Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/100 E. 2023/970 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/100
KARAR NO: 2023/970
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/11/2020
NUMARASI: 2016/315 (E) – 2020/653 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 06/06/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 20/05/2013 tarihinde, davacının yönetimindeki … plaka sayılı motosiklet ile diğer davalının işleteni olduğu … plaka sayılı motosikletin karışmış olduğu çift taraflı trafik kazasında, davacının ağır bir şekilde yaralandığını belirterek şimdilik 1.000 TL maddi ve 25.000 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı … davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile 750 TL geçici iş göremezlik tazminatının kararda belirtilen tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan; 2.000 TL manevi tazminatın ise davalı …’dan olacak şekilde kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, davacının vücudundaki yaralanma kırık ve şişkinlikler sebebiyle işe gidemediğini, bakıma muhtaç olduğundan ötürü devamlı destek ihtiyacının bulunduğunu, tek başına yaşamını idame edemediğini, kaza nedeniyle sağ el parmakları ve kolunu gereği gibi hareket ettiremediğini, tüm hususlar ispatlanmış olmasına rağmen maddi tazminat olarak verilen geçici iş görmezlik tazminatının oldukça düşük olduğunu, takdir edilen manevi tazminat miktarının da davacının yaşadığı acı ve üzüntünün karşılığı olamayacağını, adli yardım kararına karşılık müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalı … vekili, zamanaşımı itirazı dikkate alınmadan karar verildiğini, davacının %90 oranında kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunduğunu, dolayısıyla ceza hukuku anlamında davacının kasıtla hareket ettiğinin kabul edilmesi gerektiğini, bu durumda da ceza zamanaşımının somut olayda uygulanamayacağını, bununla birlikte ceza zamanaşımının sadece haksız fiil faili bakımından geçerli olduğunu, araç maliki olan müvekkili bakımından ceza zamanaşımının söz konusu olmadığını, davacının gelirine ilişkin araştırma yapılmadan karar verildiğini, kazanın gerçekleştiği esnada müvekkilinin araç üzerinde hiçbir tasarruf yetkisinin bulunmadığını, zira müvekkilinin bir dönem bağlı çalıştığı işletme ile olan iş ilişkisine son verilmesinden 2 ay sonra kazanın meydana geldiğini, davacının dosyadaki ifadesinde de görüleceği üzere aracın … nam ve hesabına işletilmekte olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 1-Davalı vekilinin maddi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; HMK’nın 341/2. fıkrasına göre miktar veya değeri 3.000 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.390 TL olacaktır. Davalı vekilinin, davacının maddi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusuna karşılık katılma yoluyla yapmış olduğu bir istinaf başvurusu bulunmamaktadır. Bu durumda, davalı aleyhine hükmedilen 750 TL geçici iş göremezlik zararı kesinlik sınırı altında kalmakta olup, davalının maddi tazminata ilişkin istinaf hakkı bulunmamaktadır. 2-Davalı vekilinin, kesinlik sınırına tabi olmayan istinafı kabil, manevi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; Haksız fiilden kaynaklı tazminat davalarında uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için eylemi gerçekleştiren hakkında ceza davası açılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Eylemin suç niteliğinde olması yeterlidir. Davaya konu kaza nedeniyle davacının yaralanmış olması ve karşı araç sürücüsünün az da olsa kusurunun bulunması taksirle yaralama suçunu oluşturur. Dolayısıyla somut olayda ceza zamanaşımı süresi uygulanacak olup, davaya konu trafik kazası da 20/05/2013 tarihinde gerçekleştiğine ve eldeki davanın ise KTK’nın 109/2. maddesinin yollamasıyla TCK’nın 89/1. ve 66/1-e maddeleri uyarınca 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi içerisinde açıldığına göre mahkemenin zamanaşımı süresine ilişkin kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı vekili tarafından ceza zamanaşımı süresinin sadece haksız fiil faili bakımından geçerli olduğu ileri sürülmüş ise de, KTK 109/2. maddesinde, sorumlular arasında bir ayrım yapılmadığı, dolayısıyla bu kuralın, bunların (araç sürücüsü, işleten, trafik sigortacısı) tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüş olup, bu yöne ilişkin istinaf itirazında hukuken isabet bulunmamaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/2062 Esas – 2021/1433 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları). 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı” hükümlerine yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 3. maddesinde, işletenin, sicilde araç maliki olarak gözüken kişiden başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilmedikçe araç malikinin işleten sayılacağı öngörülmüştür. Aracın kaza esnasında Hatay Kebapçısı tarafından kullanılıyor olması yeterli olmayıp, araç üzerindeki fiili tasarrufun uzun süreli olacak şekilde Hatay Kebapçısına devredildiği olgusunun ispatlanması gerekmektedir. Davalı tanık anlatımları ve sunulan deliller, işleten sıfatının Hatay Kebapçısına ait olduğunun kabulü için yeterli değildir. Bu husus ancak şartlarının varlığı halinde iç ilişkide ileri sürülebilecek bir husus olup, zarar gören davacıyı bağlayacak nitelikte delillerle bir ispat ortaya konulamamıştır. Dolayısıyla davalı araç maliki sözü geçen yasal düzenlemeler uyarınca zarardan sorumludur. 3-Davacı vekilinin belirsiz olarak açtığı maddi ve manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; Dosyada mübrez 29/11/2019 tarihli ATK raporunda, davacının trafik kazası sebebiyle yaralanmasının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadan iyileştiği ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Bu durumda iyileşme süresi boyunca davacının aylık 2.500 TL üzerinden gelir elde ettiği kabul edilerek davalının kusuruna tekabül eden geçici iş göremezlik zararının hesaplanmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacının kaza nedeniyle vücudunda birden fazla oluşan kırıkların hayat fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte olduğu, bu nedenle ameliyat geçirdiği, az yukarıda açıklandığı üzere iyileşme süresi 3 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır (Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 07/06/2013 tarihli raporu). Dosyada mübrez 30/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda ise davacı araç sürücüsüne, %90 oranında asli kusur izafe edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, manevi tazminatın takdirinde, davacıya izafe edilen kusur oranı ve kaza tarihindeki paranın alım gücü gözetilerek, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerekmektedir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davalı … vekilinin maddi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca kesinlik nedeniyle reddine, 2-Davacı vekilinin maddi ve manevi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine,3-Davalı … vekilinin manevi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine,4-Davacı taraf istinaf başvurusunda haksız çıkmış olmakla alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı ve 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacı taraftan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 5-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı …’dan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 6-İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 7-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (26.000 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 06/06/2023