Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1477 E. 2021/1294 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1477
KARAR NO: 2021/1294
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2021
NUMARASI: 2021/213 (E) 2021/237 (K)
DAVANIN KONUSU: Tespit
KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle, müvekkilinin … projesinin işletmecisi olduğunu, projenin 5 bloktan oluştuğunu, 4 bloğun konut amaçlı kullanıldığını, dava konusu … bloğun ise ticari amaçlı kullanıldığını, … blokta yer alan ticari alanların projesi yapılırken AVM şeklinde değil, tüm dükkanlar birbirinden ayrılarak her birinin bağımsız alan olarak tescil edildiğini ve …nca verilen yapı kullanma izin belgesi ile tali iş merkezi olarak ruhsatlandırıldığını, buna rağmen emniyet birimlerince iki özel güvenlik personeli ve X ray cihazının bulundurulması ve belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde yaptırım uygulanacağına dair sözlü ihtarat yapıldığını, oysa … bloğun tali iş merkezi olması nedeniyle böyle bir zorunluluk bulunmadığını, bu nedenle dava konusu … bloğun tali iş merkezi- açık çarşı statüsü niteliği taşıdığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece dosya üzerinden karar verilmiş, davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır. İlk derece mahkemesince davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tali iş merkezi olarak ruhsatlandırılan dava konusu yere ruhsatın varlığına rağmen AVM statüsü addedilmeye çalışıldığını, bu durumun davacının hakkını tehlikeye soktuğunu, cezai yaptırım uygulanmasını gerektirecek şekilde usul uygulanmasına neden olduğunu, müvekkilinin bu yaptırımları iptal etmekle uğraşmak yerine usul ekonomisi ilkesi gereği tespit davasıyla sorunu çözmeyi yeğlediğini, AVM ve tali iş merkezi olarak iki farklı statü içinde değerlendirilmesinin müvekkilinin hukuki durumunda da tereddüt uyandırdığını, ruhsata uygun olan tali iş merkezi hükümlerinin mi yoksa AVM hükümlerinin mi uygulanacağı hususundaki tereddütün uygulanmaya çalışılan cezai yaptırımlar neticesinde müvekkilinin zor durumda kaldığını, ayrıca tespit davasının bekletilmesi ve bir an önce karara bağlanmamasından dolayı müvekkilinin hak kaybına uğramaya da devam edeceğini, müvekkilinin ruhsata aykırı bir şekilde karar alınıp cezai yaptırım uygulanması müeyyidesiyle karşı karşıya kalmasına son verilmesi ve AVM mi tali iş merkezi mi olduğu yönündeki ikiliğin giderilmesi adına usul ekonomisi ilkesi gözetilerek açılan bu tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularla ve ileri sürülen istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, dava konusu yerin AVM olmayıp tali işyeri-açık çarşı statüsü niteliğine sahip olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Tespit davası 6100 sayılı HMK’nın 106. maddesinde düzenlenmiş olup, bu dava türü ile bir hukuksal ilişkinin varlığı veya yokluğu saptanmaktadır. Bu davalarda davacının amacı bir hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup, istemin kabule şayan olabilmesi için bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir. Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması üç şartın varlığına bağlıdır. İlk olarak, davacının hakkının veya hukuki durumunun güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olması gerekir. İkinci olarak, bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunması gerekir. Üçüncü olarak da; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Somut olayda davacı vekili, dava konusu yerin emniyet birimlerince alışveriş merkezi olarak değerlendirilip güvenlik personeli ve X ray cihazı bulundurulmaması nedeniyle yaptırım uygulanma ihtimaline binaen tali iş merkezi-açık çarşı statüsü niteliği taşıdığının tespitini talep etmekte ise de, davacı vekilinin dava ve istinaf dilekçesinde kabulünde olduğu üzere, dava konusu yerin yapı kullanma izin belgesi ile tali iş merkezi olarak ruhsatlandırıldığı, bu halde tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla mahkemece hukuki yarar yokluğundan red kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken harç peşin alındığından, ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi oy birliği ile karar verildi.28/09/2021