Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1588 E. 2023/122 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/1588
Karar No: 2023/122
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 29/06/2021
Numarası: 2017/1114 (E) 2021/610 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 24/01/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28.12.2015 günü, geçerli bir ZMSS poliçesi bulunmayan otobüsün kaza yapması sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, dava öncesinde …’na yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını, akabinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvuru üzerine Komisyonun 2017/E.26481 ve 2017/38625 Karar sayılı ilamı ile tazminata hükmettiğini ancak davalının bu karara karşı itiraz yoluna başvurduğunu, İtiraz Hakem Heyetinin ise dosyadan el çekerek, uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesine karar verdiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, 3.500 TL maddi tazminatın (iş göremezlik tazminatı) davalıya başvuru yapılan tarihten itibaren 8 iş günü sonrası olan 30.05.2016’ten itibaren ve Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan 1.507,34 TL’lik yargılama giderinin karar tarihi olan 30.11.2017 tarihinden itibaren ticari temerrüt (avans) faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 02/06/2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatı talebini 5.246 TL ye, sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 127.087,33 TL’ye artırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müterafik kusur ve hatır taşıması nedeniyle hesaplanacak tazminattan indirim yapılması gerektiğini, SGK tarafından ödeme yapıldığının tespiti halinde ödenen tutarın tazminattan indirilmesi gerektiğini, davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, müvekkilinin Sigorta Tahkim Komisyonunda yapılan yargılama giderleri bakımından sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “İş bu asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile geçici iş görmezlik tazminatı olarak 5.246 TL ile kalıcı iş görmezlik tazminatı olarak 127.087,33 TL olmak üzere toplam 132.333,33 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine” karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili; davacı tarafından müvekkili kuruma usul ve mevzuata uygun başvuru yapılmadığını, Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen 07.07.2020 tarihli maluliyet raporunda, davacının maluliyetinin oluşmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla davanın reddi gerektiğini, aksi halde maluliyet raporları arasındaki çelişkinin (%0-%8-%9.1-%15) giderilmesi gerektiğini, hükme esas alınan maluliyet raporunun mevcut evraklar üzerinden düzenlendiğini, kurum tarafından bizzat muayene edilmediğini, davacının maluliyetinin sürekli olduğuna dair ibare olmadığını, yönetmeliğe uygun yeni tarihli rapor alınması gerektiğini, davacının şikayet hakkını kullanmayarak olaya ilişkin gerekli bilgilerin elde edilmesinin önüne geçtiğini, müvekkil kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, hükme esas alınan aktüer raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve hatalı olarak progresif rant yöntemi kullanıldığını, tazminat miktarının hesaplanmasında 09/06/2021 tarihinde yürürlüğe giren kanun doğrultusunda azami faiz oranı aşılmamak kaydıyla teknik faizin uygulanması gerektiğini, davacının emniyet kemersiz seyahat ettiği anlaşılmasına rağmen müterafik kusur indirimi yapılmadığını, davacının hatır taşıması için taşınıp taşınmadığının araştırılmadığını, faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 28.12.2015 tarihinde, kaza tarihi itibariyle ZMSS poliçesi bulunmayan otobüsün karıştığı tek taraflı kaza sonucu otobüste yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı anlaşılmıştır. 1-Maluliyet raporuna yönelik istinaf itirazının incelenmesi; Yargıtay uygulamalarına göre maluliyet oranlarının tespiti Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 13/11/2020 tarihli raporunda, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalının 01.03.2017 tarihli raporunun Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği kapsamında düzenlendiği, servikal hareket kısıtlılığı ve lomber hareket kısıtlılığı nedeniyle meslekte kazanma gücü kaybı oranının %9.1 olarak değerlendirilmiş olduğu, Kurulca yapılan değerlendirmede ise T12 omurda tanımlanan kırığın olayla illiyetli bulunduğu, servikal ve lomber hareket kısıtlılıklarının olayla illiyetli bulunmadığı, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesinin 27.09.2016 tarihli servikal ve lomber MR raporlarında tanımlanan kişinin kendinde mevcut dejeneratif bulgularla illiyetli bulunduğu, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 01.12.2017 tarihli raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında düzenlenmiş olup, servikal vertebra hareketlerinde kısıtlılık, T12 vertebra korpusunda kompresyon kırığı nedeniyle engellilik oranının %15 olarak değerlendirilmiş olduğu, Kurulca yapılan değerlendirmede ise servikal hareket kısıtlılıklarının olayla illiyetli bulunmadığı, davacının davaya konu trafik kazasına bağlı yaralanmasının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre kişinin tüm vücut engellilik oranının % 8 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.13/11/2020 tarihli ATK raporunun incelenmesinde, tedavi sürecinde düzenlenen belgeler, raporlar değerlendirilerek kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılmakla mahkemece hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. 2-Geçici iş göremezlik zararının teminat dışı olduğuna yönelik istinaf itirazının incelenmesi; Olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.5.b. maddesinde tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiği düzenlenmiş ise de 6111 sayılı kanun ile değişik 2918 sayılı kanunun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı sayılmamıştır. Bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemeyeceğinden sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamakta ve sigorta şirketlerinin geçici iş göremezlik zararından sorumluluğu devam etmektedir. Bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. 3-Tazminat hesaplama yöntemine yönelik istinaf itirazının incelenmesi; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatlarında tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Mahkemece, davacının kaza tarihinden sonraki bakiye yaşam süresini TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirleyen, tazminat hesaplamasını %1,8 teknik faiz uygulamadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemini kullanarak yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. 4-Müterafik kusur ve hatır taşımasına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi; Davacı araçta yolcu olarak bulunmakta olup dosya kapsamında araçta emniyet kemeri bulunduğu ve davacının bunu kullanmadığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, yine hatır taşıması olduğuna yönelik dosya kapsamında herhangi bir delil olmadığı, davalı tarafın müterafik kusur ve hatır taşımasına yönelik savunmasını ispatlayamadığı anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 4-Faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf itirazının değerlendirilmesi; İlk derece mahkemesince hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiğinden buna ilişkin istinaf itirazında hukuki yarar bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 9.039,68 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.259,92‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 6.779,76 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/01/2023