Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/201 E. 2023/546 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/201
KARAR NO: 2023/546
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/10/2020
NUMARASI: 2020/249 (E) – 2020/407 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/03/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkil şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesiyle sigorta edilen … plaka sayılı araç sürücüsünün, tam kusurlu bir şekilde sebebiyet verdiği trafik kazasında %0,54 promil alkollü olduğunu belirterek trafik sigorta poliçesi genel şartlarının B.4/C hükmü gereğince 3. kişiye ödenen hasar bedeli olan 31.000 TL tazminatın davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir. İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesinin 06/06/2017 tarih 2017/443 Esas ve 2019/164 Karar sayılı karar ile davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin, 2019/4222 Esas – 2019/644 Karar sayılı kararıyla, dosyaya bakmak görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılmasını müteakip dosyanın gönderildiği görevli mahkemece, yukarıda yazılı esas üzerinden yapılan yargılama neticesinde, kaldırma kararı öncesinde alınan bilirkişi raporu yeterli görülerek, bahse konu kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleştirdiğine dair yeterli delil bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, ATK tarafından hatalı bir şekilde geri çevrilen dosyanın tekrar gönderilmesi talep edilmiş olmasına rağmen bu talebin reddedilmiş olmasının usule aykırı olduğunu, nörolog bilirkişi görüşü alınarak rapor düzenlenmesine ilişkin yenilenen bu talebin tahkikat aşaması tamamlanmadan dile getirildiğini, kaldı ki hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaktan uzak olduğunu, bilirkişi raporunda dosyanın kaderini belirleyecek bir yargıya varılmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, sigortacı tarafından alkollü araç kullanımı nedeniyle 3. kişiye ödenen hasar bedelinin sigortalı olan davalıdan rücuen tahsiline ilişkindir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan aralarında nörolog bilirkişinin de bulunduğu 05/03/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre davalının 0,54 oranında alkollü olduğu, 0,31 ile 1,0 promil arasındaki tespitlerde ancak doktor muayenesiyle karar verilebileceği, ne var ki buna ilişkin kaza sonrasında düzenlenmiş bir doktor raporunun bulunmadığı, dosya kapsamında da alkollü araç sürücüsünün, alkolün etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğini düşündürecek nitelikte sızıp kalma, ayakta duramama vb. tespit bulunmadığı, bu olgular ışığında mevcut alkol miktarı dikkate alınarak davalının kaza anında güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmediği, giderek kazanın münhasıran alkole bağlı olarak meydana gelip gelmediği yönünde bir tespit yapılamayacağı kanaatinde bulunulmuştur. Bu durumda, hususi otomobil sürücüsü davalı için yasal alkol sınırı olan 0.50 promilin 0.04 şeklinde cüzi bir mliktar fazlası olacak şekilde alkollü olduğu halde gerçekleştirmiş olduğu trafik kazasında, kişinin güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş olup olmadığı hususunun ancak doktor muayenesiyle belirlenebileceği, ne var ki buna ilişkin bir doktor raporunun bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasının dosyaya katkı sağlamayacağı, hükme esas alınan raporun, taraf denetimine açık hüküm vermek bakımından yeterli olduğu, giderek kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana geldiği olgusunun ispatlanamadığı anlaşılmaktadır.O halde, Dairemizce de usul ve yasaya uygun görülen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (31.000 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/03/2023