Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/2056 E. 2021/1845 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/2056
KARAR NO: 2021/1845
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/340 (E)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 07/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/03/2020 tarihinde, davalı … şirketine sigortalı, davalı …’ın malik ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın kendi şeridinden çıkarak karşı şeride geçtiğini ve karşı şeritte müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu … plakalı araca çarpması sonucu gerçekleşen trafik kazasında müvekkilinin ağır yaralandığını, davalı sürücünün alkollü ve tam kusurlu olduğunu, HMK 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak ileride arttırılmak şartıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücüden tahsili ile … plakalı aracın üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi için teminatsız olarak araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, bu talep kabul görmez ise teminatsız ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 14/06/2021 tarihli ara kararıyla, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili 25/06/2021 ve 16/08/2021 tarihli dilekçeleri ile … plakalı aracın üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi adına araç üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş, İlk derece mahkemesinin 20/09/2021 tarihli ara kararıyla, davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı sürücünün sürüş sırasında 1,60 oranında alkollü olduğunu ve iniş eğilimli tehlikeli viraja hızını ayarlamadan kontrolsüz bir şekilde girmesi neticesinde direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçtiğini ve müvekkilinin %10 oranında malul kalmasına neden olduğunu, kaza tespit tutanağında davalı sürücünün 1,60 oranında alkollü, tam ve asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, ceza dosyasında da, davalının aracında bulunan yolcuların davalının kusurlu olduğunu beyan ettiklerini, tazminatın, haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale geldiğini, yaklaşık ispatın sağlandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Talep, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta; zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil (yaralanma) tarihi itibarıyla davacının maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz talep edilen davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının kesin olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. İİK 257. maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir.Bu açıklamalar ışığında dosyanın incelenmesinde; dosyada bulunan, trafik kazası tespit tutanağı ve soruşturma dosyası içeriğinin alacağın varlığına ve muaccel olduğuna ilişkin kanı oluşturacak nitelik taşıdığı ve bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun da bulunduğu gözetilerek, İİK’nin 257/1. maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken talebin reddedilmesi doğru olmamıştır.Bununla birlikte manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259’uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesinin 20/09/2021 tarihli ara kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/12/2021