Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1993 E. 2022/875 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1993
KARAR NO: 2022/875
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/06/2021
NUMARASI: 2018/1182 (E) – 2021/485 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
Birleşen İstanbul Anadolu 3’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/579 (E) – 2019/807 (K) sayılı davasında:
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 10/5/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’a ait, davalı … AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı, sürücüsü davalı …’ın yönetimindeki çekici ile dorsenin park ettiği yerden yola çıkarken, yolun karşısına geçmeye çalışan müvekkili davacı …’in annesi …’a çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde destekten yoksun kalma tazminatının belirlenerek davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, bildirilecek manevi tazminatın işleten ve sürücü davalıdan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline karar verilmesini talep etmiş, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla 14/4/2021 günü sunduğu dilekçeyle de davacı … için talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatını 6.826,85 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde toplanmasını istediği kanıtları bildirmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Birleşen İstanbul Anadolu 3’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/579 (E) sayılı dava dosyasında: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’a ait, davalı … AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı, sürücüsü davalı …’ın yönetimindeki çekici ile dorsenin park ettiği yerden yola çıkarken yolun karşısına geçmeye çalışan müvekkilleri … ve …’in annesi, davacılar … ve …’ın ise kızı olan …’a çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde destekten yoksun kalma tazminatının belirlenerek davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline karar verilmesini talep etmiş, UYAP vasıtasıyla 14/4/2021 günü sunduğu dilekçeyle de talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatını davacı … için 39.422,22 TL, davacı … için 106.272,54 TL’ye, davacı … için 86.058,86 TL’ye, davacı … için ise 73.031,23 TL’ye yükselterek ıslah etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; davacı … için 6.826,85 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, usulüne uygun talep olmaması nedeniyle manevi tazminat davasına ilişkin karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davada davacı … için 39.422,22 TL, davacı … için 106.272,54 TL, davacı … için 86.058,86 TL, davacı … için ise 73.031,23 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; davacılar vekilinin UYAP vasıtasıyla 6/8/2021 günü sunduğu dilekçe üzerine verilen 6/9/2021 tarihli tavzih kararına göre de HMK’nin 305 ve 305/A maddeleri uyarınca mahkeme kararının 13 numaralı hüküm fıkrasının kaldırılarak yerine, “Birleşen davada davacılar; … yönünden 5.913,33 TL, … yönünden 14.045,89 TL, … yönünden 11.987,65 TL, … yönünden 10.294,06 TL vekalet ücretinin müşterek müteselsil tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … AŞ vekili dilekçesinde özetle; tazminatın hesaplanmasında poliçenin düzenleme tarihi ile kaza tarihinde yürürlükte bulunan genel şartlar uyarınca asgari ücrete göre TRH-2010 mortalite tablosu ile 1,8 teknik faiz kullanılmasını talep ettiklerini, dosyada ise hükme esas alınan bilirkişi raporunda tazminatın PMF-1931 ölüm tablosu kullanılarak ve herhangi bir peşin değer formülü uygulanmaksızın hesaplandığını, diğer yandan gelecek dönem hesaplamalarında her yıl için 5 gün fazla hesaplama yapıldığını, hak sahibi çocuklar … ve … için 25 yaşına kadar hesaplama yapılarak İrem yönünden 3 yıl, … yönünden ise 7 yıl fazla destek hesaplaması yapıldığını, hak sahipleri için uygulanan destek oranlarının yüksek belirlendiğini, bu haliyle hesap raporunun hükme esas alınamayacağını; Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihli kararıyla iptal edilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) ilgili maddelerinin bu uyuşmazlık bakımından dikkate alınması gerektiğini; kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı olduğunu, sorumluluğun belirlenmesi için sigortalının kusur oranının da saptanması gerektiğini; tavzih yoluyla verilen vekâlet ücretine ilişkin kararın kabul edilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; murisin ölümü nedeniyle ayrı ayrı destekten yoksun kalma talebinde bulunan davacıların her biri için ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle kendiliğinden incelenmesi gereken yargı harçları bakımından: Öncelikle belirtmek gerekir ki harçlar ile ilgili düzenlemeler emredici nitelikte ve kamu düzenine ilişkin olduğundan görevi gereği mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Bu itibarla hükmolunan toplam tazminat tutarına göre hesaplanan 21.286,20 TL karar ve ilam harcından, birleşen İstanbul Anadolu 3’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/579 (E) sayılı dava dosyasında yatırılan 31,40 TL, asıl dava dosyasında ıslah harcı olarak ayrı ayrı yatırılan 476,53 TL ve 70,68 TL olmak üzere toplam 578,61 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 20.707,59 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına karar verilmesi gerekirken, hesap hatası yapılarak eksik karar ve ilam harcına hükmolunması doğru olmamıştır. Dosya kapsamından, davalı …’a ait davalı … AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı, sürücüsü davalı …’ın yönetimindeki … plakalı çekici ile … plakalı dorsenin, yolun karşısına geçmeye çalışan davacıların desteği …’e çarparak ölümüne neden olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun, davacı lehine hükmolunan destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında PMF-1931 ve TRH-2010 yaşam tablolarından hangisinin esas alınacağına ilişkindir. Hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda, davacıların desteğinin olası yaşam süresinin PMF-1931 yaşam tablosuna göre belirlenerek destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı anlaşılmıştır. Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesinin 23/3/2021 gün ve 2021/2772 (E) – 2021/3174 (K), 2020/6173 (E) – 2021/3121 (K) sayılı kararlarında açıklandığı gibi; destekten yoksun kalma tazminatı davasında gerçek zararın miktarı, davacıların olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edecekleri kazanç toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürlerinin daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH-2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Özü itibarıyla varsayımlara dayanan gerçek zararın hesaplanmasında, en doğru sonuca ulaşılması için gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu itibarla TRH-2010 yaşam tablosunun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH-2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı anlaşılmakla birlikte, ölen destek …’ın bakiye ömrünün, PMF-1931 yaşam tablosuna göre 31,10 yıl, TRH-2010 yaşam tablosuna göre ise 41,17 yıl; destek alacaklısı davacı …’ın bakiye ömrünün, PMF-1931 yaşam tablosuna göre 18,28 yıl, TRH-2010 yaşam tablosuna göre ise 25,18 yıl; destek alacaklısı …’ın bakiye ömrünün, PMF-1931 yaşam tablosuna göre 18,98 yıl, TRH-2010 yaşam tablosuna göre ise 22,37 yıldır. Bu itibarla gerek ölen desteğin, gerekse destek alacaklısı davacılar … ve …’ın bakiye ömürlerinin TRH-2010 yaşam tablosuna göre PMF-1931 yaşam tablosunda daha kısa olduğu ve buna göre hesaplanacak tazminatın da fazla olacağının anlaşılması karşısında, davalı … AŞ vekilinin hükme karşı bu nedene dayalı olarak istinaf kanun yoluna başvurmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Diğer yandan, KTK’nin 90’ıncı maddesinde yer alan “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 7/7/2020 gün ve 2019/40 (E) – 2020/40 (K) sayılı kararıyla, Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, eldeki davaya konu trafik kazasının meydana geldiği tarih itibarıyla yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması olanağı bulunmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanarak yapılması gerektiğine ilişkin istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4’üncü ve 17’nci Hukuk Dairelerinin süreklilik kazanan kararlarında açıklanan pay esasında; desteğin ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi gereksinimleri, kalan yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak, bu dönemde desteğe iki, anne ve babaya birer pay verilmek suretiyle evlenmeden önceki dönem içinde desteğin tüm gelirinin %25’i oranında anneye, %25’i oranında babaya pay ayrılması, desteğin ileride evlenmesiyle birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilmesi, desteğin bir çocuğunun olması durumunda desteğe iki pay, eşe iki pay, çocuğa bir pay, anne ve babaya birer pay ayrılması; daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek yaşam tablosuna göre anne ve babadan hangisi destek alacaklısı olmaktan çıkacaksa, kalan kişiye diğerinin payı eklenerek destek tazminatlarının varsayıma dayalı hesabının yapılması gerekmektedir. Türk aile sistemine uygun düşen bu pay hesabı biçimine göre çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile anne ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan ilkelere uygun biçimde ölen destek için 2 pay, kızı davacı … için 1 pay, kızı davacı … için 1 pay, oğlu davacı … için 1 pay, babası davacı … için 1 pay, annesi davacı … için de 1 pay ayrılarak olası yaşam sürelerine göre tazminatın hesaplandığı anlaşılmıştır. Diğer yandan Biruni Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü öğencisi olması nedeniyle yüksek öğrenimine devam ettiği anlaşılan davacı … ile 2017-2018 eğitim-öğretim yılında ortaokul öğrencisi olduğu anlaşılan ve içinde bulunduğu sosyal koşullara göre yüksek öğrenime devam edeceği varsayımına dayanılan davacı …’in destek süresinin 25 yaşına kadar devam edeceği kabul edilerek hesaplama yapılmasında da isabetsizlik bulunmamaktadır. İstanbul Anadolu 60’ıncı Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/592 (E) sayılı davası kapsamında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda; yolun sağında çalışır vaziyette bulunan çekici ve bağlı dorse ile harekete geçmeden önce aracın ön ve arka kısmını yeterli ve gerekli biçimde denetlemesi, ölen yayayı fark edince aracını harekete geçirmeyip yayanın geçişini tamamlamasını beklemesi, güvenli geçiş ortamının oluşması durumunda hareket etmesi gereken davalı sürücü …’ın bu konulara uymaması nedeniyle asli; yolun karşısına geçmek istediği yolu yeterli ve gerekli biçimde kontrol etmeyen, güvenli geçiş ortamında karşıya geçmesi gerekirken bu hususlara uymayan ve çalışır durumdaki çekicinin önünden geçmek isteyen ölen destek …’ın ise tali kusurlu olduğu belirtilmiş, hükme esas alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunda ise davalı sürücü …’ın %75, ölen destek …’ın ise %25 oranında kusurlu oldukları bildirilmiştir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişinin kusura ilişkin raporunda, ölen destek … ile davalı … AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı davalı sürücü …’ın yönetimindeki çekicinin kaza sırasındaki konumları ile ölen destek ve adı geçen davalı sürücünün davranışları irdelenerek; kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edildiği kabul edilmiştir. HMK’nin 305’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği gözetilmeden, davacı vekilinin başvurusu üzerine 6/9/2021 tarihli kararla davacılar …, …, … ve … lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmolunması yerinde değildir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki birleşen İstanbul Anadolu 3’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/579 (E) sayılı davasında, destekten yoksun kalma tazminatı davaları ayrı ayrı kabul edilen davacılar lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmolunması gerekirken, toplam tazminat miktarı üzerinden tek vekâlet ücretine karar verilmesi yerinde olmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davacılar …, …, … ve … vekili ile davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararı ile 6/9/2021 tarihli tavzih kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: I-İstanbul Anadolu 7’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1182 (E) sayılı asıl dava dosyasında: 1-Davanın kabulüne, davacı … için 6.826,85 TL destekten yoksun kalma tazminatını, davalılar … ve … yönünden kazanın meydana geldiği 10/11/2016 tarihinden, davalı … yönünden ise davanın açıldığı 5/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 2-Usulüne uygun ve talep olmaması nedeniyle manevi tazminat davasına ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, 3-İlk derece mahkemesinin kararı yinelenerek hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin müşterek müteselsil tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen 547,21 TL ıslah harcı, 346,90 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 894,11‬ TL yargılama giderinin müşterek müteselsil tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-Asıl davada kabul edilen adli yardım talebine ilişkin suçüstü ödeneğinden sarf edilen 600,00 TL bilirkişi ücreti ile 33,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 633,00 TL’nin müşterek müteselsil tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla davalılardan alınarak davacıya verilmesine, II-Birleşen İstanbul Anadolu 3’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/579 (E) sayılı dava dosyasında: 1-Davanın kabulüne, davacı … için 39.422,22 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … yönünden kazanın meydana geldiği 10/11/2016 tarihinden, davalı … yönünden ise davanın açıldığı 5/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 2-Davanın kabulüne, davacı … için 106.272,54 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … yönünden kazanın meydana geldiği 10/11/2016 tarihinden, davalı … yönünden ise davanın açıldığı 5/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 3-Davanın kabulüne, davacı … için 86.058,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının, valılar … ve … yönünden kazanın meydana geldiği 10/11/2016 tarihinden, davalı … yönünden ise davanın açıldığı 5/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 4-Davanın kabulüne, davacı … için 73.031,23 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalılar … ve … yönünden kazanın meydana geldiği 10/11/2016 tarihinden, davalı … yönünden ise davanın açıldığı 5/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı, 314,10 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 376,90 TL yargılama giderinin müşterek müteselsil tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 5.913,35 nispi vekalet ücretinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’e verilmesine, 7-İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 14.045,89 nispi vekalet ücretinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’e verilmesine, 8-İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 11.987,62 nispi vekalet ücretinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’a verilmesine, 9-İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 10.294,05 nispi vekalet ücretinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’a verilmesine, III-Asıl ve birleşen davada Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 21.286,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL karar ve ilam harcı ile ıslah harcı olarak ayrı ayrı alınan 476,53 TL ve 70,68 TL olmak üzere toplam 578,61‬ TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 20.707,59 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, IV-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … AŞ vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-İstinaf aşamasında davalı … AŞ tarafından sarf edilen posta ve tebligat gideri 132,10 TL, istinaf başvuru harcı 324,20 TL olmak üzere toplam 456,30 TL yargılama giderinin, davacılar …, …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davalı … AŞ’ye verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/5/2022