Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/984 E. 2022/646 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/984
KARAR NO: 2022/646
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2019
NUMARASI: 2019/170 (E) – 2019/1066 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 05/04/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ’ye (eski unvanı; … Sigorta AŞ) Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı dava dışı …’in yönetimindeki … plakalı kamyonetin müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 3.200,00 TL sürekli sakatlık, 100,00 TL geçici sakatlık olmak üzere toplam 3.300,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; sürekli iş gücü kaybı tazminatı talebinin kabulüne, 3.200,00 TL’nin 29/4/2014 tarihinden itibaren, 55.942,50 TL’nin ise 13/11/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığının kaza tespit tutanağıyla saptandığını, maluliyete ilişkin tespitlerde üniversitelerden alınan raporlar yetersiz kaldığından Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiğini, ilk derece mahkemesi tarafından hatalı yönetmelik hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenen maluliyete ilişkin rapor alınarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulabileceğini, geçici iş göremezlik tazminatı talebinden feragat edilmesine karşın, müvekkili lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişinin 13/11/2018 tarihli raporunda, davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı kamyonet sürücüsü dava dışı … ile davacı yaya …’nın kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek, dava dışı sürücü ile davacı yayanın olayın meydana gelmesindeki kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan kusura ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının saptanması gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 1/9/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 1/9/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 1/6/2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumunun ilgili İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu ileri sürülen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak, oluşturulacak uzman doktor heyetinden kazanın meydana geldiği 22/10/2016 tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki somut uyuşmazlıkta trafik kazasının meydana geldiği 29/10/2014 günü itibarıyla yürürlükte olan ve uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin 10’uncu maddesinin 4’üncü fıkrasının “a” bendinde, çalışma gücünün en az %60’ının kaybedilmesi oranına yer verildiği, bu orandan az sakatlık oranına yer verilmediği gözetildiğinde sakatlık oranının belirlenmesinde daha önce yürürlükte bulunan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan oranlardan yararlanılmak suretiyle sürekli sakatlık oranının saptanması zorunludur. Nitekim Adli Tıp Kurumu uygulamaları da bu yöndedir. Somut uyuşmazlıkta ise hükme esas alınan sürekli sakatlık oranına ilişkin bilirkişi raporunun Adli Tıp Kurumu ya da tıp fakültelerinin adli tıp ana bilim dalı tarafından olayın meydana geldiği tarih itibarıyla uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmediği anlaşılmıştır. Bu itibarla dava dosyasına toplanan yaralanmaya ve tedaviye ilişkin belgeler ile raporlar Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, trafik kazasının meydana geldiği tarih itibarıyla uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca davacının sürekli sakatlık oranının belirlenmesi ve buna göre aktüerya uzmanı bilirkişiden yeniden rapor alınarak, sürekli sakatlık tazminatının hesaplanması gerekirken, hükme elverişli olmayan rapora dayanılarak karar verilmesi yerinde olmamıştır. Olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, haksız fiil faili veya işleten yönünden, maddi tazminata ilişkin faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren olması gerekir. Kazaya karışan ve davacının zarara uğramasına neden olan aracın ZMSS poliçesini akdeden taraflardan olan davalı … Sigorta AŞ yönünden ise; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 99/1’inci maddesi ile ZMSS poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının (KMAZMSSGŞ), tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.2’nci maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bununla birlikte sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde de bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Zira, davalı … ile davacı arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre, davalı … bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır. Bu itibarla, sigorta şirketlerine başvuru yapılması veya dava açılmasıyla; kaza, davalı … şirketlerine ihbar edilmiş olacağından, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır. Bu itibarla davalı … Sigorta AŞ aleyhine hükmolunan tazminatın 3.200,00 TL tutarındaki kısmına KTK’nin 99/1’inci maddesi ile KMAZMSSGŞ’nin B.2’nci maddesi uyarınca rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş gününün geçmesinden sonra isabet eden tarihten itibaren faiz uygulanması gerekirken, bu miktara dava tarihinden itibaren faiz uygulanması yerinde olmamıştır. Diğer yandan reddine karar verilen geçici iş göremezlik tazminatı yönünden vekille temsil edilen davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi isabetsizdir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davalı tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, 7-İstinaf kanun yolu incelemesinin sonucuna göre icranın geri bırakılması kararı kapsamında davalı … Sigorta AŞ tarafından verilen teminat mektubunun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36’ncı maddesinin 5’inci fıkrası uyarınca geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.05/04/2022