Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/109 E. 2021/101 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO 2021/109
KARAR NO: 2021/101
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2020
NUMARASI : 2017/330 (E) 2020/637 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİH 28/01/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.07.2016 tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki … plaka nolu motosiklet ile dava dışı … kullandığı … plaka nolu aracın karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığını belirterek kazaya sebebiyet veren … plaka nolu aracın trafik sigortacısı olan davalı taraftan tazminat isteminde bulunmuştur. Davacı vekili 29/07/2020 tarihli talep artırım dilekçesiyle 16.185,54 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, bilirkişi raporuna yönelik itiraz dilekçesinde, savcılık aşmasında gerçekleşen uzlaşma nedeniyle sigorta şirketinin de sorumluluğunun kalmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, “…meydana gelen trafik kazası neticesinde davacı tarafça davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünden şikayetçi olunduğu, ayrıca ulaşma talebinde bulunulduğu, davacı tarafından imzalanan uzlaştırma talep formunda, uzlaştırmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarının hatırlatıldığı, teklif formunun (D) bendinin (a) alt bendinde; uzlaşmanın gerçekleşmesi durumunda mağdur ya da suçtan zarar görenin her türlü hukuki dava ve takip haklarının sona ermesi karşılığında şüpheli hakkındaki suç soruşturmasının son bulacağının belirtildiği, sigortalı araç sürücüsünün, uzlaştırma teklifini kabul etmek suretiyle formun altını imzaladığı, araç sürücüsü tarafından özür dileme edimi yerine getirilerek uzlaşmanın sağlandığı, Cumhuriyet Başsavcılığınca da uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, anılan yasa hükümleri dikkate alındığında uzlaşmanın sağlanması nedeniyle dava konusu kaza nedeniyle tazminat davası açılamayacağı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle, 2918 sayılı Yasa’nın 111. maddesi uyarınca hukuki sorumluluğu kaldıran anlaşmaların geçersiz olduğunu, uzlaşma işleminde hiçbir edim alınmadan uzlaşma yapıldığını, emsal bir olayda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yetersiz veya fahiş olduğu anlaşmaların iptal edilebileceğine dair sözü geçen hüküm doğrultusunda değerlendirme yapıldığını, yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin bir kararına göre sigorta şirketinin durumu ağırlaşmıyor ise uzlaşmanın geçerliliğinin olmadığını, BK 165 ve 166. maddelerinin bu yönde olduğunu, uzlaşma teklif eden tarafından uzlaşmanın mahiyeti ve hukuksal sonuçları hakkında bilgilendirme yapması gerektiğini, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’nin bir kararında bu olguların ortaya konulduğunu, bu karara göre tazminat davası açılamayacağına ilişkin sonucun doğması için uzlaşmanın mahiyeti, kabul ve reddedilmesinin hukuki sonuçlarının anlatılması gerektiğine hükmedildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinafa konu uyuşmazlık 5271 sayılı CMK’nun 253. madde hükmü uyarınca yapılan uzlaşma sonrasında tazminat davası açılamama halinin sigorta şirketine etkisinin ne olduğu noktasında toplanmaktadır. CMK’nun 253/19. madde bendinin 5. cümlesi “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır…” hükmünü amirdir. Somut olayda, Anamur Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/3698 soruşturma sayılı dosyası üzerinden davacı ile haksız fiil faili olan dava dışı araç sürücüsü … anılan yasa hükmü uyarınca uzlaştıkları, uzlaşma formunda suça konu olaydan mütevellit tazminat davası açılamayacağının belirtilmekte olduğu, zarardan en başta sorumlu olan haksız fiil failine karşı tazminat davası açma hakkı sona ermiş ise onun sorumluluğunu yasa ve sözleşme gereği üstlenen işleten ve trafik sigortacısının da dava konusu kazadan mütevellit sorumluluğunun evveliyetle sona erdiğinin kabulü gerektiği, uzlaşma işleminin savcılık marifetiyle yapılmış olması nedeniyle aydınlatma yükümlülüğünün ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceği, davanın halline esas tutulan sözü geçen yasa hükmünün, 2918 sayılı Yasa’nın 111. maddesine göre daha özel nitelikte bir norm oluşu nedeniyle genel norm özel norm çatışmasında özel normun uygulama alanı bulacağı, ilk derece mahkemesi kararında belirtilen Yargıtay 17. Hukuk Dairesi kararlarına ilaveten aynı dairenin 2018/3955 Esas, 2020/321 Karar sayılı kararı ile 2019/6262 Esas, 2020/7041 Karar sayılı kararlarının da aynı yönde olduğu karşısında yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (16.185,54 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 28/01/2021