Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/41
KARAR NO: 2022/691
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2016/962 (E) 2019/1038 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plaka sayılı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde sebebiyet verdiği tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralanarak sakat kaldığını belirterek şimdilik geçici ve sürekli iş göremezlik zararından oluşan 1.000.00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davaya konu kazada dava dışı sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu, araçta yolcu olarak bulunan davacının kazadan kaynaklı yaralanarak malul kaldığı, emniyet kemerinin takılı olup olmadığı yönünde bir tespit bulunmadığı gibi takılı olmadığına dair bir ispatın da bulunmadığı, hatır taşıması şartlarının da söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 200.469,22 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 5.501,18 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 205.970,40 TL’nin temerrüt tarihi olan 03/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili, kazanın gerçekleşmesinde sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de yolun ıslak ve kaygan olduğu gerçeğinin göz önünde bulundurulmadığını, bu nedenle yol durumu dikkate alınarak kusur oranlarının yeniden değerlendirilmesi amacıyla Karayolları Fen Heyetinden rapor alınması gerektiğini, maluliyet raporunun olay tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilmediğini, emniyet kemerine ilişkin müterafik kusur araştırmasının yapılmadığını, geçici iş göremezliğin teminat kapsamında olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Davaya konu trafik kazasının sigortalı … plakalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde aracın şarampole yuvarlanması şeklinde gerçekleştiği, yolun kaygan ve ıslak olması nedeniyle dava dışı sigortalı araç sürücüsünün hızını yol durumuna uydurması gerektiği, ne var ki buna riayet etmemesi neticesinde sebebiyet verdiği tek taraflı trafik kazasında tam ve asli kusurlu olduğuna ilişkin mahkeme kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, yolun kaygan ve ıslak olmasının kaçınılmazlık unsuru olmadığı gibi KTK’da öngörülen araç işletenine izafe edilen sorumluluğun tehlike sorumluluğu olduğu, kusura ilişkin istinaf itirazlarının isabetli olmadığı görülmektedir. Her ne kadar yeni genel şartların A.5.b. maddesinde tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de 6111 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı sayılmamıştır. Bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden ötürü sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda sigorta şirketlerinin/Güvence Hesabı’nın geçici iş göremezlik zararından sorumluluğu devam etmektedir. Bu yöne ilişkin mahkeme kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine, her ne kadar kaza tarihi itibarıyla geçerli yönetmelik, maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği ise de; maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği doğrultusunda düzenlenen raporlarda dahi eldeki davada olduğu gibi çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kayıp oranı tespit işlemleri yönetmeliği ekindeki cetveller uyarınca maluliyet tespiti yapıldığı, bu nedenle hükme esas alınan maluliyet raporunda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince emniyet kemeri takılı olup olmadığına dair yapılan araştırmanın yeterli olduğu, dosya kapsamında emniyet kemerinin takılı olmadığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, bu hususun kaza tespit tutanağında tespit edilemedi şeklinde yazılı olduğu, davalı tarafından da buna ilişkin bir ispat ortaya konulamadığı, dolayısıyla müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasında da herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 14.069,83 TL istinaf karar harcından peşin alınan 3.517,46 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 10.552,37 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 12/04/2022