Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/2021 E. 2022/62 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/2021
KARAR NO: 2022/62
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/09/2021
NUMARASI: 2021/248 (E) 2021/591 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plaka sayılı araç sürücüsünün sebebiyet verdiği trafik kazası nedeniyle zarar gören 3. kişilere ödeme yapıldığını, sigortalı araç sürücüsünün kazada ağır kusurlu olması nedeniyle, Trafik Sigortası Genel Şartları B.4/a maddesi uyarınca sigorta ettirene/sigortalıya rücu haklarının olduğunu belirterek zarar görene ödenen 99.720,48 TL’nin davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, zamanaşımı savunmasıyla birlikte kaza tarihi itibarıyla aracın uzun süreli kira sözleşmesine dayalı olarak kiraya verilmiş olduğunu, bu nedenle işleten sıfatlarının olmadığını belirterek davanın husumet yokluğundan reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan değerlendirmede, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/944 Esas sayılı dosyası üzerinden davaya konu olay nedeniyle davalıya karşı açılan davada, davalının uzun süreli kira sözleşmesiyle sigortalı aracı kiraya vermiş olduğu ve bu nedenle aracın işleteni olmadığı hususu kesinleşmiş olmakla davanın pasif husumetten reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, trafik sigortası genel şartlarında öngörülen rücu sebeplerine dayalı olarak ancak sigortalıya karşı dava açılabileceği, davalının da aracın sigortalısı olması münasebetiyle husumet ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Kaza tarihinde geçerli olan 15 Ağustos 2003 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B-4 maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir.” denilmek suretiyle sigortacının rücu hakkı düzenlenmiş, B-4/a maddesinde ise “Tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,” sigortacının rücu hakkının bulunduğu bildirilmiştir. Bununla birlikte, ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup, kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Sigortalı araç sürücüsünün trafik kurallarına aykırı davranışıyla %100 kusurlu bulunması, kural olarak kasıtlı ya da ağır kusurlu olduğu anlamına gelmemektedir (Yargıtay 17. HD 2009/7674 Esas – 2010/1075 Karar sayılı ve benzer nitelikteki diğer kararları). Davacı sigorta şirketi, genel şartların B.4 maddesinde belirtilen rücu sebeplerine dayalı olarak ancak sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi, sigortalısı, sigorta ettiren ile sigortalının farklı kişiler olması durumunda sigorta ettireni) hakkında dava açılabilir. Bir başka ifadeyle, sigorta şirketinin anılan yasal düzenleme uyarınca şartlarının varlığı halinde kendi sigortalısına/sigorta ettirenine sözleşmeye aykırılıktan bahisle rücu imkanı bulunmakta, sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan araç sürücüsüne veyahut işleten ile sigortalının farklı kişiler olması durumunda işletene karşı işbu yasal düzenlemeden kaynaklı rücu imkanı bulunmamaktadır. Somut olayda, kaza tarihinde geçerli bulunan 141519914 numaralı poliçede sigorta ettiren taraf, davalı olarak gözükmektedir. Bu durumda davalının taraf sıfatının bulunduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 4-Peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istinaf kanun yoluna başvurana iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 18/01/2022