Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1462 E. 2021/1701 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1462
KARAR NO: 2021/1701
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2021
NUMARASI: 2018/447 (E) 2021/484 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 15/06/2010 tarihinde sürücü …’nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken yine aynı yönden seyreden …’ın kullandığı … plakalı motosiklet ile çarpışması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, yolcu konumunda bulunan müvekkili …’ın ağır şekilde yaralandığını, kaza sonrasında düzenlenen kaza tespit tutanağında, … plakalı aracın sürücüsü …’nun, asli ve tam kusurlu bulunduğunu, kazadan sonra davalı sigorta şirketine 02/02/2018 tarihinde yazılı başvuruda bulunduklarını ancak bir sonuç alamadıklarını beyan ederek şimdilik 100,00 TL kalıcı iş görmezlik, 100,00 TL geçici iş görmezlik tazminatının aracın sigortacısı olan davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmi dava niteliğinde olduğu kabul edilerek ıslah ile artırılan kısma yönelik yapılan zamanaşımı savunmasının kabulü ile dava dilekçesinde talep edilen toplam 200,00 TL tazminatın hüküm altına alınmasına, ıslah ile artırılan miktara yönelik davanın ise reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, kısmi dava olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, kaldı ki uzamış zamanaşımı süresinin 12 yıl olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay ilke kararlarında açıklandığı üzere, davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklı taraftan, alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir. Diğer bir deyişle, alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmektedir. Belirsiz alacak davasının zamanaşımına etkisi, alacağın tamamı bakımından dava açılmakla, kesilmesi şeklinde cereyan eder.Davacı vekili dava dilekçesinde, maluliyet oranının ve kusur durumunun bilirkişi raporlarıyla netlik kazanacağını ifade ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maliyete tekabül eden maddi zararının tazminini talep ettiğıi görülmektedir. Dava dilekçesi içeriği itibarıyla dava, ilk derece mahkemesinin kabulünün aksine kısmi dava niteliğinde değil, belirsiz alacak davası şeklinde ikame edilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere zararın tam olarak miktarı, kusur, maluliyet ve uzmanlık gerektiren aktüer rapor doğrultusunda belirleneceğine göre belirsiz alacak davası açma şartlarının bulunduğu da usuli bir gerçektir. Bu durumda, kaza tarihi olan 15/06/2010 tarihinden itibaren uzamış zamanaşımı süresi olan 15/06/2018 tarihinden önce açılan işbu belirsiz alacak davasında bedel artırım dilekçesi ile talep edilen kısım bakımından da esastan bir karar verilmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle ret kararı verilmiş olması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 4-Peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istinaf kanun yoluna başvurana iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 16/11/2021