Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/580 E. 2023/300 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/580
Karar No: 2023/300
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 19/12/2019
Numarası: 2016/629 (E) 2019/994 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 21/02/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 16/05/2012 tarihinde, davacıların müşterek çocukları …’ın kullandığı motosiklet ile davalının ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın karıştığı kaza sonucu …’ın vefat ettiğini, müvekkillerinin onun desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik her bir müvekkili için ayrı ayrı 100 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 100 TL defin giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiş, davacılar vekili 29/03/2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatı talebini davacı … için 3.999 TL’ye, … için 4.345 TL’ye artırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kaza sonrasında yapılan başvuru üzerine müvekkili sigorta şirketi nezdinde hasar dosyası açılarak 25/03/2013 tarihinde 14.049 TL destekten yoksun kalma tazminatının davacılar vekilinin hesabına ödendiğini ve müvekkilinin başkaca bir sorumluluğu kalmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davacıların desteğinin ağır kusurunun bulunması ve davacıların davalı sigorta şirketi ile maddi tazminat alacağının kalmadığına dair ibralarının geçerli bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili, karar hukuka aykırı olduğundan dolayı istinaf edildiğini, mahkemenin henüz gerekçeli kararını yazmamış olmasından dolayı gerekçeli istinaf dilekçesini daha sonra vereceğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. İlk derece mahkemesi 07/01/2020 tarihli kararıyla, dava konusu toplam değerin istinaf kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle HMK’nın 346. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı istinaf başvurusunda bulunan davacılar vekili, öncelikle, davanın belirsiz alacak davası olduğunu, 29/03/2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile talebin 8.344 TL’ye çıkarıldığını, mahkemece eksik harcın tamamlattırılması için mahkemece bir haftalık süre verilmesi gerekirken, usulen bu süre verilmeden istinaf talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, tamamlama harcı için süre verilmemesinin esasa ilişkin de hukuka aykırılık oluşturduğunu, ödeme yapıldığında ve ibraname alındığında bu ibranamenin makbuz niteliğinde olduğunu, sigorta şirketince ödenen miktarın yetersiz olduğu saptanmışsa, ibranamenin iptali için ayrıca dava açılmasına gerek bulunmayıp, ödenen miktar düşüldükten sonra bakiye miktara hükmedileceğini, dosyadan alınan bilirkişi raporunda da bu şekilde hesaplama yapılarak indirim yapıldığını ayrıca kaza tarihi ve sigorta poliçesinin akdediliş tarihinin 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’ndan önce olduğundan zarar gören 3. kişilerin müteveffanın kusurundan etkilenmeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesinin istinaf talebinin reddi kararının ortadan kaldırılmasına, akabinde yerel mahkemenin hukuka aykırı kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve defin gideri tazminatı istemine ilişkindir. Öncelikle, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması, her ne kadar tamamlama harcı yatırılmamış ise de, davacılar vekilinin 29/03/2019 tarihli dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutarak dava değerini 8.344 TL olarak belirlemesi, mahkemece eksik harcın ikmali için usuli işlem yapılmaksızın yargılamaya devamla istinaf yolu açık olarak karar verildikten ve gerekçeli kararda da bu ifade tekrar edildikten sonra “usule uygun ıslah bulunmadığı” yazılıp 07/01/2020 tarihli ek kararla istinaf talebinin reddine karar verilmesinin usule ve yasaya uygun olmaması karşısında anılan ek karar kaldırılarak istinaf itirazları incelenmiştir. Dosya kapsamından, 16/05/2012 günü, davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile davacıların oğlu …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı motosikletin karıştığı kaza sonucu motosiklet sürücüsü …’ın öldüğü anlaşılmış, mahkemece alınan 11/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacıların vefat eden oğulları …’ın sevk ve idaresindeki aracın U dönüşü yasaktır tabelası bulunan yerde U dönüşü yaptığı, bu esnada sola dönmek için yolun gidişe ayrılmış olan en sol şeridine uygun zamanda yerleşmeden en sağ şerit üzerinden sola dönüş manevrası yaptığı bunun sonucunda kendi ölümüne sebebiyet veren trafik kazasında % 75 oranında kusurlu olduğu, dava dışı …’ın % 25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. 2918 sayılı KTK’nın Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar başlıklı 111. maddesinde “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Yasada belirtilen iki yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu ve mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği kabul edilmektedir.(Yargıtay 17. HD 2015/7759 Esas 2018/1350 Karar sayılı kararı) Somut olayda, davacılara davalıya sigortalı aracın dava dışı sürücüsü tarafından davadan önce 27/06/2012 tarihinde 110.000 TL ödeme yapılmış ve 27/06/2012 tarihli ibraname imzalanmıştır. Eldeki davanın KTK’nın 111. maddesinde öngörülen iki yıllık hak düşürücü süreden sonra, 07/06/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,5‬ TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/02/2023