Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/436 E. 2022/684 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/436
KARAR NO: 2022/684
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2019/671 Esas – 2019/1080 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:12/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında, ölümlü – yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “HMK 115/2.fıkrası gereğince başvuru şartı noksanlığının dava açıldıktan sonra giderilebilecek bir dava şartı noksanlığı olduğu değerlendirilerek davalı sigorta şirketlerine müracaata ilişkin eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmiş ve bu süre içerisinde davalı sigorta şirketlerine müracaat edilmiş ise de ancak sigorta şirketinin eksik belge ile başvuru halinde başvuruyu reddetmesi halinde dava içerisinde tamamlanabilir nitelikte olan eksiklikten söz edilebileceği, dava açılmadan önce hiç müracaatta bulunulmamış olması halinde tamamlanabilir nitelikteki eksiklikten söz edilemeyeceği kanısı ile davalı sigorta şirketleri hakkında açılan dava dava şartı yokluğundan usulden reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece, kendilerine sigorta şirketlerine başvuru yapılabilmesi için süre verilmesinin akabinde, sigorta şirketlerine başvuru yaptıklarını ve ilgili belgelerin 2018/1016 Esas sayılı dosyaya ibraz edildiğini, ayrıca istinaf kararlarına göre, başvuru şartının giderilebilecek bir dava şartı olduğunun kabul edildiğini, kararın bu nedenle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya Kapsamından; 25/07/2015 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı olduğu ve davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde davacının yaralandığı; 20/07/2017 tarihinde açılan işbu davada davacı tarafça maddi ve manevi tazminat talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında, tazminat talebine konu kazanın, 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 25/04/2016 gününden önce 25/07/2015 tarihinde meydana geldiği; eldeki davanın ise dava şartı niteliğindeki dava yoluna gidilmeden önce sigorta şirketine yazılı başvuru zorunluluğunu getiren bu hükmün yürürlüğe girdiği tarihinden sonra açıldığı konusunda uyuşmazlık yoktur. 2918 sayılı Kanun’un 97. maddesinde öngörülen, dava açmadan önce sigorta kuruluşuna başvuru zorunluluğuna ilişkin dava ön şartı, giderilebilir bir dava şartı olduğundan, somut olayda davacının sigorta şirketine başvurusunun bulunmaması halinde dahi davacıya başvuru için kesin süre verilip oluşacak sonuca göre hukuki durumun belirlenmesi gerekir. Dosyanın UYAP üzerinden yapılan incelemesinde; İlk Derece Mahkemesince, 03/07/2019 tarihli 3. celsenin 1 numaralı ara kararıyla; “sigorta şirketine başvuruya yönelik eksikliğin tamamlanması yönünde davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmaması halinde dava şartı yokluğundan reddine kara verileceğinin ihtarına,” şeklinde karar verilmesi üzerine; davacı vekili tarafından kesin süre içerisinde 17/07/2019 tarihinde, her iki davalı sigorta şirketlerine başvuru yapıldığına dair belgelerin, tefrik kararı verilen aynı Mahkemenin 2018/1016 Esas sayılı dosyasına ibraz edildiği tespit edilmiştir. Bu durumda, giderilebilir dava şartı olan, sigorta şirketine başvuru şartı yerine getirilmiş olduğundan, Mahkemece işin esasına girilerek, tarafların delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda nihai bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtildiği şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazları kabule yaşan görülerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/04/2022