Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1908 E. 2022/1365 K. 18.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1908
KARAR NO: 2022/1365
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/12/2020
NUMARASI : 2017/1139 (E) – 2020/797 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 18/07/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin desteği (eşi/babası) …’ın 20/11/2013 tarihinde, bozulan aracı için emniyet şeridinde yardım beklerken, davalıların maliki, ZMS sigortacısı ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın çarpması sonucunda vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik her bir davacı için ayrı ayrı 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen, her bir davacı için ayrı ayrı 15.000 TL manevi tazminatın araç sürücüsü ve maliki olan davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 18/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için maddi tazminat talebini 207.000 TL’ye, davacı … için maddi tazminat talebini 41.000 TL’ye artırarak, sadece davalı … yönünden davayı ıslah etmiş, davalılar … Tic. Ltd. Şti. yönünden ıslah ile destekten yoksun kalma tazminatı talebi bulunmadığını belirtmiştir. Davalı … AŞ vekili ve davalı … vekili cevap dilekçelerinde davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurunun bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları çerçevesinde 01.06.2015 tarihinden önce meydana gelmiş olan trafik kazalarına ilişkin maddi tazminat taleplerinde sigorta şirketi yönünden ölenin ne ölçüde kusurlu olduğunun hukuken bir önemi olmadığını, davacıların, davalı … AŞ yönünden müteveffa …’ın mirasçıları sıfatıyla 3. kişi konumunda olduğunu, murise izafe edilen kusurun davalı … AŞ açısından 3. kişi konumunda olan davacılara yansıtılmasının mümkün olmadığını, kazanın müteveffa …’a araç güvenlik şeridinde bulunduğu sırada çarptığını, tanık …’nun …’ın naaşını demir bariyerlerin altında gördüğünü beyan ettiğini, bu hususun açıkça müvekkillerinin murisinin güvenlik şeridi içerisinde bulunduğunu gösterdiğini, mahkemenin ceza dosyasının sonucunu beklememesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, davalılardan …nin ZMS sigortacısı, …nin maliki olduğu, …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile 20/11/2013 tarihinde, davacıların desteği yaya …’a çarpması sonucu destek …’ın vefat ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 26/08/2019 tarihli raporda, davalı sürücü … idaresindeki otomobille yerleşim yeri dışındaki bariyerli yolda kendi istikamet şeridi içerisinde nizami biçimde seyir halinde bulunduğu sırada, gece vakti aydınlatma bulunmayan yolda kontrolsüz biçimde yola giren koyu renk kıyafetli yayaya karşı alabileceği bir önlem bulunmadığından olayda atfı kabil bir kusuru bulunmadığı, müteveffa yaya …’ın yaya geçişine uygun olmayan ve aydınlatma bulunmayan yol üzerinde seyreden araçlara rağmen kontrolsüz bir şekilde yola giriş yaptığı ve bu davranışı ile can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünden meydana gelen olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile asli ve tam kusurlu (% 100 oranında) olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece İTÜ Makina Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 29/07/2020 tarihli raporda da aynı yönde görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Tarsus 6. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/1099 Esas 2015/756 K. dosyasından alınan 22/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda ve Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 27/05/2015 tarihli raporda davalı sürücü …’nin kusursuz olduğu, müteveffa yaya …’ın tamamen kusurlu tespit edilmiş, yapılan yargılama sonunda sanık …’nin üzerine atılı suçta kast veya taksir unsurunun olmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatına karar verilmiştir. Desteğin kusurunun mirasçılara yansıtılamayacağı kuralı, sigortalı araç sürücüsü veya işletenin mirasçılarının, kendi trafik sigortacısına yönelttikleri destekten yoksun kalma tazminatı talepleri bakımından geçerli olup, davacıların desteğinin yaya konumunda olduğu somut olayda uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Mahkemece hükme esas alınan kusur raporlarının, olayın oluşuna ve dosya kapsamına uygun, birbirini teyit eder nitelikte olduğu, kazanın meydana gelmesinde davacıların murisi …’ın % 100 kusurlu olduğu, davalı sürücünün kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/07/2022