Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/433 E. 2022/535 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/433
KARAR NO: 2022/535
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI: 2017/431 (E) – 2018/1394 (K)
DAVANIN KONUSU: Rücuen tazminat
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, kasko sigortacısı davalının sigortalısına ödediği tazminatın, zarar sorumlusunun işleteninden rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, davalı borçlunun İstanbul …’inci İcra Dairesinin… (E) sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; davacının icra dosyasında yer alan feragatinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, hakkaniyet gereği faaliyet alanı sadece araç temininden ibaret olan müvekkili şirketin sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: İstanbul … inci İcra Dairesinin … (E) sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı … AŞ tarafından, davalı borçlu … aleyhine 11.011,00 TL asıl alacak, 552,39 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.563,39 TL alacağın tahsili amacıyla 4/5/2016 günü İstanbul …’inci İcra Dairesinin … (E) sırasına kayıtlı icra takibine başlandığı, ödeme emri 26/5/2016 günü tebliğ edilen davalının vekili vasıtasıyla 2/6/2016 tarihinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, eldeki itirazın iptali davasının ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun (İİK) 67’nci maddesinde öngörülen 1 yıllık süre içinde 8/5/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Dosyaya eklenen İstanbul …’üncü İcra Dairesinin … (E) sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 21/8/2015 günü meydana gelen trafik kazasından kaynaklandığını ileri sürdüğü 11.011,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla davalı borçlu … Tic. Ltd. Şti. Aleyhine 26/7/2016 günü icra takibine başvuran davacı … AŞ vekilinin, 8/11/2016 günü müvekkili şirket tarafından aynı hasar dosyası nedeniyle 4/5/2016 günü İstanbul …’inci İcra Dairesinin … (E) sayılı takip dosyası üzerinden icra takibine başlandığını, sehven başlatılan mükerrer takipten feragat ettiklerini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Davacı … AŞ vekilinin İstanbul …’üncü İcra Dairesinin … (E) sayılı takip dosyasındaki beyanı borcun sona erme sebeplerini içermediği gibi davayı sona erdiren tek taraflı işlemlerden olan “davadan feragat” niteliğini de taşımamaktadır. Diğer bir anlatımla hakkın özünden feragati içermemesi nedeniyle borcun sona ermesi niteliğinde değildir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununu (KTK) hükümlerine göre, trafik sicil kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işleten sıfatının 3’üncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir kanun hükmü yoktur. Nitekim aynı Kanunun 3’üncü maddesinde işleten, ” … araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” biçiminde tanımlanmıştır. Anılan Kanunun 85’inci maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek öğretide, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda, davalının maliki olduğu … plakalı otomobili Çin Halk Cumhuriyeti uyruklu dava dışı … adındaki kişiye 16/8/2015 gününden 24/8/2015 gününe kadar geçecek süre için kiraya verdiği, trafik kazasının da bu süre içerisinde 21/8/2015 günü meydana geldiği anlaşılmıştır. Bu itibarla davalı ile dava dışı … adındaki kişi arasında akdedilen kira sözleşmesi uzun süreli olmaması ve araç üzerinde davalının fiili hakimiyeti ile ekonomik yararlanma olanağını ortadan kaldırmaması nedeni ile davalının oluşan zarardan işleten sıfatıyla sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 789,89 TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 197,48 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 592,41‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3 Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022