Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1990 E. 2022/61 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1990
KARAR NO: 2022/61
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2021
NUMARASI: 2020/45 (E) 2021/232 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı Yakuplu Gürpınar Yenibosna metro arasında sefer yapan otobüse yolcu olarak müvekkilinin otobüsün karıştığı kaza neticesinde yaralandığını belirterek aracın sürücüsü ve sigortacısı olan davalılardan şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ve 25.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalılar davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan değerlendirmede, davacı tarafa verilen kesin süre içerisinde arabuluculuk tutanağının aslı veyahut onaylanmış bir suretinin ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın 6102 sayılı TTK’nın 5/A ve HMK’nın 115. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, dava öncesinde arabuluculuğa başvurulmuş olmasına rağmen davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, tutanağın arabulucu olarak atanan ilgiliye müzekkere yazılarak celbedilebileceğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, TTK’da düzenlenen taşıma sözleşmesinden kaynaklı trafik sigortacısı ve aracın işletenine karşı açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Yasaya, 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile 18/A maddesi eklenerek, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Sözü geçen yasa hükmünde davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceği, ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu minvalde olmak üzere 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Buna göre davanın arabuluculuk dava şartına tabi olabilmesi için davanın ticari dava olması yanında konusunun bir miktar paranın ödenmesi istemine ilişkin olması gerekmektedir. Somut olayda davanın arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, davacı vekiline usulüne uygun bir şekilde e-tebligat yoluyla yapılan usulüne uygun ihtarata rağmen arabuluculuk tutanağının aslını dosyaya sunmadığı, mahkemenin tutanağın aslını celp etme yükümlülüğünün bulunmadığı, bu yükümlülüğün davacı tarafa ait olduğu, ilk derece mahkemesince verilen usulden ret kararında herhangi bir isabetsizlik olmadığı görülmektedir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Adli yardım talebi kabul edilen davacının davasının reddine karar verildiğine göre istinaf yasa yoluna başvurulurken yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının davacı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.18/01/2022