Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/154 E. 2022/1961 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/154
Karar No: 2022/1961
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 27/12/2017
Numarası: 2014/311 (E) – 2017/1050 (K)
Davanın Konusu: Maddi tazminat
Karar Tarihi: 8/11/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü …’nin yönetimindeki davalıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın, davacının babası …’ın yönetimindeki … plakalı araca çarpması suretiyle meydana gelen kazada müvekkilinin adı geçen babasının öldüğünü belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, 74.483,35 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; davayı açan ve davacıya Ortaca Sulh Hukuk Mahkemesinin 24/9/2013 gün ve 2013/314 (E) – 2013/429 (K) sayılı kararıyla vasi olarak atanan …’ın 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 42’nci maddesinin 8’inci fıkrası uyarınca, vesayet makamından husumet izni almadığını, bu nedenle dava şartının oluşmadığın; diğer destekten yoksun kalma talepleri yönünden Bodrum 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesine açılan 2013/554 (E) sayılı davanın bekletici sorun yapılması gerektiğini, karara esas alınan hesap raporuna yaptıkları itiraz dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, zira hesap bilirkişisi raporunda sigortalı araç sürücüsü …’nin %100 oranında tam kusurlu olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, kabul ve uygulamaya göre desteğin 22 yaşında sona ereceğinin kabul edilmesi gerektiğini, ölen …’ın hayatta kalan anne ve babası için %5 oranında pay ayrılması gerekirken hesap raporunda bu konuya yer verilmediğini, öte yandan ölenin gelirinin %100 üzerinden paylaştırılmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan hesap raporunun aktüerler listesine kayıtlı lisanslı aktüerler tarafından TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosunda yer alan verilere göre yapılması gerekirken bu konudaki itirazların yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.HMK’nin 114’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının “d” bendi uyarınca tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartlarındandır. Aynı Kanunun 115’inci maddesinin 1’inci fıkrası gereğince, mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflarda dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Anılan maddenin 2’nci fıkrası gereğince de, mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. TMK’nin 462’nci maddesinin 8’inci bendi uyarınca, acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması için vesayet makamının izni gereklidir. Dosyaya eklenen davacı vekilinin vekâletnamesi ile Ortaca Sulh Hukuk Mahkemesinin 21/9/2017 gün ve 2013/314 (E) – 2013/429 (K) sayılı ek karar içeriğine göre, davacı küçük …’a vasi olarak atandığı anlaşılmıştır. Eldeki dava, davacı …’ı temsilen vasi tarafından verilen vekâletnameye dayalı olarak açılmış olmakla birlikte; vasi, husumet izni almamıştır. TMK’nin 448’inci maddesinde vesayet altındaki kişinin taraf bulunduğu davalarda onun vasi tarafından temsil edileceği öngörülmekle birlikte vasi sadece vasi kararına dayalı olarak ayırt etme gücünden yoksun bulunan küçük, ya da mahcuru davada temsil etme yetkisine sahip değildir. Vasinin anılan temsil görevini yerine getirmesi için yukarıda açıklanan TMK’nin 462’nci maddesinin 8’inci bendi uyarınca vesayet makamı tarafından kendisine husumet izni verilmesi gerekir. Diğer yandan davalı vekili tarafından verilen istinaf başvuru dilekçesi ekinde sunulan Ortaca Sulh Hukuk Mahkemesinin 21/9/2017 gün ve 2013/314 (E) – 2013/429 (K) sayılı ek kararıyla vesayetin kaldırılarak …’ın vasiliğinin iptaline karar verildiği, Ortaca 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/12/2017 gün ve 2017/75 (E) sayılı ara kararıyla da davacı küçük …’ın davacı …’a teslimine karar verildiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; öncelikle …’ın vasilik görevinin devam edip etmediği, Ortaca Sulh Hukuk Mahkemesine sorularak duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, adı geçenin vasilik görevinin devam ettiğinin belirlenmesi durumunda davacı küçüğe vasi olarak atanan …’a dava açması için gereken vesayet makamından izin alması için HMK’nin 115’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca kesin süre verilmesi ve bu sürenin sonunda oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, dava şartı yerine getirilmeden yargılamaya devam olunarak yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın kaldırılma gerekçesine göre ileri sürülen diğer istinaf nedenleri bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/4’üncü maddesi uyarınca kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davalı tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 8/11/2022