Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/2170 E. 2023/842 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/2170
Karar No: 2023/842
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 07/04/2021
Numarası: 2017/747 (E) 2021/307 (K)
Davanın Konusu: Rücuen Tazminat
Karar Tarihi: 23/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Alman Sosyal Sigorta Kuruluşu olan müvekkili kuruma sigortalı …’ün maliki ve sürücüsü olduğu, davalı … Sigorta AŞ nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile davalı … Sigorta AŞ nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 16.10.2009 tarihinde Türkiye’de karıştığı trafik kazası sonucu sigortalı …’ün vefat ettiğini, müvekkili kurum tarafından sigortalısının vefatı nedeniyle eşine dul maaşı ve tazminat ödendiğini belirterek ödenen 12.852,02 Euronun kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan rücuen tahsilini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili sigorta şirketi tarafından hak sahiplerine 14.175,77 TL ödeme yapıldığını ve müvekkilinin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirdiğini, buna ilişkin Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/338-2012/37 Esas-Karar sayılı kararı bulunduğunu, hükümde davacının ödemesinin zarardan tenzil edilmediğini, davacının rücu hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının aktif dava ehliyeti olmadığını, davacı tarafça yapılan tazminat ödemesinin dayanağının sigortalısı tarafından ödenen ölüm sigortası primleri olup sigortalının ölümü halinde ölüm sebebine bakılmaksızın her halükarda yapılması zorunlu olan bir ödeme olduğunu, yapılan ödemenin destekten yoksun kalma tazminatı olmadığını, rücu hakkının varlığı KTK ya göre değil, SGK ya göre değerlendirilmesi gerektiğini, zira davacı tarafından yapılan ödemenin sosyal güvenlik mevzuatına göre yapıldığını, sigortalının eşi Hanife Ürün tarafından diğer davalı sigorta şirketi aleyhine Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/338 Esas sayılı dava dosyasında açılan davada verilen hükmün Çorum … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında infaz edildiğini, davacının ödemesinin tenzil edilmediğini, davacının rücu koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı istinaf başvurusunda bulunan davacı vekili dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarla, davacı kurumun gerek kazadan önceki mevzuat gerekse de kazadan sonraki mevzuat çerçevesinde rücu hakkı bulunduğunu, davacının rücu hakkının Türk Sosyal Güvenlik Mevzuatına yani Sosyal Güvenlik Kanunu’na göre değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, trafik kazası sonucu zarar görenin rücu hakkının Sosyal Güvenlik Kanununa değil Karayolları Trafik Kanununa tabi bulunduğunu, zarar görenin KTK’ya göre zarar sorumlularına rücu hakkı olduğundan Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Arasında Sosyal Güvenlik Hakkında Sözleşme’nin 50. maddesindeki “… diğer akit taraf nizamlarına göre üçüncü bir şahıstan zararını tazmin istemek hakkına sahip ise …” şartı gerçekleştiğinden zarar görenin rücu hakkının da onun sigortalı olduğu akit taraf Sosyal Güvenlik Kurumu’na yani davacıya geçtiğini, bilirkişinin görev alanı dışında hukuka aykırı olarak hukuki değerlendirme yaptığını, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olması nedeniyle hükme esas alınamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, Alman Sosyal Güvenlik Kurumu (KBS) tarafından açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 16.10.2009 tarihinde, davacı Alman kurumu nezdinde sigortalı …’ün maliki ve sürücüsü olduğu, davalı … Sigorta AŞ nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile davalı …’ın maliki, davalı …’ın sürücüsü olduğu, davalı … Sigorta AŞ nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın Türkiye’de karıştığı trafik kazası sonucu sigortalı …’ün vefat ettiği, davacı kurum tarafından sigortalının eşine ödenen dul maaşı ve tazminatın davalılardan rücuen tahsili için eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. 5510 sayılı kanun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu kanun ile Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ve TC. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ortadan kaldırılıp bu kurumların yerine ülkemizde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı kurularak Sosyal Güvenlik Kurumları tek çatı altında toplanmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun uygulayacağı kanun 5510 sayılı kanun olup anılan kanunun 101.maddesinde kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerince çözümleneceği öngörülmüştür.Dosya kapsamına göre davacı Deutsche Renterversicherung Knappschaft Bahn See (KBS) Almanya’nın resmi SGK’sı olduğundan, bu davanın da iş mahkemesinde görülmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/5084 E. 2018/891 K.sayılı kararı) HMK’nın 1. maddesi gereği görev kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemece, iş mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/3. maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/05/2023