Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/677 E. 2022/1759 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/677
Karar No: 2022/1759
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 04/09/2019
Numarası: 2019/212 (E) 2019/709 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
Karar Tarihi: 25/10/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya kasko sigortalı, müvekkilinin malik ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın 31/07/2017 tarihinde karıştığı tek taraflı kazada hasar gördüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100 TL maddi tazminatın uygulanacak ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı tarafından gerçeğe uygun şekilde uğranılan hasara ilişkin bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, kaza ve hasar arasında açık bir uygunsuzluk bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu ve raporda hatalı tespitlere yer verildiğini, rapora itiraz etmelerine rağmen mahkemenin haklı itirazlarını reddettiğini, dosyaya hasar bedeline ilişkin faturaları sunmalarına rağmen bilirkişilerin faturaları dikkate almadan hasar hesabı yaptıklarını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan araç hasar bedeli ve değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacıya ait ve kaza tarihi itibariyle davalı nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan aracın 31/07/2017 tarihinde tek taraflı kaza sonucu hasarlandığı belirtilerek, tazminatın ödenmesi için davacı tarafından, davalı sigorta şirketine başvurulduğu, ancak davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmaması üzerine davacı tarafça işbu tazminat davasının açıldığı anlaşılmıştır. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, aracın karayolunda veya demiryolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz araçlarla çarpışması,  gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK’nın 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporunda, kazayı yapan sürücü konusunda çelişkili ifadeler olduğu, kaza sırasında sürücünün alkollü olup olmadığının bilinemediği, kazanın beyan edilen yerde ve şekilde hasarlanmasının teknik olarak mümkün olmadığı, meydana gelen kaza ile hasarın örtüşmediğinin tespit edildiği, raporun yapılan incelemesinde; HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bu hale göre doğru beyan yükümlüğüne uymayan davacının hasarın teminat kapsamında kaldığını ispatlayamadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2022