Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/1023 E. 2022/1672 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/1023
KARAR NO: 2022/1672
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/03/2021
NUMARASI: 2019/231 (E) – 2021/386 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, kasko sigortasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne, 74.700,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; dava konusu araç bulunduğundan, davacının davayı açmakta hukuki yararının kalmadığını; dava konusu aracın çalınmadan önce menfaat sahibi değiştiğinden müvekkili sigorta şirketinin sigorta poliçesi kapsamında sorumluluğunun bulunmadığını; ilk derece mahkemesi tarafından ıslah dilekçesine karşı ileri sürdükleri itirazlarının ve zamanaşımı def’ininin dikkate alınmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Davacı vekilinin dilekçesinde davalıya kasko poliçesiyle sigortalı aracın çalınması nedeniyle piyasa rayiç değerinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmesi, böylece eldeki davanın HMK’nin 107’nci maddesi kapsamında belirsiz alacak davası niteliğini taşıdığı, böylece eldeki davanın açılması suretiyle zamanaşımının kesildiğinin anlaşılması karşısında, ıslahla arttırılan miktarın zamanaşımına uğradığına ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının 3.3.4.2’nci maddesi uyarınca, çalınmış olan aracın bulunması için ilgili makamlarca yapılacak araştırmalar 30 gün içinde sonuç vermediği takdirde sigortalı durumu ilgili makamlara başvurduğunu belgelemek suretiyle, sigortacıya bildirir. Araç kayıtlarına çalınma durumunu gösteren şerh ve sair açıklamanın konduğunu ve aracın ilgili mevzuata göre devrine engel teşkil edebilecek kısıtlamaların bulunmadığını gösteren belgeler sigortacıya teslim edilir. Sigortacı bu genel şartlara göre tazminatı öder. Bu genel şartların B.3.3.3’üncü maddesinin 2’nci paragrafı uyarınca ilgililer hakkında cezai soruşturma açılmış ise bu soruşturmanın tamamlanmasına kadar sigortacı tazminat ödemesini bekletebilir. Çalınmış olan aracın bulunması, sigorta tazminatının ödenmesinden önce olmuş ise sigortalı, aracı geri almak zorundadır. Somut uyuşmazlıkta, davalı sigorta şirketine kasko poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın 23/9/2017 günü İstanbul ili, Sultanbeyli ilçesinde çalındığı, dava dışı …’ın 24/9/2017 günü saat 04:00 sıralarında kolluğa ihbarda bulunduğu, davacı …’ın ise aynı gün kollukta anlatımının belirlendiği; rayiç değerinin ödenmemesi nedeniyle davacı vekili tarafından gönderilen ihtarnamenin davalı sigorta şirketine ulaşmasının ardından 3/5/2019 günü eldeki davanın açıldığı; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı zamanaşımı bürosunun 20/7/2018 tarihli yazısında bugüne kadar şüphelilerin yakalanmasının ve aracın bulunmasının mümkün olmadığını, daimi arama kararı verilen soruşturmaya dava zamanaşımının dolacağı 23/9/2032 gününe kadar devam edileceği belirtilmiş; istinaf başvuru dilekçesi ekinde sunulan onaysız tıpkıçekimden ibaret İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Otomotiv Laboratuvarı tarafından düzenlenen 22/3/2021 tarihli raporun incelenmesinde ise tespit edilen motor numarası … plakalı aracın siciline uygun olan minibüsün şasisinin … plakalı aracın siciline uygun olduğu kanısına ulaşıldığı belirtilmiştir. Bu itibarla davaya konu aracın şasisinin, … plakalı aracın siciline uygun motor takılı vaziyette bulunduğunun anlaşılması karşısında; Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının 3.3.4.2’nci maddesinde öngörülen 30 günlük süre geçtiği gibi minibüsün sırf şasisinin bulunmasının, “çalınmış aracın bulunması” olarak kabul edilmesine de olanak bulunmamaktadır. Dosyaya getirtilen davaya konu aracın sicil bilgilerinden, davaya konu aracın çalındığı tarih itibarıyla davacı adına kayıtlı olduğu, başkasına satıldığına ilişkin kayıt bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketi tarafından Genişletilmiş Kasko Sigortası Poliçesiyle 8/3/2017 başlangıç, 8/3/2018 bitiş tarihleri arasında geçerli olmak üzere sigortalanan aracın kolluk tarafından düzenlenen soruşturma belgelerine göre 23/9/2017 günü saat 06:40 ile 23/9/2017 günü saat 19:00 arasındaki zaman diliminde çalındığı anlaşılmaktadır. Dava dışı … müşteki sıfatıyla alınan anlatımında, davaya konu minibüsü 3 ay önce 78.000,00 TL karşılığında davacı …’dan satın aldığını söylemiş, kolluktaki anlatımında 78.000,00 TL karşılığında …’a sattığını, adı geçenin kredi kartı borçlarının bulunması nedeniyle araca haciz gelmemesi için resmi satış yapmak istemediğini, aracın kontak anahtarlarından birisinin de kendisinde olduğunu bildiren davacı … vekili İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçeyle müvekkili …’a ait … plakalı aracın …’ın zilyetliğinde bulunduğu sırada çalındığını beyan etmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1401’inci maddesinin 1’inci fıkrasında sigorta sözleşmesi; sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme biçiminde tanımlanmış; aynı Kanunun mal sigortalarına ilişkin 1453’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında rizikonun gerçekleşmemesinde menfaati bulunanların, bu menfaatlerinin mal sigortasıyla teminat altına alabilecekleri belirtilmiş; anılan Kanunun 1406, 1407 ve 1454’üncü maddelerinde ise bir kimsenin nam ve hesabına yapılan sigortalara ilişkin hükümlere yer verilmiş; 1452’nci maddesinin 1’inci fıkrasında ise 1408’inci maddesine aykırı sözleşmelerin geçersiz olduğu belirtilmiştir. Kasko sigortasının da dahil olduğu mal sigortalarında sigortanın konusu mal değil menfaattir. Bu itibarla sigorta sözleşmesinin tarafı olan kimsenin bir malı sigorta ettirmekte para ile ölçülebilir bir menfaatinin olması gerekir. Aksi halde TTK’nin 1408’inci ve 1452’nci maddeleri gereğince sigorta sözleşmesi geçersiz olacaktır. Bu durumda kasko sigortası yönünden TTK’nin 1453’üncü maddesi kapsamında araç maliki veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya malikin adi veya rehinli alacaklısı, uzun süreli kiracı, finansal kiralama sözleşmesine dayalı biçimde aracı elinde bulunduran kişi, sözleşmeye dayalı olarak ödünç olarak elinde bulunduran ve buna denk parayla ölçülebilir meşru menfaati bulunan kişilerin bir mal sigortası türü olan kasko sigortasını yaptırabileceği açıktır. Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının, “Menfaat Sahibinin Değişmesi” başlıklı C.5’inci maddesine göre, sözleşme süresi içinde, menfaat sahibinin ilgili mevzuata uygun olarak değişmesi halinde sigorta sözleşmesi menfaat sahibinin değiştiği anda kendiliğinden feshedilmiş olur ve feshin hüküm ifade ettiği tarihe kadar geçen sürenin primi gün esasına göre hesap edilir ve fazlası sigorta ettirene geri verilir. Sigorta sözleşmesinde menfaat sahibinin değişmesine rağmen poliçenin yeni malikle devamı hükme bağlanabilir. Bu hükmün, yeni ve geçerli bir hukuki tasarrufla sigortalının sigorta akdini yaptırmakla menfaatinin son bulması ve bu menfaatin sigortalıdan başkasına geçmesi anlamına geldiğinin kabulde zorunluluk vardır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 20/d maddesi uyarınca noterce yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir. Kamu yararı ve düzeni amacına yönelik buyruk niteliğindeki bu kural açık ve ortada iken, aracın kayıp maliki dışında bir başkasına ait olduğu yolundaki soyut açıklamalara değer verilerek bu kişinin malik olduğunun; böylece menfaat sahibinin değiştiği ve sigorta sözleşmesinin sona erdiğinin kabulünde olanak bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla davaya konu aracın malikinin KTK’nin 20/d maddesinin aradığı biçimde değişmediğini, aracı haricen satın alanın ayrı bir sigorta sözleşmesine taraf olması olanağının bulunmadığına göre ortada menfaat sahibi değişikliğinin bulunduğundan ve sigorta sözleşmesinin feshedilmiş olduğundan söz edilemeyecektir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; savunmasını “menfaat değişikliğine” dayandıran davalı sigorta şirketi, varlığını ileri sürdüğü satışın KTK’nin 20/d maddesinde öngörülen biçimde yapıldığını kanıtlayamamıştır. Bu itibarla araç sahibi olması nedeniyle sigorta sözleşmesinin tarafı durumunda bulunan dolayısıyla menfaat sahibi sıfatını da koruyan davacı lehine, sigorta poliçesi kapsamına göre tazminata hükmolunmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.102,75‬ TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan toplam 1.334,99‬ TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 3.767,76‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/10/2022