Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/599
KARAR NO: 2021/263
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2014/183 Esas – 2019/1379 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 06/12/2012 tarihinde, davalı … AŞ’nin ZMS sigortacısı, davalı …’ın işleteni ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı ticari minibüsün müvekkillerine çarptığını, müvekkili …’in ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu, davalı sürücü hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/184134 soruşturma sayılı dosyası üzerinden soruşturmanın devam ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ve ticari minibüs şoförlüğü yapmasına rağmen SRC belgesine de sahip olmadığını, müvekkili …’in, kazadan sonra, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındığını ve birisi “orta kemik parçalı kemik ameliyatı” ve dördü de “büyük kemik parçalı kemik ameliyatı” olmak üzere şimdiye kadar toplamda beş kez ameliyat geçirdiğini, bunca ameliyata rağmen müvekkilinin sağlığına kavuşamadığını ve ileride yine ameliyat olacağının kendisine söylendiğini; diğer müvekkili …’ın da kaza nedeniyle yaralandığını ancak annesi kadar ciddi şekilde bir yaralanmaya maruz kalmadığını, meydana gelen zararlardan her üç davalının sorumlu olduğunu; dava konusu trafik kazası nedeniyle ağır şekilde yaralanmış olan müvekkili …’in, kazadan önce özel bir şirkette “işletme müdürü” olarak görev yaptığını ve aylık 2.204,14 TL brüt gelir elde ettiğini, buna ilişkin maaş bordrosunu dilekçelerine eklediklerini, müvekkilinin kaza nedeniyle kazanç kaybına uğradığını, iki aylık süre zarfında hastaneye gitmek için 482,00 TL taksi parası ödediğini, aylık ortalama 250,00 TL taksi parası ödemek zorunda kaldığını, medical malzemeler için de ödemeler yaptığını ve zarara uğradığını, müvekkilinin kaza nedeniyle güç kaybı, tedavi ve bakıcı gideri zararının oluştuğunu, müvekkillerinin manevi zarara uğradıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla HMK’nın 107. maddesi kapsamında şimdilik 1.500,00 TL maddi tazminatın sürücü ve işleten olan davalılar yönünden olay tarihinden, sigortacı davalı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere dava tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme olarak davalılardan tahsiline; davacı … için 60.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatların olay tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte sürücü ve işleten olan davalılardan ortaklaşa ve zincirleme olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; trafik kazasına karşan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı aracın kusuruyla sınırlı olduğunu, tüm belgelerle birlikte müvekkiline kaza ve hasar ihbarında bulunulmadığından, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini; kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, davacıların kusurunun mevcut olduğunu, 6111 sayılı Kanun gereğince geçici iş göremezlik tazminatının tedavi giderlerinden sayılması nedeniyle sorumluluğun SGK’da olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde davacıların kusurlu olduğunu, dava dilekçesinde tüm kusurun müvekkillerine aitmiş gibi suçlayıcı ve abartılı beyanlar kullanılarak müvekkillerinin mağdur edilmek istendiğini, delil olarak dosyaya ibraz edilen faturalar ve taksi fişlerinin, gelir elde etmek amacıyla hareket edildiğinin göstergesi olduğunu, bir nevi zorlama oluşturulmuş giderlerin davalılara atfedilmesinin, insafsızlık olacağından reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı …’ın herhangi bir yaralanmasının söz konusu olmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “8.859,33 TL geçici iş göremezlik, 466.994,14 TL sürekli iş göremezlik tazminatları ile 5.322,78 TL bakıcı gideri ve 468,72 TL ulaşım gideri olmak üzere toplam 481.643,64 TL maddi tazminatın; ilk 225.000,00 TL’sinin tüm davalılardan müteselsilen, kalan 256.643,64 TL’sinin ise sadece davalılar … ve …’dan müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, bu tahsilatlar yapılırken davalı … şirketinden yapılacak tahsilatlara dava tarihinden, diğer davalılardan yapılacak tahsilatlar da ise kaza tarihi olan 06/12/2012’den itibaren yasal faiz uygulanmasına, (avans faizi uygulanması talebinin reddine) manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne; davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın, 06/12/2012 olan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar … ve … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporunda, davacının %40, müvekkilinin ise %60 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, bu rapora itiraz ettiklerini, ancak itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadığını, aktüerya tarafından belirlenen 481.463,64 TL maddi zararın fahiş olduğunu, 01/12/2017 tarihli maluliyet raporunda davacının %46 oranında malul olduğunun tespit edildiğini, bu rapora karşı da itiraz ettiklerini ancak itirazlarının Mahkemece değerlendirilmediğini, itirazlarının niçin dikkate alınmadığına ilişkin gerekçeli kararda herhangi bir gerekçe sunulmadığını, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Dosya kapsamından, 06/12/2012 tarihinde, davalı … AŞ’nin ZMS sigortacısı, davalı …’ın işleteni ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı ticari minibüsün, yaya olan davacılara çarptığı ve davacıların yaralanmasına neden olduğu, bu yaralanma nedeniyle açılan işbu maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 15/07/2015 tarihli raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’in %60 oranında, davacı yaya …’in %40 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenen Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 01/12/2017 tarihli raporunda; davacı …’in dava konusu kaza nedeniyle, %50.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa edilmiştir. ATK tarafından belirlenen kusur ve maluliyet durumu dikkate alınarak düzenlenen ve Mahkemece karara dayanak yapılan 18/06/2019 tarihli tazminat bilirkişisi raporunda ise; davacı …’in, geçici iş göremezlik tazminatının 8.859,33 TL, kalıcı iş göremezlik tazminatının 475.852,14 TL, 9 aylık bakıcı giderinin 5.322,78 TL, tedavi ve ulaşım giderinin 468,72 TL olmak üzere davacının, toplamda talep edebileceği maddi tazminat miktarının 481.643,64 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Mahkemece karara dayanak yapılan kusur, maluliyet ve tazminat raporlarının yapılan incelemesinde, raporların, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendikleri, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli oldukları kanaatine varıldığından, davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 34.950,50 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 8.745,12 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 26.205,38 TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalılar … ve …’ın istinaf başvurusu nedeniyle sarfettikleri yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, maddi tazminat davası yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, Dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık; manevi tazminat davası yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/02/2021