Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1693 E. 2021/1875 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1693
KARAR NO: 2021/1875
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2021
NUMARASI: 2019/716(E) 2021/468 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 07/12/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili dava dilekçesinde, belirsiz alacak davası niteliğinde 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 341’inci maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesi hükmünün istinaf kanun yolu kapsamında incelenebilecek nitelikte olduğu kabul edilmiştir. İlk derece mahkemesince, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkin davaların reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; subjektif ve hatalı tespitler içeren bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, müteveffanın kullandığı cankurtaranın (ambulans) akan ve durağan trafikte geçiş üstünlüğüne sahip olduğunu; kamu görevini yerine getirmek amacıyla kullanılan araçların trafikte geçiş üstünlüğü bulunmasına rağmen ölen desteğin kullandığı cankurtarana yol vermediğini, kabul anlamlına gelmemesi koşuluyla ölen desteğin %100 kusurunun bulunduğu kabul edilse dahi, destekten yoksunluk zararının oluşumunda kusurun davacıya yansıtılamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava dosyasına getirtilen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ve trafik kolluğu tarafından düzenlenen trafik kazası tespit tutanağı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/60197 numaralı soruşturma belgelerinin incelenmesinden; davacıların müşterek oğlu …’ın 13/5/2016 günü idaresindeki dava dışı işletene ait … plakalı cankurtaran (ambulans) ile Unkapanı köprüsünde, Taksim istikametine doğru seyir halinde bulunduğu sırada yolun solunda bulunan çelik bariyerlere çarpması suretiyle oluşan trafik kazası sonucu öldüğü konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişiler tarafından düzenlenen 11/11/2020 tarihli raporda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/60197 numaralı soruşturmasında anlatımı belirlenen …’un beyanlarına da yer verilerek, davacıların desteği olduğu ileri sürülen …’ın yönetimindeki … plakalı cankurtaran konumu ile adı geçen sürücünün davranışları irdelenerek, davacıların desteği olduğu ileri sürülen ölen …’ın olayın meydana gelmesindeki kusur oranının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde bildirdiği kusura ilişkin istinaf nedenleri doğru kabul edilmemiştir. Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun; davacıların desteği olduğu ileri sürülen …’ın yönetimindeki … plakalı cankurtaranın işleteni dava dışı … Limited Şirketi ile davalı … Sigorta AŞ (eski unvanı … Sigorta AŞ) arasında 16/12/2015 başlangıç, 16/12/2016 bitiş tarihli olmak üzere akdedilen ZMSS poliçesinin yürürlükte olduğu tarihte, 13/5/2016 günü meydana gelen trafik kazası sonucu ölmesi nedeniyle, davalı sigorta şirketinin destekten yoksun kalma tazminatından ve manevi tazminattan sorumlu olup olmadığına ilişkindir. 2918 sayılı KTK’nin 91’inci maddesi uyarınca aynı Kanunun 85’inci maddesinde belirtilen bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 1425’inci maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir. 14/5/2015 gün ve 29355 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 1/6/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının C.10’uncu maddesiyle 12/8/2013 gün ve 25197 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmış, C.11’inci maddesinde yeni genel şartların 1/6/2015 tarihinde yürürlüğe girecek yeni genel şartların, 1/6/2015 tarihinden sonra akdedilecek sözleşmelere uygulanacağı belirtilmiştir. Bu düzenlemenin doğal sonucu olarak, yeni ZMSS Genel Şartlarının yürürlüğe girdiği 1/6/2015 tarihinden sonra akdedilen ZMSS poliçelerine eski ZMSS Genel Şartlarının uygulanması olanağı bulunmamaktadır. 2918 sayılı KTK’nin 93’üncü maddesi uyarınca zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. Böylece Hazine Müsteşarlığı kanundan aldığı yetki ile zorunlu sigorta genel şartlarını belirler. Nitekim 5607 sayılı Sigortacılık Kanununun Sigorta Sözleşmeleri başlıklı 11’inci maddesi birinci tümcesinde yer alan “Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir.” hükmü ile yapılacak sözleşmelerin (poliçeler) genel şartlara uygun olmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle ZMSS genel şartlarını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 20’nci maddesinde düzenlenen genel işlem koşulu kapsamında değerlendirme olanağı bulunmamaktadır. Zira 6098 sayılı TBK’nin 20’nci maddesinde belirtildiği üzere bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri genel işlem koşulu kapsamındadır. Oysa Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, sözleşmenin taraf olmayan Hazine Müsteşarlığınca kanundan aldığı yetkiye dayalı olarak belirlenir. Ayrıca Genel şartları, 6098 sayılı TBK’nin 20’nci maddesinin son fıkrasında yer alan “Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.” düzenlemesi kapsamında düşünmekte mümkün değildir. Çünkü kanunda açıkça belirtildiği üzere kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmeler yürütmekte oldukları bir hizmet ile ilgili olmalıdır. Oysa Hazine Müsteşarlığı, zorunlu mali sorumluluk sigortası hizmeti veren bir kuruluş olmadığı gibi hizmeti alan taraf ile bir sözleşme ilişkisi içinde bulunmamaktadır. 1/6/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın uygulanması, 2918 sayılı KTK’nin 95’inci maddesinde belirtilen tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği ilkesine aykırı olduğunu söylemekte mümkün değildir. Bu ilkenin uygulanabilmesi için her iki tarafın özgür iradesi ile poliçe düzenlendikten sonra zarar görenin aleyhine tazminatın kaldırılması yada azaltılmasını gerektirecek değişikliklerin yapılması durumunda geçerli olacaktır. Oysa 1/6/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları, yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçelerde geçerli olacağından, poliçenin düzenlendiği tarih itibarıyla Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası’nın kapsamı tüm taraflarca bilinmektedir. Sigortacı, işletenin sorumluluğunu poliçe ve genel şartlar kapsamında üstlendiğine göre, sonradan bir değişiklikten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Kaldı ki 6102 sayılı TTK’nin 1423’üncü maddesine göre sigortacı, sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinden oluşan aydınlatma yükümlülüğünü sigortalıya karşı yerine getirmese dahi sigortalı, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olur. Karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatının kapsamı, poliçe ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlara göre belirlenir. Nitekim 1/6/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının amacı, A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartların A.3’üncü maddesinde “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” biçiminde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5’inci maddesinin (ç) bendinde ise Destekten Yoksun Kalma (Ölüm) Teminatı “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” biçiminde ifade edilmiştir. Diğer yandan 2918 sayılı KTK’nin 92’nci maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının A.6’ncı maddesinde teminat kapsamı dışındaki haller ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Tek taraflı trafik kazası ile yüzde yüz kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olan işleten ve sürücünün desteğinden yoksun kalanların işletenin sigortalısı olduğu aracın zorunlu malî sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminat talebinde bulunup bulunamayacağını belirlenmesi açısından özellikle Genel Şartların A.6’ncı maddesinin (c) ve (d) bentlerinin de incelemesi gerekmektedir. Genel Şartların A.6’ncı maddesinin (c) bendine göre ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri teminat ile Genel Şartlar A.6’ncı maddesinin (d) bendine göre, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri sigorta teminatı kapsamı dışındadır. Bir başka deyişle sigortacının sorumluluk kapsamı sigortalısının sorumluluğu ile sınırlıdır. Motorlu aracın işletilmesi ile meydana gelen trafik kazası ile doğan bir zarar işleten sigortalının sorumluluk riski kapsamında değilse, zorunlu malî sorumluluk sigortasının da teminat kapsamı dışındadır. Ayrıca destek şahsın kusuruna denk gelen zararlarda sigortanın teminat kapsamı dışında tutulmuştur. Yüzde yüz kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü veya işletenin kusurun tamamı kendisine ait olması nedeniyle desteğinden yoksun kalanların tazminat talepleri de zorunlu malî sorumluluk sigortasının teminatı kapsamı dışındadır. Diğer yandan Anayasa Mahkemesi 17/7/2020 gün ve 2019/40 (E) – 2020/40 (K) sayılı kararıyla KTK’nın 90’ıncı maddesinin 1’inci tümcesindeki “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, 2’nci tümcesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresi ve 92’nci maddesinin (i) bendinin iptaline, Kanun’un 90. maddesinin 1. cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümünde yer alan “…bu Kanun…” ve “…öngörülen usul ve esaslara tabidir.” ibareleri ile 92’nci maddenin (g) ve (h) bentleri, 93’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları,…” ibaresinin, 97’nci maddesinin birinci cümlesinin ve 99’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri,…” ibaresinin iptaline ilişkin itirazın da reddine karar vermiştir. Uyuşmazlığın çözümü için Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile itirazın reddi kararının ZMSS genel şartları açısından sonuçlarının değerlendirilmesi zorunludur. Anayasa Mahkemesinin iptal kararına konu “Maddi ve manevi tazminat” başlıklı KTK’nin 90’ıncı maddesi sigortacının ödeyeceği tazminatın hesaplanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Destekten yoksun kalma zararları 6100 TBK’nin 53’üncü, bedensel zararlar ise aynı Kanunun 54’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Aynı biçimde haksız fiil sorumlusu açısından tazminatın belirlenmesinin usul ve esasları anılan Kanunun 55’inci, tazminattan indirim nedenlerine ise 51’inci ve 52’nci maddelerinde yer verilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde “Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı 6098 sayılı Kanun’un gerçek zararın tazminini öngören kurallarına göre belirlenmektedir. Bu tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sigorta şirketinin borcunun kapsamı ise itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmektedir. Bu da zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir.” denilerek tazminat borcunun kapsamının 6098 sayılı TBK uyarınca belirleneceği vurgulanmıştır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; 6098 sayılı TTK’nin 1425’inci, 5607 sayılı Sigortacılık Kanununun 11’inci ve 2918 sayılı KTK’nin 93’üncü maddeleri uyarınca düzenlenen ZMSS Genel Şartlarının hukuki dayanakları arasında 2918 sayılı KTK’nin 90’ıncı maddesi bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin yukarıda açıklanan kararında “… Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrası, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının Bakanlıkça tespit edileceğini ve Resmî Gazete’de yayımlanacağını öngörmektedir. Bu itibarla kural ile yürütmeye düzenleyici nitelikte işlem yapma yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da ifade edildiği üzere Anayasa’nın açıkça kanunla düzenlenmesini öngörmediği konularda kanunda genel ifadelerle düzenleme yapılarak ayrıntıların düzenlenmesinin yürütmeye bırakılması mümkündür. Öte yandan Anayasa’da münhasıran kanunla düzenleneceği öngörülen konularda da kanun koyucu temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakabilir. Yürütme organına böyle bir yetkinin tanınmış olmasının sebebinin ise zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin ana muhtevası niteliğindeki genel şartların Bakanlık tarafından belirlenmesini sağlamak suretiyle sözleşmenin güçlü tarafı olan sigorta şirketlerinin kendisi lehine olan sözleşme koşullarını dikte ettirmesinin önlenmesi olduğu görülmektedir …” biçimindeki gerekçe ile ZMSS Genel Şartlarının 2918 sayılı KTK’nin 93’üncü maddesinin iptaline ilişkin istemin reddine karar vermiştir. Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.1’inci maddesi, A.3’üncü maddesi, A.5’inci maddesinin (ç) bendi ile A.6’ncı maddesinin (c) ve (d) bentleri birlikte değerlendirildiğinde; bir motorlu aracın işletilmesi sırasında destekten yoksun kalınan zararın, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olması için şu koşulların gerçekleşmesi gerektiği söylenebilir. a-Talep edilen destek tazminatı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk ve sorumluluk riski çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin olmalıdır. Sigortalının hukuki sorumluluğu olmayan veya sigortalının sorumluluk riski içinde bulunmayan tazminat taleplerinden sigortacının sorumluluğu bulunmayacaktır. b-Motorlu aracın işletilmesinden dolayı ölen kişinin üçüncü kişi olması gerekir. İşleten ve işletenin sorumlu olduğu şahısların dışında bir üçüncü kişinin ölümü neticesi, destek zararlarından sigortacının sorumluluğu bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, poliçede taraf olan işleten (sigortalı) yada işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin ölmesi durumunda ölen kişi, üçüncü kişi sayılmayacağı için desteğinden yoksun kalanların zararından sigortacı sorumlu olmayacaktır. c-Sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinden sigortacının sorumluluğu bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla desteğin kendi kusurundan kaynaklanan destek zararlarından sigortacının sorumluluğu bulunmamaktadır. Somut olayda destek olduğu ileri sürülen … idaresindeki, işleteni dava dışı … Limited Şirketi ile davalı … Sigorta AŞ (eski unvanı … Sigorta AŞ) arasında 16/12/2015 tarihinde akdedilen ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı cankurtaranla 13/5/2016 günü seyir halinde iken kendisinin %100 kusuruyla meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu vefat etmiştir. Bu nedenle davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamı, ZMSS poliçesinin akdedildiği tarihten önce 1/6/2015 günü yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3’üncü maddesine ve A.5’inci maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Somut olayda ise işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü murisin üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir. Yine Genel Şartların A.6’ncı maddesinin (d) bendine göre destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, somut olayda %100 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü sigortalı murisin tam kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir. Poliçenin teminat başlangıcı tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’de sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı, teminat içi hallerin gösterildiğine göre, açıklanan gerekçelerle davacılar … ve …’ın davalı sigorta şirketinden destek tazminatı talep etme hakkı bulunmamaktadır. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/4/2021 gün ve 2021/17(4)-86 (E) – 2021/516 (K) sayılı kararı) Öte yandan, 2918 sayılı KTK’nin 92’nci maddesinin “f” bendi ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.6’ncı maddesinin f bendi uyarınca manevi tazminat talepleri ZMSS kapsamında teminat altında olmadığı gibi poliçenin incelenmesinde manevi tazminata ilişkin ek teminat verilmediği de anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkin davaların reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından, bu konuda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına, 3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle sarfettikleri yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 361’nci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.07/12/2021