Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/281 E. 2022/695 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/281
KARAR NO: 2022/695
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2018/278 (E) 2019/797 (K)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı sürücü …’nın %50 oranında kusurlu olduğu kazada hasara uğrayan müvekkil şirkete kasko sigortası ile sigortalı … plakalı araçta 12.566,58 TL hasar tespit edildiğini, hasarın sigortalıya ödenerek haklarına halef olunduğunu, hasarın %50’sine karşı gelen kısmının … plakalı aracın trafik sigortacısından tahsil edildiğini, bakiye kalan 6.283,29 TL için ise davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin itiraz nedeniyle durduğunu belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … Şirketi vekili davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalı taraf usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takibe yönelik yapılan itirazların iptaline, takibin 5.500,00 TL alacak üzerinden devamına, alacağı takip tarihiden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak yargılama sonucunda belirlenmiş olduğundan icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı şirket vekili, bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin eksik ve hatalı olduğunu, dosyadaki deliller ile kusur bilirkişi raporunun çelişmesine rağmen işbu çelişki giderilmeden karar verildiğini, müvekkil şirketin kazadan kaynaklı herhangi bir kusuru bulunmadığından ötürü onarım bedelinden sorumlu olmadığını, kırmızı ışık ihlali yapan diğer davalı araç sürücüsüne izafe edilen kusur oranının doğru olmadığını, zira söz konusu trafik ışıkları askeriyeye ait olup, sivil araçların kullanımı kapsamında olmadığını, bu nedenle kusur tespiti yapılırken trafik ışıklarının ihlali olarak yorumlanmasının doğru olmadığını, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası üzerinden alınan raporda da diğer davalı araç sürücüsüne kusur izafe edilmediğini, ceza dosyası kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunun da bu yönde olduğunu, kırmızı ışık ihlali yapılan yerin normal trafik ışıklarıyla aynı işlevsellikte mütalaa edilmemesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun mevcut deliller dikkate alınmaksızın hazırlandığını, zararın sigorta şirketi tarafından talep edilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigortasıyla teminat altına alınan araçta trafik kazası nedeniyle meydana gelen hasarın, TTK’nın 1472. maddesinden kaynaklı halefiyet hakkına dayalı olarak kusurlu olduğu iddia edilen davalı araç sürücüsü ve işleteninden rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı taraf, BK’nın 163/1. maddesine istinaden zararının tamamını veyahut bir kısmını, 2918 sayılı KTK’nun 85, 88 ve 6098 sayılı TBK’nın 61 ve 62. maddeleri gereğince müteselsilen sorumlu olan bütün borçlulardan talep edebilecek olduğuna ve gerek aynı kazaya ilişkin açılan İstanbul 8. ATM’nin 2017/588 Esas sayılı dosyası üzerinden alınan 13/04/2021 tarihli ATK raporu ile bilirkişi heyetinden alınan 14/02/2019 tarihli bilirkişi raporları ile davalı araç sürücüsünün asli kusurlu görülerek cezalandırılmasına karar verilen UYAP’dan incelenen İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/362 Esas – 2017/138 Karar sayılı dosyası üzerinden alınan 16/09/2015, 12/01/2016 tarihli bilirkişi raporları ve eldeki dava dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporunda, davacının sigortalısı olan … plakalı araç sürücüsüne kusur izafe edilmediğine ve kusur oranı farklılaşsa da tüm bilirkişi raporlarında davalı şirketin işleteni bulunduğu araç sürücüsü olan …’ya kusur izafe edildiğine göre davacının bakiye zararının tamamından sorumlu tutulmuş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, izafe edilmesi gereken kusur oranından fazla ödeme yapıldığı savunmasının ancak rücuya dair iç ilişkide ileri sürülebileceği, kaldı ki kazanın gerçekleşme biçimine göre davalı araç sürücüsünün, dava dışı otobüs sürücüsü olan … ile birlikte eşit kusurlu olduğuna dair mahkeme kabulünde de herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı karşısında kusur ve kusur oranına yönelik yapılan istinaf itirazlarında isabet bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 375,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 95,00 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 280,70 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (5.500,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 12/04/2022