Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/903 E. 2020/3905 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/903
KARAR NO: 2020/3905
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI: 2017/215 Esas – 2019/1213 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Sürücüsü ve plakası bilinmeyen bir aracın 27/08/2013 tarihinde yaya olan müvekkiline müvekkiline çarptığını, kazanın oluşumunda kusurlu olan sürücü ve plakası bilinmediğinden …nın tazminatı gerektirir biçimde kusurlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüyle 100 TL geçici, 100 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı olarak toplam 200 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 01.10.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle de talep ettiği tazminat miktarını 32.117,80 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının dayandığı dosyaya giden tüm yazılı kanıt ve belge örneklerinin tebliğ edilmesini, aksi halde dava şartı yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek koşuluyla kazaya neden olduğu ileri sürülen aracın ve sürücüsünün araştırılması, soruşturma makamına yazı yazılarak kazaya ve yaralanmaya sebep olduğu, bildirilen aracın ve sürücüsünün bulunup bulunmadığının sorulmasını talep ettiklerini, yapılan incelemede kazaya ilişkin herhangi bir tutanak düzenlenmediğini ve hiç bir kuruma başvuruda bulunulmadığının görüldüğü, talebe konu kazayla ilgili herhangi bir resmi belge düzenlenmemiş olması nedeni ile olayın oluş biçimi hakkında kanaat edinilemediğini, bu nedenle talebin karşılanamadığını, davacının kazanın beyanlarında ki biçimde gerçekleştiğinin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde kanıtlaması gerektiğini, müvekkili kurumum Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminat limitleri ve plakası tespit edilemediği beyan edilen aracın kusur oranıyla sorumlu olduğunu, maluliyet oranını kaza sonucu oluşan arazların kaza ile illiyetlerinin de belirlenmesi gerektiğini, davacının maddi zararının ancak aktüeryal inceleme sonucu tespit edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi; davanın kabulü ile 964,42 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 31.153,47 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olamak üzere toplam 32.117,85 TL tazminatın 02/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmetmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle: Kazanın beyan edilen biçimde gerçekleştiğinin kanıtlanması gerektiğini, Türk Medeni Kanunu 6’ncı maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan herbirinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğunu, zarar görenin üç yıl sonra Cumhuriyet Savcılığına başvurarak şikayetçi olduğunu beyan etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili kurum aleyhine ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde, sürücüsü ve plakası bilinmeyen bir aracın 27/08/2013 tarihinde yaya olan müvekkiline çarptığını ileri süren davacı vekili olaya ilişkin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu şikâyet dilekçesinde, gerçekleştiğini ileri sürdüğü trafik kazasının yerine, zamanına, gerçekleşme biçimine, olayın oluşuna, aracın türüne ilişkin herhangi bir açıklamaya yer vermeden, şüphelinin sevk ve idaresindeki aracın müvekkiline çarptığını bildirmiştir. Nitekim İstanbul Anadolu 64’üncü Asliye Ceza Mahkemesinde sürdürülen yargılama sırasında, “müşteki” sıfatıyla talimatla anlatımı saptanan davacı … olayın oluş biçimine ilişkin somut hiç bir anlatımda bulunmaksızın, araç çarptığı sırada baygınlık geçirdiğini beyan etmekle yetinerek soyut anlatımda bulunmuş, davacının 27.08.2013 günü başvurduğu Tuzla Devlet Hastanesinde polis memuru olarak görev yapan ve anılan Mahkemenin 09.02.2018 tarihinde kesinleşen 23.01.2018 gün ve 2017/160 (E) – 2018/69 (K) sayılı hükmüyle de görevi ihmal suçundan beraatine hükmolunan …’da savunmasında; hastaneye adli vaka olarak giriş yapıldığında mutlaka kendisine haber verileceğini, müştekinin trafik kazasıyla girişi kaydının beyanıyla yapıldığını söylemiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında belirtilen bedensel zararlardan …nın sorumlu utulabilmesi için her şeyden önce 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 3’üncü maddesinde tanımlanan biçimde “trafik kazasının” gerçekleşmesi zorunludur. Oysa davacı gerek İstanbul Anadolu 64’üncü Asliye Ceza Mahkemesinde sürdürülen yargılamada gerekse inceleme konusu davada, gerçekleştiğini ileri sürdüğü trafik kazasına ilişkin olayı somutlaştıracak yer ve zaman bildirmediği gibi kazaya neden olan aracın türü ile olayın gerçekleşme biçimine ilişkin hiç bir beyanda bulunmadığı gibi ceza soruşturması için kolluk veya Cumhuriyet savcılığına başvurmamıştır. Bu itibarla davacının, sağ ayak fibula distal diafiz ve bimalleoler kırığı biçimindeki yaralanmasının trafik kazasından meydana geldiği kanıtlanamamıştır. Davacının somut olguya dayanmayan soyut anlatımı ile Tuzla Devlet Hastanesinde görevli doktor tarafından düzenlenen adli rapora sırf “trafik kazası” yazılması, yaralanmanın trafik kazısıyla meydana geldiğini kanıtlamaya yetmeyecektir. Bu itibarla sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacı …’in, davalı …’na karşı açtığı trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı davasının, sübut bulmaması nedeniyle REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54.40 TL karar ve ilam harcının, alınan toplam 141,40 TL karar ve ilam harcından (peşin 31,40 TL + ıslah harcı 110,00 TL) mahsup edilerek, artan kısmının talep halinde davacıya ödenmesine, 3-Davacının yargılama sırasında sarfettiği yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 4817,68 14 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalı …’na verilmesine, 5-Gider avansından harcanmayan kısmın, HMK’nin 333’üncü maddesi uyarınca yatıran tarafa İADESİNE,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davalı tarafından yapılan, istinaf kanun yoluna başvurma harcı 148,60 TL, posta ve tebligat gideri 32,50 TL olmak üzere toplam ile 181,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı …’na verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 5- İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, icra dosyasına sunulan 61.000,00 TL’lik teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/10/2020