Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1444 E. 2023/241 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/1444
Karar No: 2023/241
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 20/04/2021
Numarası: 2014/1358 2021/338
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 9/2/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, 2.39,48 TL geçici iş göremezlik, 35.384,54 TL sürekli iş göremezlik, 762,35 TL bakıcı ve tedavi gideri olmak üzere toplam 38.543,37 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; gerçek zararın belirlenmesi bakımından sürekli sakatlık oranının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince belirlenmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kullanılan hesap yönteminin de hukuka aykırı olduğu, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi giderine dair sorumluluğunun da bulunmadığını, en son düzenlemelerle tedavi ve geçici iş göremezlik ile geçici bakıcı gideri taleplerinin poliçe teminatı dışında tutulduğunu, söz konusu yasal düzenlemelere karşı müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilmesinin haksız, eksik incelemeye dayalı ve yasaya aykırı hüküm kurulmasına neden olduğunu, kaldı ki bakıcı giderine ilişkin hesaplamanın net asgari ücret tutarı üzerinden yapılması gerektiği gibi bu tutar üzerinden de %50 oranında indirim yapılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Öncelikle, 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 gün ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 59’uncu maddesiyle değiştirilen KTK’nin 98’inci maddesinde “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” öngörülmüştür. Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri ile işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla KTK’nin 98’inci maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı Kanun’un 98’inci maddesi uyarınca, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. Eldeki davada Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 31/3/2020 tarihli raporda, davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı çekicinin sürücüsü dava dışı …’nın aynı yönde önünde seyir halinde bulunan aracın seyir durumunu dikkate alıp zamanında etkili önlem alarak araç ile arasında güvenli takip mesafesini koruması gerekirken bu hususa riayet etmediği, önündeki seyir halindeki minibüse arkadan çarparak yol dışına savrulmasına ve devrilmesine neden olduğu gerekçesiyle %100 oranında tam kusurlu olduğu, davacının içinde yolcu olarak bulunduğu minibüs sürücüsü Yusuf Dağdeviren’in ise kusursuz olduğu bildirilmiş; ATK 2’nci İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 9/7/2019 tarihli raporda ise davacının 22/8/2010 günü geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre meslek grup numarası “Grup 1” kabul edilerek “E” cetveline göre meslekte kazanma gücünü %8,1 oranında kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir. Davacının maluliyetinin belirlenmesine esas alınan yönetmeliğin isabetli olarak belirlenip sonuca varılmış olunmasına göre davalı tarafın maluliyetin, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince belirlenmesi gerektiği yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir. Hükme esas alınan aktüerya uzmanı ile Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Tabip bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise sağlık kurumlarındaki tetkik ve tedavi giderlerinin Sağlık Uygulama Tebliği fiyatları esasıyla Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığını, bakıcı ve tedavi giderinin toplam 762,35 TL, geçici iş göremezlik tazminatı tutarının 2.396,48 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının 35.384,54 TL olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Mahkemenin hükmüne esas aldığı ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesiyle sigortalı çekici ile davacının yolculuk yaptığı minibüsün kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı anlaşılmış; aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda, davacının sürekli sakatlıktan kaynaklanan zararının, kazanın meydana geldiği tarih itibarıyla uygulanması gereken PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenen olası yaşam süresi esas alınarak, belgesiz tedavi gideri niteliğindeki bakıcı giderinin ise bakıcıya brüt asgari ücret ödeneceği varsayımına dayanılarak, Kanuna ve Yargıtay’ın süreklilik gösterilen kararlarına uygun biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan tabip bilirkişi ile aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmış; davalı sigorta şirketinin belgesiz tedavi gideri niteliğindeki geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri tazminatından sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.632,89 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 658,22 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 1.974,67‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 9/2/2023