Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1714 E. 2022/20 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1714
KARAR NO: 2022/20
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/05/2021
NUMARASI: 2021/239 (E) 2021/344 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 12/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki …plaka sayılı aracın %100 kusurlu hareketle tehlikeli ve tedbirsiz şekilde idare ederek müvekkillerinin babası …’ın ölümüne neden olduğunu, olay nedeniyle babalarını kaybeden müvekkillerinin büyük elem ve ızdırap duyarak desteğinden yoksun kaldığını belirterek, her bir müvekkili için 75.000,00 TL’den olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi tazminat ile ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL maddi tazminatın olayın tarihi olan 21/12/2018 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … Limited Şirketi vekili ve … AŞ vekili ile … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçelerinde davanın reddini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince; davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin görevsizlik kararı üzerine arabuluculuk dava şartı eksikliğinin giderildiğini, dosya Asliye Ticaret Mahkemesinde esas numarası almadan önce dava şartı arabuluculuk icra edilerek dosyaya eklendiğini, tarafların anlaşamadığına dair 15/3/2021 günü son tutanak düzenlendiğini, görevsizlik kararının ise 26/3/2021 günü kesinleştiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nin 355/1’inci maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar ile … plaka sayılı otobüse ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta AŞ arasındaki trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı davasının, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 1401 ve devamı maddelerinde düzenlenen Sigorta Hukukuna ilişkin olması nedeniyle aynı Kanunun 4/1’inci maddesi uyarınca ticari dava olduğu konusunda duraksama bulunmamaktadır. Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun TTK’nin 5/A-1’inci maddesinde ticari davalar için öngörülen zorunlu arabuluculuk dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkindir. 07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” kurumu benimsenmiştir. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemiyle çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 gün ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı Kanun ile 6102 sayılı TTK’nin 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (HUAK) 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. Somut olayda davacılar vekili tarafından 10/8/2020 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açılan davada İstanbul 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/2/2021 gün ve 2020/324 (E) – 2021/129 (K) sayılı kararıyla davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin, ilk derece mahkemesinin duruşma hazırlık tutanağı ara kararı uyarınca 19/4/2021 günü Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla verdiği dilekçe ekinde sunduğu “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Oturum Tutanağı” içeriğinden; dava dosyası henüz asliye ticaret mahkemesine gönderilmeden önce davacı vekili tarafından 19/2/2021 günü arabulucuya başvurulduğu, tarafların uzlaşmadığına dair tutanağın ise 15/3/2021 tarihinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dava dosyasının 2/4/2021 günü tevzi edildiği İstanbul 1’inci Asliye Ticaret Mahkemesi ise 13/4/2021 günü duruşma hazırlık tutanağını (tensip) düzenlemiştir. Eldeki dosyada istisnai olarak dava dosyası henüz görevli mahkemeye gelmeden önce bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan asliye ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından, mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerekirken tekrar davacıdan HUAK’ın 18/A-2’nci maddesi gereğince “anlaşmazlık tutanağının getirilmesi” istemek Yasanın uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyecektir. Bu nedenle somut olayda HMK’nin 115/3’üncü maddesinde göz önüne alındığında dava şartı yokluğundan ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yoluna başvuran tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 352/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.