Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1912 E. 2022/297 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1912
KARAR NO: 2022/297
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2021
NUMARASI: 2018/857 Esas – 2021/528 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle davalı sigorta şirketine karşı maddi tazminat istemiyle açılan davada mahkemece: “Davanın Kabulüne, davacı … yönünden 171.815,45 TL, davacı … yönünden 43.414,91 TL, davacı … yönünden 43.414,91 TL, davacı … için 46.697,50 TL, davacı … yönünden 24.657,23 TL tazminatın dava tarihi olan 25/12/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine,” karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya istinaf incelemesi için dairemize gönderildikten sonra davalı vekili dilekçesiyle; Davacı ile sulhen anlaşmaya varılarak ödeme yapıldığından maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak davanın konusuz kaldığına ilişkin ek karar verilmesini; davalı şirketçe yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden bu konuda şirket lehine hüküm kurulmasına yer olmadığına, vekalet ücreti sulh dahilinde ödendiğinden karar verilmesine mahal olmadığına, dava masrafları da sulh dahilinde ödendiğinden yapılan dava harç ve masrafların davacı uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini” istemiştir. Davalı vekilinin bu beyanı dışında, sulhe ilişkin davacılar vekilince dosyaya sunulmuş bir beyan bulunmadığı ve dolayısıyla davada davacılar tarafından, sulh nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığının mı, yoksa sulh sözleşmesinin onaylanmasının mı istenildiği belirgin olmadığı gibi, davalı vekilinin yargılama giderleri konusunda davalının sunduğu ibraname dışında davacı tarafça dosyaya sunulmuş bir beyan yahut belge de bulunmamaktadır. Bilindiği ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 313/1 maddesinde düzenlendiği üzere sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. HMK’nın 314. maddesinde sulhün hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği belirtilmiştir. HMK’nın 315/1 maddesi ise “Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünü amirdir. Yine, HMK’nın “Sulhun zamanı” başlıklı 314. maddesinin 1. fıkrasında sulhün, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 7251 sayılı Kanun’un 30 md. ile eklenen 2. fıkrasında da; sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmeyeceği ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verileceği öngörülmüştür. Anılan yasal düzenlemeler bağlamında somut olay ele alındığında, özellikle davacılar tarafından mahkemeye veya Dairemize ulaşan bir talep bulunulmadığı da göz önüne alınarak, Dairemizce HMK’nın 314/2 maddesi uyarınca sulh çerçevesinde sözleşmenin onaylanmasına veya sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına veya feragat nedeniyle davanın reddine dair ek karar verilmesi olanağı yoktur. Hal böyle olunca, belirtilen hususlarda taraf vekillerinin açıkça taleplerinin, ileri sürülen sulh sözleşmesinin kapsamının, sözleşme çerçevesinde davanın her iki tarafınca ne şekilde karar verilmesinin istenildiğinin (ileri sürülen sulh sözleşmesinin onaylanması veya sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı) belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi bakımından kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davada, yukarıda izah edildiği üzere işlem yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahalline iadesine, 3-Davalıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 4-İstinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.22/02/2022