davanın kısmen kabulü ile,
a-475.452,45 TL maddi tazminatın, davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden 250.000 TL’lik kısmı ile sınırlı olmak kaydıyla 01/10/2013 tarihinden, diğer davalılar …. İnş. Ltd. Şti. yönünden tamamından sorumlu olmak kaydıyla 18/04/2013 tarihinden tahsil tarihine kadar işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, b-2.585,03 TL’lik maddi tazminat isteminin HMK’nin 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle reddine, 2-Davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile; 25.000 TL manevi tazminatın 18/04/2013 tarihinden tahsil tarihine kadar işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … İnş. Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacının reeskont faizi uygulanması isteminin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … İnş. San. Ltd. Şti. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … İnş. San. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur ve adli tıp raporuna göre itirazların Mahkemece dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, aktüerya raporu yönünden dosyada iki farklı rapor bulunduğunu, 08/09/2017 tarihli raporda, davacının meslekte kazanma gücüne ait zararının 262.575,91 TL, 30/01/2018 raporda ise 475.452,45 TL olarak hesaplandığını, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, her iki rapor arasındaki afaki farkın, davacı vekili tarafından yasal süresi tarafından sunulmayan ve Mahkemece doğruluğu araştırılmayan 2013 yılı Nisan ayına ait 18 günlük maaş bordrosu olduğunu, ilk raporda davacının aylık kazancının asgari ücret üzerinden, ikinci raporda ise sonradan oluşturulmuş maaş bordosu esas alınarak hesaplama yapıldığını, Adli Tıp Kurumu raporunda güç kaybının geçici mi sürekli mi olduğunun belirtilmediğini, davacı tarafın dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmadığını, faizin, ıslahla talep edilemeyeceğini, ıslah dilekçesi sonucu faizin 18/04/2013 olay tarihinden itibaren uygulanmasının hatalı olduğunu, hüküm kısmında, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesine rağmen müvekkili lehine reddedilen kısım nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 18/04/2013 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı … İnş. San. Ltd. Şti.’nin işleteni ve davalı …’nun sürücüsü olduğu… plakalı aracın kaldırımda yürüyen davacıya çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı; maddi tazminat açısından HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında açılan işbu davada, davacı tarafça, güç kaybı tazminatı ile 25.000 TL manevi tazminat talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 23/11/2016 tarihli raporunda; davacının kaza nedeniyle yaralanması neticesinde, %44.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve geçici iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 9 ay olduğu mütalaa edilmiştir. ATK raporunun yapılan incelemesinde; raporun, dava konusu olayda uygulanması gereken 11/10/2018 tarih 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlendiği ve raporun dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varıldığından, bu yöne ilişkin itirazlar kabul edilmemiştir. Yine Mahkemece karara dayanak yapılan 30/01/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusur olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı; davacının toplam maddi zararının 475.452,45 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, tazminat hesaplamasına esas alınan gelirin, davacının kaza öncesinde çalıştığı iş yerindeki son aya ait maaş bordrosu dikkate alınarak düzenlendiği, raporda herhangi bir hatanın bulunmadığı, raporun dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Davalı tarafın kusur raporuna yönelik itirazları sonucu alınan ve Mahkemece karara dayanak yapılan 12/07/2019 tarihli İTÜ bilirkişi kurulu raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 kusurlu olduğu, davacı yayanın herhangi bir kusurunun bulunmadığı mütalaa edilmiştir. Bu nedenle, kusur ve tazminat hesaplamasına yönelik itirazlar yerinde görülmemiştir. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının niteliği-ATK maluliyet raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun ve makul olduğu görüldüğünden, bu yöne ilişkin itiraz kabule şayan görülmemiştir. Dava dilekçesinde talep edilmeyen faizin, ıslah dilekçesiyle talep edilmesi mümkün olduğuna ve belirsiz alacak davasında, arttırılan miktar bakımından da dava tarihinden itibaren faiz yürütülebileceğine; Mahkemece de, davacının talepleri dikkate alınarak bu doğrultuda karar verilmesinde herhangi bir hata bulunmadığına göre, bu yönlere ilişkin itirazlarda da isabet bulunmamaktadır. Davalı vekilinin, reddedilen maddi tazminat nedeniyle müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediğine yönelik itirazına gelince; 26/02/2018 tarihli ıslah dilekçesinde maddi tazminat toplamı olarak 478.037,48 TL talep edilmiş, Mahkemece bu talebin kısmen kabulüne ve 475.452,45 TL’lik güç kaybı tazminatının kabulüne, 2.585,03 TL’nin reddine ve hüküm fıkrasının 10. bendinde reddedilen miktar olan 2.585,03 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine karar verilmiştir. Bir başka deyişle, reddedilen miktar nedeniyle davalı … İnş. San. Ltd. Şti. lehine de vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu nedenle, bu yöne ilişkin itiraz da kabul edilmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … İnş. San. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 32.478,16 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 8.492,08‬ TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 23.986,08‬ TL karar ve ilam harcının davalı … İnş. San. Ltd. Şti.’den tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davalı … İnş. San. Ltd. Şti. istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/10/2022