Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/844 E. 2022/784 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/844
KARAR NO: 2022/784
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2019
NUMARASI: 2018/197 (E) – 2019/975 (K)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı …’in oğlu, müvekkili davacı …’in ise kardeşi olan …’in idaresindeki … plakalı araç ile dava dışı …’ün idaresindeki … plakalı aracın karıştığı trafik kazasında ölen …’in alkollü olarak kazaya neden olduğundan bahisle davalı sigorta şirketinin ödediği tazminatı, müvekkilleri davacılara rücu etmek amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … (E) sayılı dosyasıyla ilamsız takibe başlandığını, oysa müvekkillerinin …’in mirasçısı olmadıklarını, adı geçenin eşi ve çocuklarının bulunduğunu, müvekkilleri aleyhine takibe başlanmasının hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek davacıların davalıya borçlarının olmadığının tespitine, kötü niyetli davalı aleyhine %20’den az olmamak koşuluyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların ölenin mirasçıları bilebilecek durumda olmayan müvekkili sigorta şirketinin kötü niyetinden bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … (E) sayılı takip dosyasında borçlu olmadıklarının tespitine, takip tutarı olan 23.207,50 TL’nin %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğunu; ilk derece mahkemesince kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceğini, zira ölen …’in mirasçılarının kim olduğunun sigorta şirketince değil icra dairesince Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla alınan nüfus kaydı ile tespit edildiğini, sehven taraf olarak eklenen davacıların kaydının silinmesi için 16/1/2018 günü talep açıldığını, ancak icra müdürlüğünün bu talebi kabul etmediğini, bu nedenle kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin dayanağının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Davacılar … ile … ile davalı … Sigorta AŞ arasında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2’nci maddesi ile aynı Kanunun “tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinin, 1’inci fıkrasının (l) ve (k) bendlerinde öngörüldüğü biçimde sözleşmeye dayanan ilişki bulunmadığının anlaşılması karşısında; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendi uyarınca ticari dava niteliğini taşıyan eldeki davanın aynı Kanunun 5’inci maddesi gereğince ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasına isabetsizlik bulunmamaktadır. Dosyaya eklenen İstanbul … İcra Dairesinin … (E) sayılı takip dosyasının incelenmesinde; icra memuru tarafından ölen …’in, eşi ve çocukları ile anne, baba ve kardeşlerinin yer aldığı nüfus kaydının icra memuru tarafından 8/11/2016 günü; yalnızca annesi davacı … ile kardeşi …’e yer verilen nüfus kaydının ise 3/7/2017 günü elektronik ortamda MERNİS’den alınarak dosyaya eklendiği, davalı … Sigorta AŞ tarafından davacılar … ve … aleyhine 23.207,50 TL asıl alacağın tahsili amacıyla 1/8/2017 günü ilamsız icra yoluyla takibe başlandığı, ödeme emrinin davacılara 12/8/2017 günü tebliğ edilmesinin ardından alacağın tahsili amacıyla maaş haczi için yazı yazıldığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun (İİK) 89’uncu maddesi uyarınca 1’inci haciz ihbarnamesinin gönderildiği, UYAP’tan gönderdiği 16/1/2018 tarihli dilekçe ile borçluların maddi hata ile takibe eklendiği belirtilerek, sehven eklenen borçluların silinmesi, yerine asıl mirasçılar …, … ve …’in borçlu olarak eklenmesi, dosyaya sehven eklenen borçlular adına yapılan tüm işlemlerin feklerinin yapılması, dosyanın asıl mirasçılar yönünden takibine devam edilmesini talep eden takip alacaklısı davalı … Sigorta AŞ vekili 11/4/2018 tarihinde … adına kayıtlı vasıta üzerine haciz şerhi işletilmesine, borçlu … adına yeniden maaş haczi için yazı yazılmasına karar verilmesini talep etmiş, 22/2/2019 tarihli dilekçe ile de borçlu … adına iş yerine maaş haciz yazısı gönderilmesini istemiş; İstanbul … İcra Dairesi de 24/10/2018 günü, takip borçlusu davalı …’in taşınır ve taşınmazları ile 3’üncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi amacıyla UYAP’tan Denizli İcra Tevzi Bürosuna talimat yazdığı anlaşılmıştır. İİK’nin 72’nci maddesinin 5’inci fıkrası uyarınca, dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Somut uyuşmazlıkta yukarıda açıklandığı gibi davacıların ölen …’in yasal mirasçıları olmadıkları icra takibinden önce alınan nüfus kayıtlarından anlaşılmasına karşın davalılar aleyhine icra takibine başlandığı gibi takip alacaklısı davalı … Sigorta AŞ vekilinin 16/1/2018 tarihli dilekçesi ile davacılar aleyhine sehven icra takibi yapıldığını bildirmesine karşın daha sonra sunduğu 11/4/2018 ve 22/2/2019 tarihli dilekçeleri ile takip konusu alacağı takip borçlusu davacılardan tahsili için girişimlerine devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla baştan beri davacıların ölen …’in mirasçısı olmadıklarını bilebilecek durumda olan, icra takibi devam ederken bu durumu dilekçe ile bildirmesine rağmen davacılar aleyhine haciz yapılması için talepte bulunan davalı sigorta şirketinin kötü niyetli olmadığından söz edilemeyeceğinden davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmolunması yerindedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.585,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 979,09 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 606,21 TL istinaf karar ve ilam harcının dava 606,21 TL istinaf tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/04/2022