Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/221 E. 2023/908 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/221
KARAR NO: 2023/908
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2018/96 (E) – 2020/312 (K)
Birleşen İAA 2. ATM 2018/93 Esas sayılı dava dosyası tarafları;
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/05/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, asıl ve birleşen davasında, müvekkillerinin desteği olan Suriye uyruklu …’in yolcu olarak bulunduğu dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın karıştığı çift taraflı trafik kazasında, adı geçen destek şahsının vefat ettiğini belirterek belirsiz alacak davası şeklinde destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir.Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, asıl davanın kabulü ile davacı … için 157.969,48 TL, davacı … için 29.348,37 TL, davacı … için 27.720,79 TL, davacı … için 32.402,20 TL, davacı … için 32.402,20 TL destekten yoksun kalma tazminatlarının 15/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacılara ödenmesine; birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı … için 38.949,20 TL, davacı … için 11.207,38 TL destekten yoksun kalma tazminatlarının 15/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacılara ödenmesine, davacılar … ve …’e velayeten açılan destekten yoksun kalma davasının sabit olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle, vefat eden şahsın ülkeye kaçak yollarla girmiş olması sebebiyle yasal olarak çalışma iznine sahip olmadığı ve bu nedenle kazanç sağlamasının mümkün olmadığı, giderek destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, destek oranlarının Yargıtay kararlarına uygun olmadığını, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının haksız surette reddedildiğini, hesaplamanın trafik sigortası genel şartlarına göre yapılması gerektiğini, genel şartlara aykırı olarak yapılan raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığını, kask takmamadan dolayı müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, faizin dava tarihinden itibaren ve yasal faiz olarak hüküm altına alınması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava müteveffanın eşi ve çocukları; birleşen dava ise müteveffanın anne baba ve kardeşleri tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarında öngörülen TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanmak ve müteveffanın eşi ve cocukları ile anne ve babası olan davacılara Yargıtay ilke kararlarına uygun bir şekilde pay ayrılarak asgari ücret esas tutulmak suretiyle hesaplama yapıldığı, raporun mevcut haliyle, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, müteveffanın göçmen olarak Türkiye’de bulunuyor olmasının, davacılara destek olmayacağı anlamına gelmediği, giderek çalışma izni olmadığından bahisle desteklik tazminatı hesaplanması şartlarının olmadığına ve hesaplamaya yönelik diğer istinaf itirazlarında isabet bulunmadığı görülmektedir.Diğer yandan, mahkemece avans faizine değil, usule uygun bir şekilde sigorta şirketine yapılan başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonrası gerçekleşen temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği, kazaya karışan sigortalı aracın motosiklet olmadığı, minibüs cinsinden bir araç olduğu, araçta emniyet kemeri tertibatı olup olmadığı belli olmadığı gibi kaza tespit tutanağına göre bu hususun tespit edilemediğinin yazılı olduğu, dolayısıyla koruyucu tertibat ve diğer sebeplerden bahisle müterafik kusur indirimine gidilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazı da yerinde değildir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davalı … Sigorta AŞ vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Alınması gereken 22.542,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 5.635,5‬0 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 16.906,8‬0 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı … Sigorta AŞ’den tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, ihtiyari dava arkadaşı konumundaki davacılar tarafından açılan ve birbirlerine karşı bağımsızlığını koruyan subjektif dava birleşmesi teşkil eden davalarda, davalı aleyhine hükmedilen miktarlar ayrı ayrı gözetilerek 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde oy birliğiyle karar verildi. 26/05/2023