Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/1113
Karar No: 2023/662
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 03/02/2021
Numarası: 2014/1486 (E) – 2021/67 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 25/4/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı araçla 0,55 promil oranında alkollü olarak seyir halinde iken tam kusurlu biçimde, dava dışı sürücü …’ün yönetimideki davacı …’e ait … plakalı araca çarparak, otomobilde yolcu olarak bulunan adı geçen davacının yaralanmasına ve aracın da hasar görmesine neden olduğunu belirterek, otomobilin pert olmasından dolayı piyasa rayiç değeri olan 34.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; aksi halde 30.063,00 TL parça tutarı, 2.500,00 TL işçilik gideri olmak üzere toplam 32.563,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL değer kaybı tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; yüzünden yaralanan davacı için 3.000,00 TL manevi tazminat ile 2.000,00 TL maddi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 21/11/2014 günü sunduğu dilekçe ile 2.000,00 TL maddi tazminatın davacının aracını kullanamamasından kaynaklanan araç kiralama istemine ilişkin olduğunu bildirmiş, 23/12/2020 günü sunduğu dilekçe ile de aracın pert değerinin müvekkilinin dava sonucunda elde etmeyi düşündüğü tazminat tutarını karşılamaması nedeniyle aracın onarımı için gereken 23.850,00 TL’den sigorta şirketinin ödediği 9.000,00 TL’nin mahsubu ile 14.850,00 TL onarım gideri ile 5.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 19.850,00 TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … Sigorta Şirketi ve … vekilleri cevap dilekçelerinde davanın reddini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 3.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 1.180,00 TL araç kiralama bedelinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 500,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; 23/12/2021 günü sundukları dilekçeyle “çoğun içinde az da vardır” ilkesi uyarınca müvekkilinin dava konusu aracı yeniden kullanmak üzere onarması için gerekli 23.850,00 TL’den sigorta şirketinin ödediği 9.000,00 TL’nin mahsubu ile kalan 14.850,00 TL ve 5.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 19.850,00 TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmesine karşın, 3.000,00 TL’ye hükmedilmesinin hatalı olduğunu; aracın pert kabul edilmesine ilişkin hüküm kurulmadığı gibi, hasarlı değeri olan 15.000,00 TL’nin kendilerine ödenip ödenmeyeceğine ilişkin hüküm oluşturulmadan 3.000,00 TL üzerinden eksik ve hatalı karar verildiğini, dosyaya sundukları fatura örneklerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin ödediği 2.000,00 TL araç kiralama bedeline hükmedilmesi gerekirken bu konuda eksik olarak 1.180,00 TL’nin ödenmesine karar verildiğini, 500,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı vekilinin manevi tazminat hükmüne yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde:6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56 ncı maddesinin 1 inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin 2 nci fıkrası uyarınca ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.Bir kimsenin, hukuka aykırı bir fiil yüzünden çektiği, bedeni acılarla ruhsal üzüntüye manevi zarar denir. Manevi zarar, gerçek anlamda zarar değildir; zira malvarlığında bir azalmayı ifade etmez. Bir acının veya üzüntünün maddi zarar gibi parayla ölçülmesine olanak bulunmamaktadır. Paranın manevi zararları karşılamak üzere kullanılabilmesi, hiçbir zaman manevi kaygı geri getirip yerine koyduğu veya manevi varlığın bir bölümünün onunla değiştirilebildiği anlamını taşımaz. Paranın bu anlamda gördüğü iş, kişilik hakları ve yararları zedelenen kimsenin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatıp yatıştırmakta; bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmekte; bir teselli, bir avunma, bir ruhsal tatmin aracı olmaktan ibarettir.Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan ve özgün bir nitelik taşıyan hükmedilecek bu para, bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı, bu nedenle tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş biçimi ve tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4 üncü maddesinde belirtildiği gibi, hukuka ve hakkaniyete uygun sonuca varılmalıdır.Eldeki davada Adli Tıp Kurumu (ATK) 3 üncü İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda, davacının kurulda yapılan muayenesinde, frontal orta hatta saçlı deri kenarında ve yer yer saçlı deri içerisinde bulunan ve dikkatli bakışta zorlukla seçilebilen nedbe dokularının yüzde sabit iz niteliğinde olmadığı, iyileşme süresinin bir hatfaya kadar uzayabileceği belirtilmiş; bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda ise kazanın oluşumunda davalı …’ın %100 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalı …’ın dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, davacı …’ün yaralanmasının ağırlığına, bilirkişiler tarafından düzenlenen rapordan anlaşılan kusur oranına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarında isabetsizlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin hükümlere yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine gelince:Hükme esas alınan bilirkişiler tarafından düzenlenen 19/9/2016 tarihli kök raporda; davacıya ait … plakalı otomobilin onarımı için gereken malzeme bedeli KDV hariç 20.895,47 TL, işçilik bedeli KDV hariç 3.000,00 TL, hurda parça tenzilinin ise 45,47 TL olarak belirlenmiş, buna göre toplam hasar KDV hariç 23.850,00 TL olarak hesaplanmış, otomobilin durumu ile tekrar onarılmasının ekonomik olmayacağı, onarılsa bile verimli kullanılamayacağı, bu nedenle pert total kabul edilmesinin uygun olacağı gerekçesiyle, davaya konu otomobilin piyasa rayiç bedelinin 27.000,00 TL, yetersiz onarılmış hasarlı durumdaki piyasa rayiç bedelinin (sovtaj bedeli) ise 15.000,00 TL, buna göre zararın 12.000,00 TL olduğu belirtilmiş; bilirkişiler tarafından düzenlenen 9/3/2020 tarihli ek raporda ise, pert total kabul edilen araçta değer kaybı tespit edilemeyeceği, davacıya ait otomobilin benzerine Kocaeli’nde 48.000,00 TL, Malatya’da 43.500,00 TL, Çankırı’da 51.500,00 TL, Osmaniye’de 49.000,00 TL değer biçildiği belirtilerek, olay tarihinde 8 yaşında olan otomobilin kiralık (rent-a car) araç olarak kullanılması nedeniyle rayiç bedeli 27.000,00 TL, olay tarihindeki hasarlı değeri 15.000,00 TL olan otomobilin hasar bedeli de 12.000,00 TL olarak hesaplanmış; 30/11/2020 tarihli ek raporda ise otomobilin elverişli onarım süresine göre aynı marka ve model aracın kiralanması durumunda araç kira bedelinin 1.180,00 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Araç yoksunluk tazminatı yönünden, HMK’nin 279 uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler tarafından düzenlenen 30/11/2020 tarihli ek raporun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. Bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda, onarımının ekonomik olmaması nedeniyle pert total olarak kabul edilmesi gerektiği belinrtilen davaya konu otomobilin değer kaybından söz edilmesine olanak bulunmamaktadır. Diğer bir anlatımla pert total olarak kabul edilen bir aracın hasar bedeli, kaza tarihindeki piyasa rayiç bedelinden, sovtaj bedelinin mahsubundan kalan tutardır. Eldeki davada da onarımının ekonomik olmaması nedeniyle pert total kabul edilmesi gereken davacıya ait otomobilin hasar bedelinin, yukarıda açıklandığı gibi kaza tarihindeki piyasa rayiç bedelinden, sovtaj bedelinin mahsup edilmesi suretiyle bulunması gerekmektedir. Bu yönüyle ilk derece mahkemesince, davaya konu otomobilin piyasa rayiç değerinden, sovtaj bedeli ile davalı … şirketi tarafından yapılan ödemenin mahsubundan kalan tutara hükmedilmesi yerinde olmakla birlikte, bilirkişiler tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan raporda davacıya ait otomobilin rayiç değeri bakımından varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Çünkü davacıya ait otomobilin kaza tarihi itibarıyla emsallerinin çeşitli şehirlerdeki piyasa rayiç değerine yer verilen bilirkişilerin raporunda, kiralık araç olarak kullanıldığına ilişkin dosya kapsamında kanıt bulunmayan davacıya ait otomobilin, kiralık olarak kullanıldığından söz edilerek rayiç değerinin 27.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla davacıya ait otomobilin, hakkaniyete uygun biçimde yukarıda açıklanan çeşitli şehirlerdeki emsallerinin piyasa rayiç değerinin ortalamasına göre kaza tarihi itibarıyla değerinin 48.000,00 TL olduğu kabul edilerek, davalı …’ın yönetimindeki … plakalı otomobilin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta Şirketi tarafından ödenen 9.000,00 TL ile sovtaj bedeli olarak saptanan 15.000,00 TL’nin mahsubu ile zarar miktarının 24.000,00 TL olarak belirlenmesi, ancak 23/12/2020 günü sunulan dilekçede yer verilen taleple bağlı kalınarak 19.850,00 TL tazminata hükmolunması gerekirken, bilirkişinin davaya konu otomobilin piyasa rayiç değerine ilişkin dosya kapsamıyla bağdaşmayan görüşüne dayanılarak karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2 nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, a) 19.850,00 TL hasar bedeli tazminatının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … Sigorta Şirketi ile …’dan alınarak davacıya verilmesine, b) 1.180,00 TL araç kiralama tazminatının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, c) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ve hükmolunan maddi tazminatın toplamına göre hesaplanan 1.436,55 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan karar ve ilam harcından manevi tazminat davası için alınan tutarın mahsubundan arta kalan ve maddi tazminat davasına isabet eden 546,50 TL, tamamlama harcı olarak alınan 103,00 TL olmak üzere toplam 649,50 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 787,05 TL karar ve ilam harcının, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, davalı … Sigorta Şirketi’nin 723,53 TL karar ve ilam harcından sorumlu tutulmasına, ç) Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca kabulüne karar verilen araç hasar tazminatı miktarına göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacıya verilmesine, d) İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13 üncü maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen araç kiralama tazminatına göre belirlenen 1.180,00 TL vekâlet ücretinin davalı …’dan tahsili ile vekille temsil edilen davacıya verilmesine, e) Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddine karar verilen araç hasar tazminatı miktarına göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacıdan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalılar … Sigorta Şirketi ile …’a verilmesine, 2-Manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, a) 500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, b) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ve hükmolunan manevi tazminatın miktarına göre hesaplanan 34,15 TL nispi karar ve ilam harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, c) İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13 üncü maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 500,00 TL vekâlet ücretinin davalı …’dan tahsili ile vekille temsil edilen davacıya verilmesine, ç) İstinaf nedeni olara ileri sürülmediğinden inceleme dışı kalan ilk derece mahkemesinin davalı … lehine hükmolunan vekâlet ücretine ilişkin hüküm fıkrası yinelenerek; reddine karar verilen manevi tazminat talebi yönünden, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı …’a verilmesine,3-Davacı tarafından harcanan 2.750,00 TL bilirkişi ücreti, 496,60 TL tebligat masrafı, 25,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 3.271,80 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.071,70 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, davalı … Sigorta Şirketinin 1.910,07 TL yargılama giderinden sorumlu tutulmasına, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı tarafından peşin ödenen ve maddi tazminata ilişkin karar ve ilam harcından mahsubuna hükmolunan 546,50 TL’nin davalılar … Sigorta Şirketi ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından peşin ödenen ve manevi tazminata ilişkin karar ve ilam harcından mahsubuna hükmolunan 34,15 TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 6-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, II-İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davacı tarafından peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından harcanan posta gideri 30,80 TL, istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 192,90 TL yargılama giderinin, davalılar … Sigorta Şirketi ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/4/2023