Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1751 E. 2023/433 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1751
KARAR NO: 2023/433
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2018/749 (E) – 2021/554 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plakalı aracın yoldan çıkarak durağa girmesi sonucu yaya konumundaki davacıların annesi olan …’in vefat ettiğini belirterek davacı … için 100 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 50.000 TL manevi tazminat, davacı … için ise 50.000 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davacı …’in koşulları oluşmayan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin talebinin reddine, manevi tazminat davası bakımından ise davalı araç sürücüsü, %50 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek sübut bulan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı … için 30.000 TL davacı … için 30.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte sigorta şirketi haricinde kalan davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili; hükmedilen manevi tazminatın düşük kaldığını, davacılardan …’in diğer davacıya oranla daha fazla duygusal yıpranma yaşamış olmasına rağmen aynı miktarda tazminata hükmedilmiş olmasının incelemenin özensizliğini ortaya koyduğunu, davacı … ile annesi arasında destelik ilişkisi bulunduğunu, desteklik tazminatı hesaplanmamasına ilişkin ileri sürülen yaş kriterinin kabulünün mümkün olmadığını, davacı …’in bekar olduğu ve kaza tarihine kadar annesiyle hayatını sürdürdüğü, annesinin maaş geliri olması sebebiyle evin geçiminin müteveffanın geliri ile desteklendiği halde maddi tazminata hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davalılar arasında menfaat çatışması olup aynı vekille temsil edilmelerinin usule aykırı olduğunu, davalılar arasındaki sorumluluk oranlarının birbiriyle ters orantılı olarak değiştiğini, araç sürücüsüne izafe edilen kusur oranının azalması durumunda bu kez diğer davalı şirketin sorumluluğunun arttığını, raporlara kötü niyetli bir şekilde itiraz edilerek davanın sürüncemede bırakıldığını; Davalılar vekili ise; kazanın gerçekleşmesinde müvekkili araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, müvekkile en ağır kusurun atfedildiğini, raporun hükme dayanak alınmasının doğru olmadığını, kazanın teknik arızadan kaynaklandığını, bu nedenle araç sürücüsü ve işleteninin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, manevi tazminat miktarının müvekkilinin mahvına sebep olacak şekilde belirlendiğini, mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı üzerinden faize hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. TBK 74. maddesi gereği ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (YHGK 11/10/1989 gün ve Esas 1989/11-373, Karar 472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. Bir ceza mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturur. (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 Esas – 2008/536 Karar). Hukuk hakimi beraat kararıyla bağlı değil ise de, maddi olgu bakımından, TBK 74. maddesi gereği kesinleşen mahkumiyet kararıyla bağlıdır. İlk derece mahkemesince davaya konu kazaya ilişkin ceza dosyası celp edilmeden karar verilmiş ise de; Dairemizce istinaf incelemesi yapılan bir başka dava dosyasına sunulan evraktan davalı … hakkında davaya konu kaza nedeniyle açılan ceza davası neticesinde İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/134 Esas – 2019/431 Karar, 03/10/2019 tarihli ilamı ile kazanın teknik arızadan kaynaklandığına ilişkin savunma reddedilmek suretiyle tam kusurlu olarak taksirle birden fazla kişinin ölüm ve yaralanmasına sebebiyet vermekten mahkumiyetine karar verildiği ve bu mahkumiyet kararının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi 2019/5204 Esas – 2020/1723 Karar, 22/06/2020 tarihli başvurunun esastan reddi ve Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2022-204 Esas – 2023-162 Karar sayılı onama ilamı ile derecattan geçerek kesinleştiği görülmektedir. Bu durumda, ceza mahkemesinin kazanın teknik arızadan kaynaklanmadığına ilişkin kabul şeklinin eldeki dava bakımından kesin delil niteliğinde olduğu ve bu itibarla kusur ve sorumluluk durumuna dair davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf itirazlarının yerinde olmadığı kabul edilmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde; “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Kanun’un 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı” hükümlerine yer verilmiştir. Bu nedenle davalılar arasında menfaat çatışması olduğu ve işletene izafe edilen kusur oranında araç sürücüsünün kusurunun azalıp çoğalacağına ilişkin istinaf itirazlarında isabet bulunmamaktadır.Her ne kadar teknik arızanın varlığı kabul edilip kaçınılmazlık faktöründen bahisle araç sürücüsü %50 kusurlu kabul edilmiş ise de, bu husus istinaf sebebi olarak ileri sürülmediğinden, kararın düzeltilmesi nedeni olarak görülmemiştir.Bununla birlikte, müteveffanın kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunmaması, tarafların mali ve sosyal durumu, kazanın gerçekleşme biçimi, davalıların taşımacılık işi yapıyor olması, kaza tarihindeki paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde hükmedilen manevi tazminat tutarları yeterli görülmüştür.Öte yandan, davacı müteveffa … 65 yaşında, davacı … ise kaza tarihi itibarıyla 42 yaşında bir yetişkin olup davacı ile müteveffa arasında desteklik ilişkisinin varlığı kanıtlanamamış, Mahkemenin bu yöne ilişkin kabul ve gerekçesinde isabetsizlik bulunmamıştır. Ancak kazaya karışan aracın ticari araç olması nedeniyle avans faizini geçmemek üzere bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilecek yerde işçilik alacaklarında uygulama alanı olan mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de, müşterek ve müteselsil sorumluluk hükümlerine göre açılan davada vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden müteselsil sorumluluk hükümlerine göre karar verilirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde manevi tazminat hükmü yönünden müteselsil sorumluluğa göre karar verilmemesi doğru olmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı … vekilinin maddi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar vekilinin manevi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine, 3-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubundan sonra bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacılardan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 4-İstinafa başvuran davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, B)1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Buna göre; 2-Davacı …’in maddi tazminat davasının reddine, 3-Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı … için 30.000 TL, davacı … için 30.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL tazminatın kaza tarihi olan 01/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizini geçmemek üzere bankalaca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılar … ve … Tur. Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-Maddi tazminat davası yönünden alınması gerekli maktu harcın peşin olarak yatırıldığı anlaşıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5-Maddi tazminat davası yönünden davacı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Maddi tazminat davası yönünden davalı … tarafından harcanan 150 TL yargılama giderinin davacı …’ten alınarak bu davalıya verilmesine, 7-Maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hesaplanan 100 TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalılara verilmesine, 8-Maddi tazminat yönünden tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde iadesine, 9-Manevi tazminat davası yönünden kabul edilen kısım yönünden alınması gerekli 4.098,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 1.709,45 TL harcın mahsubu ile kalan 2.389,15 TL harcın davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına, 10-Manevi tazminat davası yönünden davacılar tarafından dava açılırken peşin yatırılan 1.709,45 TL harcın davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 11-Manevi tazminat davası yönünden davacılar tarafından harç dışında harcanan 3.951,60 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%60 kabul %40 ret) 2.370,96 TL’nin davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 12-Manevi tazminat davası yönünden davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.500 TL vekalet ücretinin davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, 13-Manevi tazminat davası yönünden davacı … kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.500 TL vekalet ücretinin davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, 14-Manevi tazminat davası yönünden davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı … vekili için takdir olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak bu davalıya verilmesine, 15-Manevi tazminat davası yönünden davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı … vekili için takdir olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davalıya verilmesine, 16-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,İstinaf yargılama giderleri bakımından: 17-İstinafa başvuran davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 18-Davalılar tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacılardan müştereken müteselsilen alınarak davalılara verilmesine, 19-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 20-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda manevi tazminata ilişkin ihtiyari dava arkadaşı konumundaki her bir davacı bakımından reddedilen miktarlar gözetilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin; davacı … tarafından belirsiz alacak davası şeklinde açılan maddi tazminat bakımından ise kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/03/2023