Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1303 E. 2023/1233 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1303
KARAR NO: 2023/1233
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/01/2021
NUMARASI:2016/720 (E) – 2021/55 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ 26/9/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik ihtisas Dairesinin 28/12/2020 tarihli raporunda tarafların kusur oranlarını hatalı biçimde belirlediğini, davaya konu trafik kazasında sürücünün kavşak girişinde yavaşlamadığı ve tedbirsiz davrandığının kaza tespit tutanağında açıkça görüldüğünü, kaza tespit tutanağında yapılan kusur izafesinde görüleceği üzere sürücünün dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, sürücünün kusurlu davranışlarıyla kazanın oluşumu arasında nedensellik bağı kurulduğunu, kaza yerinde tutulan tutanak ile ATK raporu arasında çelişki giderilmeden hüküm kurulmaması gerektiğini, bu durumda mahkemece İstanbul Teknik Üniversitesi ya da Karayolları Genel Müdürlüğünden rapor alınması gerektiğini, ilk derece mahkemesinin kusura yönelik süresinde yapılan itirazları reddederek davanın reddine karar vermesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda:Olaydan sonra kolluk tarafından düzenlenen Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı içeriğinde olay yeri krokisine de yer verilerek; dava dışı sürücü …’nın yönetimindeki … plakalı otomobil ile Karataş yolunu takiben gelerek, D-400 karayoluna yan yoldan katılıp sağdan devam ederken, yaya geçidini kullanmayıp, orta refüjdeki demir korkuluk aralıklarından D-400 karayolu üzerinden geçiş yapan davacı …’a otomobilin yan dikiz aynasıyla çarptığı belirtilerek, adı geçen davacının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 68/B maddesinde öngörülen karşıdan karşıya geçmek isteyen yayaların yaya geçitlerinin kullanmak zorunda olduğuna ilişkin maddeye, dava dışı araç sürücüsünün ise aynı Kanun’un 52/1-A maddesinde öngörülen araçların hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmamak maddesine aykırı davrandığı belirtilmiştir. Hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 28/12/2020 tarihli raporunda ise; yönetimindeki otomobille yerleşim yerinde bariyer olan devlet karayolu üzerinde seyir halindeyken, yakın mesafedeki yaya üst geçidi bulunmasına karşın, orta refüjden başlayarak karşıdan karşıya geçmekte olan yayaya çarpan dava dışı sürücü …’nın kusursuz; karşıdan karşıya geçişini yakınında bulunan yaya üst geçidini kullanarak gerçekleştirmeyen, nizamlara aykırı biçimde yaya geçişi engelleyen bariyerli yoldan geçmeye çalışıp geçişini kendi can güvenliğini tehlikeye atacak biçimde gerçekleştiren davacı yaya …’ın ise %100 (yüzde yüz) oranında tam kusurlu olduğu bildirilmiştir.Kolluk tarafından düzenlenen Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı içeriğinden, davaya konu kazanın meydana geldiği D-400 karayolu olay yeri kesiminde bölünmüş yolda bulunan orta refüjün yayaların geçişine engel olunması amacıyla demir korkulukla kapatıldığı, davacı yayanın ise olay yerine 35 metre mesafede bulunan ve yayaların karşıya geçmesi için konulan yaya üst geçidini kullanmak yerine, orta refüjde bulunan demir parmaklıkların arasından geçerek karşıya geçmeye çalıştığı; diğer yandan davalıya sigortalı otomobil sürücüsü …’nın araçların hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmadığına ilişkin kanıt bulunmadığı gibi davalıya sigortalı araç sürücüsünün yönetimindeki otomobil ile davacıya yan dikiz aynasından çarptığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda; olay yerinde yayaların karşıya geçmelerinin önlenmesi için orta refüjün demir parmaklıkla kapatıldığı ve olay yerine yakın mesafede yaya üst geçidi bulunduğu değerlendirilip davalıya sigortalı araç sürücüsünün yönetimindeki araç ile davacının kaza sırasındaki konumları, çarpma noktası, ve araç sürücüsünün davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranının, yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, buna göre davanın reddine karar verilmesininde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,50 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 210,2‬0 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle harcadığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dair, HMK’nin 361 inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26/9/2023