Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/279 E. 2023/24 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/279
Karar No: 2023/24
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 23/10/2019
Numarası: 2017/960 Esas – 2019/948 Karar
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 12/01/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; kaza tarihi itibariyle zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla davacıların desteği …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletin karıştığı kaza sonucu …’ın vefat ettiğini, davalıya yapılan başvuru sonucu ödeme yapıldığını ancak bu ödemenin zararı tam olarak karşılamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davacı … için 1.500 TL, diğer davacılar için ise ayrı ayrı 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, davacı vekili 31/08/2018 tarihli talep artırım dilekçesi ile talep miktarını davacı … için 41.738,59 TL’ye, … için 19.607,68 TL, … için 22.585,38 TL’ye artırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların davadan önce müvekkiline başvuruda bulunduğunu ve müvekkili kurumun davacılara ödemede bulunarak tüm zararı karşıladığını, ek tazminat talebine dair müvekkili şirkete başvuruda bulunulmadığını, davacılara ödenen tazminatın ibraname mukabilinde ödendiğini, müvekkili kurumun başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, müterafik kusurun varlığı halinde indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile davacı … yönünden 41.738,59 TL, davacı … için 19.607,68 TL ve davacı … için 22.585,38 TL tazminatın 02/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili, kaza tarihi itibariyle 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının işbu davada uygulanması gerektiğini, davacı tarafça dava öncesinde müvekkili kuruma başvuru yapıldığını ve davacının tüm zararının karşılandığını ancak ek tazminat talebi ve sebebine dair bir taleple müvekkili şirkete başvuruda bulunmadığını, işbu davada usulüne uygun başvuru şartının bulunmadığını, hesap raporunda ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılmadığını, davacıya ödenen tazminat ibraname mukabilinde ödenmiş olup, müvekkili kurumun başka bir sorumluluğu bulunmadığını, kaza sırasında motosiklet kullanan müteveffanın alkollü olması, koruyucu tertibat kullanmaması özellikle kask takmaması sonucu kafa travması nedeniyle beyin kanaması sonucu hayatını kaybettiğinden müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, müteveffanın anne-babasının vefat tarihinde hayatta olup olmadığı ve onlara da müteveffanın kazancından pay ayrılması gerektiği gözetilmeksizin tazminat hesabı yapıldığını, hesaplanan tazminata ilk başvuru tarihinden değil, ek tazminat başvurusu olmaması nedeniyle dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 17/02/2017 tarihinde, dava dışı … sevk ve idaresindeki kaza tarihinde ZMS sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı araç ile davacıların desteği (eşi/babaları) olan …’ın kullandığı … plakalı motosikletin karıştığı trafik kazası sonucu davacıların desteği …’ın vefat ettiği, bu vefat nedeniyle davacı tarafça dava öncesinde davalı Güvence Hesabına başvurulması üzerine 03/11/2017 tarihinde ödeme yapıldığı, ancak ödemenin yetersiz olduğu iddiası ile 07/11/2017 tarihinde işbu davanın açıldığı anlaşılmış, ilk derece mahkemesince alınan kusur raporuna göre olayın meydana gelmesinde sürücü …’ın %75, müteveffa …’ın ise %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. 1-Hesap raporuna yönelik istinaf itirazının incelenmesi; HMK’nın 357. maddesi gereğince, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenilmez, yeni delillere dayanılamaz. Davalı tarafın, istinaf dilekçesinde hesap raporuna yönelik ileri sürdüğü itirazlarını yargılama aşamasında ileri sürmediği dolayısıyla tazminatın hesaplama yöntemi bakımından davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 2-Ödeme ve ibraya ilişkin istinaf itirazının incelenmesi; Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Somut olayda, davalı tarafından davacıya davadan önce ödeme yapılmış, ibraname imzalanmıştır. Eldeki davanın KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü düşürücü süre içinde açıldığı ve davalı Güvence Hesabının ödediği tazminat miktarı ile bilirkişi raporu ile hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatı arasında fahiş fark bulunduğu, dolayısıyla KTK’nın 111/2. maddesinde öngörülen koşulların oluştuğu anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. 3-Müterafik kusura yönelik istinaf itirazının incelenmesi; Dosya kapsamında desteğin koruyucu tertibat kullanmadığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, kaza tespit tutanağında koruyucu tertibat bulunup bulunmadığı hususunun “Tespit edilemedi” olarak işaretlendiği, davalının müterafik kusur iddiasını ispatlayacak hiçbir delil ibraz edemediği anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 4-Başvuru şartına ve faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf itirazının incelenmesi; Güvence Hesabı yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9, 14 ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren Güvence Hesabının temerrüde düştüğünün kabulü gerekir.Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise Güvence Hesabının temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir. Somut olayda; davacılar vekili tarafından dava açılmadan önce 20/07/2017 tarihinde davalıya başvuruda bulunulduğu ve ödeme alındıktan sonra dava açıldığına göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulunun yerine getirildiğinin kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalının 20/07/2017 tarihi itibariyle mütemerrit olduğu gözetilerek bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken 02/08/2017 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin faizin başlangıcının dava tarihi (07/11/2017) olması gerektiğine yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Ancak davacılar vekilinin faiz başlangıç tarihinin 20/07/2017 olması gerektiğine yönelik istinaf itirazı bulunmadığından bu husus kararın kaldırılma nedeni yapılmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 5.733,37 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.433,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.300,02 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/01/2023