Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1108 E. 2022/1577 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1108
KARAR NO: 2022/1577
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 08/12/2020
Numarası: 2014/1423 (E) 2020/670 (K)
Davanın Konusu: Maddi tazminat
Karar Tarihi: 27/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle davalı sigorta şirketine karşı maddi tazminat istemiyle açılan davada mahkemece: “Davanın kabulü ile, 2.656,58 TL geçici iş görmezliğe ilişkin, 3.378,90 TL bakıcı giderine ilişkin olmak üzere toplam 6.035,48 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı yana verilmesine,” karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya istinaf incelemesi için dairemize gönderildikten sonra davalı vekili 05/08/2022 tarihli dilekçesiyle; davacı yan ile sulh olunduğunu ve ibraname düzenlendiğini, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını belirtmiştir. Davalı vekilinin bu beyanı dışında, feragate veya sulhe ilişkin davacı vekilince dosyaya sunulmuş bir beyan bulunmadığı ve dolayısıyla davanın feragat nedeniyle reddinin mi, sulh nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığının mı, yoksa sulh sözleşmesinin onaylanmasının mı istenildiği belirgin olmadığı gibi, davalı vekilinin yargılama giderleri konusunda davalının sunduğu ibraname dışında davacı tarafça dosyaya sunulmuş bir beyan yahut belge de bulunmamaktadır. Bilindiği ve 6100 sayılı HMK’nın 313/1 maddesinde düzenlendiği üzere sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. HMK’nın 314. maddesinde sulhün hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği belirtilmiştir. HMK’nın 315/1 maddesi ise “Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünü amirdir. Ayrıca anılan Kanun’un 309/1 maddesinde, feragat ve kabulün dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı öngörülmüştür. Burada sözü edilen dilekçenin yahut beyanın muhatabı, dosyanın yargılamasını yapan yargı merciidir. Somut olayda olduğu üzere, haricen yapılan feragate ilişkin anlaşmanın (mahkeme dışı feragat), feragat eden tarafından mahkemeye bildirilmemesi halinde mahkemenin davadan feragat edildiğini kabul ederek karar vermesi olanağı yoktur. Mahkeme dışı feragat halinde yargılama kendiliğinden sona ermez. Yine, HMK’nın “Sulhun zamanı” başlıklı 314. maddesinin 1. fıkrasında sulhün, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 7251 sayılı Kanun’un 30 md. ile eklenen 2. fıkrasında da; sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmeyeceği ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verileceği öngörülmüştür. Anılan yasal düzenlemeler bağlamında somut olay ele alındığında Dairemizce HMK’nın 314/2 maddesi uyarınca sulh çerçevesinde sözleşmenin onaylanmasına veya sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına veya feragat nedeniyle davanın reddine dair ek karar verilmesi olanağı yoktur. Hal böyle olunca, belirtilen hususlarda taraf vekillerinin açıkça taleplerinin, ileri sürülen sulh sözleşmesinin kapsamının, sözleşme çerçevesinde ne şekilde karar verilmesinin istenildiğinin (ileri sürülen sulh sözleşmesinin onaylanması veya sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı) yahut feragat nedeniyle davanın reddinin istenilip istenilmediği ve bu ihtimalde yargılama giderleri konusunda karşılıklı talepleri belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi bakımından kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Kararın kaldırılma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazları bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,7-İİK’nin 36/5. maddesi gereğince, istinaf sonucuna göre Güvence Hesabı tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, teminat mektubunun davalı Güvence Hesabına iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/09/2022