Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/296 E. 2022/596 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/296
KARAR NO: 2022/596
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI: 2016/780 Esas – 2019/479 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda 13/11/2014 tarihinde davacının motosikleti ile seyir halinde iken, davalı …’ın maliki olduğu, … Sigorta A.Ş nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı ve …’in sevk ve idaresinde olan … plakalı araç ile karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığı, sürekli maluliyete uğradığı iddiası ile aracın sürücüsü, maliki ve sigortacısı olan davalılardan Karayolları Trafik Kanunu çerçevesinde uğramış olduğu zararın tazminini talep ettiği, dosyada mevcut ATK kusur raporunda ise, davalı araç sürücüsü …’in kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Açıklanan maddi ve hukuksal olaylara göre davalı … Sigorta A.Ş’ye sigortalı ve diğer davalı …’ın maliki olduğu araç sürücüsünün kusurunun bulunmamasına, kaza ile davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş’ nin sorumluluğu arasında uygun illiyet bağının ortadan kalkmış olmasına ve KTK 86. maddesi uyarınca işletenin sorumluluğunun ortadan kalktığının anlaşılmasına göre, işletenin sorumluluğunu üstlenen davalılar … ve … Sigorta A.Ş’nin kaza nedeniyle doğabilecek tazminattan sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından davalılar aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cezai sorumluluk cihetinden davalıların bir sorumluluklarının olmayabileceğini, bundan dolayı da kendilerine cezai bir müeyyide uygulanmayabileceğini, bu hususta ihtilaf bulunmadığını, ancak tazminat hukukunda, ceza hukuku prensiplerini uygulamanın yanlış sonuçlar doğuracağını, davalılardan Sigorta Şirketi ve aracın ruhsat sahibinin trafik kazazı sonucu, davacı müvekkilinin uğradığı zararlardan kusursuz olarak sorumlu olduklarını, eldeki dosyada yapılan savunmalarda 3. kişi …’ın araçta iken uyuşturucu kullanmaya başladığını, bunun üzerine kendisini indirmek için yavaşladıklarını beyan ettiklerini, burada sürücünün, yolcu indirme – bindirme imkanı olmayan bir yerde yolcu indirmek için eyleme geçmesinin başlı başına sorumluluk sebebi olduğunu, bu nedenle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 13/11/2014 tarihinde davalı … Sigorta Şirketi’nin ZMS sigortacısı, davalı …’ın maliki ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın aniden durması ve sağ ön kapısının açılarak bir kişinin araçtan inmeye çalıştığı esnada; motosiklet ile arkadan gelen davacının, açılan aracın kapısına çarparak bariyerlere savrulması neticesinde yaralandığı; davacının işbu davada maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, Mahkemece yapılan yargılama neticesinde yukarıda belirtildiği gerekçeyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Ceza yargılamasının yapıldığı dosyada aldırılan ve İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 03/05/2016 tarihli raporunda; kazanın meydana gelmesinde sürücü …’in kusursuz, davacı sürücü …’ın %70 ve aracın kapısını açarak inmeye çalışan yolcu …’ın %30 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Trafik kazası tespit tutanağında ise, bu kazanın meydana gelmesinde … plakalı aracın sağ ön yolcu kısmında oturan kimliği tespit edilemeyen ve kaza sonrası firar eden yolcunun trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymamakla kusurlu olduğu belirtilmiştir. Buna göre, Mahkemece karara dayanak yapılan ATK raporu ile trafik kazası tespit tutanağı birbiriyle çelişmektedir. Ayrıca, TBK’nın 74. maddesi gereğince hukuk hakimi ancak ceza mahkemesinde tespit edilen maddi vakıa ile bağlı olup zarar verenin kusurunun bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı şüphesiz hukuk hakimini bağlamayacaktır. Bu durumda, ceza dosyasında alınan kusur raporu, kaza tespit tutanağı, tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre tarafların olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek bilirkişi heyetinden kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, trafik kazası tespit tutanağında belirtilen oluşla çelişen ceza dosyasındaki raporla yetinilerek karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Kabule göre de; aracın ön koltuğunda oturan ve araçtan inen dava dışı yolcuya verilen %30’luk kusurdan, aracın sürücüsü, maliki ve ZMS sigortacısı olan davalılar sorumlu olmalarına rağmen, yukarıda belirtildiği şekilde karar verilmesi de, doğru olmamıştır. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde işlem yapılması için davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/03/2022