Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/223
KARAR NO: 2021/169
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2016/959 (E) 2020/641 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 09/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Limited Şirketine ait, davalılardan …’in yönetimindeki … plaka sayılı otobüs ile İstanbul ilinden, Konya ili, Bozkır ilçesine gitmekte olan davacının, sürücü …’in kavşağa yanaşırken aracın hızını azaltmaması ve uykulu olması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, … plakalı aracın sahibinin davalı …, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının … Sigorta AŞ, Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortacısının ise … Sigorta AŞ’nin olduğunu belirterek 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, … ve … Limited Şirketinden davacının uğradığı tüm maddi zararlar nedeniyle şimdilik 15.000,00 TL’nin davalılar … Sigorta AŞ, … Sigorta AŞ (… Sigorta AŞ), … Limited Şirketi, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; normal hızda seyir halinde bulunduğunu, uykulu olmadığını, kusur araştırması yapılmasını talep ettiğini, istenen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … Limited Şirketi ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ve davalılar için ortak yetkili mahkemenin Emirdağ Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesi olduğundan yetkisizlik kararı verilmesini, meydana gelen kazada müvekkillerinin kusur ve sorumluluğunun olmadığını, davacının haksız maddi tazminat talebinin reddi gerektiğini, manevi tazminat isteminin usul ve yasaya aykırı olduğu gibi haksız ve fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğundan söz edilebilmesi için kazaya konu aracın taşımacılık yetki belgesine sahip olup olmadığının tespiti gerektiği, bu davanın açılmasında müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, öncelikle davacının kalıcı sakatlık durumunun Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Dairesinden alınacak raporla belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sürekli sakatlık nedeniyle oluşan zararlar ile Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan tedavi giderlerini poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere ödemekle sorumlu olduğunu, davacının faize ilişkin taleplerinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ (Eski ünvan … Sigorta AŞ) vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakma yetki ve görevinin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğunu, … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile sigortalandığını, meydana gelen zararların öncelikle Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası ile karşılanması gerektiğini, tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğunu, iş göremezlik tazminat talepleri yönünden maluliyet oranının tespiti gerektiğini, davacının gelir durumuna ilişkin bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığını, avans faizine ilişkin türün kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince: “…Asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile toplam 51.200,00 TL’nin 15.000,00 TL sinin dava tarihi olan 02/11/2016 tarihinden 36.200,00 TL sinin de ıslah tarihi olan 25/08/2020 itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine, … manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulüne, 19.000,00 TL nin kaza tarihi olan 11/04/2016 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …, … A.Ş’den tahsili ile davacıya verilmesine, … ” karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalılar … ile … Ltd.Şti. vekili dilekçesinde özetle; rapora ve ıslah dilekçesine karşı itirazları ile müvekkillerinin kusuru ve sorumluluklarının bulunmadıkları hesaba katılmadan karar verildiği, manevi tazminatın yüksek takdir edildiğini, müvekkilleri lehine vekâlet ücreti verilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ (Eski ünvan … Sigorta AŞ) istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle zararın … plakalı aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasından karşılanmasını, zarar bu sigortanın poliçe limitlerini aşıyorsa müvekkili şirketin aşan kısımdan sorumlu olması gerektiğini, müvekkili şirketin maddi tazminattan sorumlu olduğunda dahi geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, davacı vekili tarafından 25/08/2020 tarihinde yerel mahkeme dosyasına sunulan talep belirleme dilekçesinin netice-i talep kısmında davanın müvekkili şirket hariç tutularak diğer davalılar yönünden ıslah edildiğini, buna karşın yerel mahkemenini taleple bağlılık ilkesini aykırı olarak müvekkili şirketi de sorumlu tuttuğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporun da hatalı değerlendirmeler de bulunularak tazminat bedelinin hesaplandığını, davacının müvekkili şirkete ilk başvurusunda maluliyet raporunun yönetmelikte yer alan koşullara uygun biçimde sunmadığını, yerel mahkemece hükme esas alınan maluliyet oranının Karayolu Yolcu Taşımacılık Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortasına göre değil, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulları Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerince belirlendiğini müvekkili şirket tarafından düzenlenen poliçenin bir meblağ sigortası olduğunu, sorumluluk sigortası niteliğini taşımadığını, malullük oranını sağlık tüzüğü işlemlerine göre belirlenemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; avans faizi yerine yasal faize hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat ve bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Davada taraf olabilme yeteneği olarak tanımlanan taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü biçimdir. Gerçekten kimlerin taraf ehliyetine sahip oldukları 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 8 ve 48’inci maddelerine göre belirlenmiştir. HMK’nin 50’nci maddesine göre medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir. Hem gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir. Gerçek kişilerin kişiliği ve bununla hak (medeni haklardan yararlanma) ehliyeti TMK’nin 28/1’inci maddesi gereğince ölümle sona erer. Bu nedenle ölmüş olan kişinin taraf ehliyeti yoktur. 6098 sayılı TBK’nin 513’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre; Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. HMK’nin 77’nci maddesi gereğince; Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Dava dosyasına eklenen nüfus kaydının incelenmesinde davalı …’ın 23/05/2020 günü öldüğü anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlık, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; davalı …’ın henüz karar verilmeden önce tahkikat aşamasında 23/05/2020 günü öldüğü böylece Beyşehir Noterliğinin 23/11/2016 günlü vekâletnamesi ile tayin ettiği Avukatlar ile arasındaki vekâlet sözleşmesinin TBK’nin 513/1’inci maddesi uyarınca sona erdiğinin anlaşılması karşısında; davalı …’ın mirasçılarının davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilip karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetli değildir. Kararın kaldırılması gerekçesine göre, davacılar vekillerinin dilekçelerinde ileri sürdükleri istinaf nedenleri bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar … ile … Ltd.Şti. vekili, … Sigorta AŞ (Eski ünvan … Sigorta AŞ) vekili, … Sigorta AŞ vekili ile davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/4’üncü maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatıranlara iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinafa başvuranlar tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran taraflara iadesine, 7- İstinaf sonucuna göre davalılar … Ltd.Şti, … Sigorta Anonim Şirketi ve … Sigorta Anonim Şirketi tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan teminat mektuplarının, 2004 sayılı İİK’nin 36/5’inci maddesi gereğince davalılar … Ltd.Şti, … Sigorta Anonim Şirketi ve … Sigorta Anonim Şirketine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/02/2021