Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/257 E. 2022/2148 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/257
Karar No: 2022/2148
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 10/09/2019
Numarası: 2014/857 (E) – 2019/885 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 06/12/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 23/02/2012 tarihinde, davalıların ZMS sigortacısı, malik ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın yolun karşısına geçmekte olan yaya müvekkili …’ya çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik, davacı … için 1.300 TL geçici iş göremezlik, 500 TL bakıcı gideri, 200 TL yol masrafı ve 5.000 TL sürekli iş göremezlik ve ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle olmak üzere toplam 7.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 20.000 TL, davacı anne … ve …için ayrı ayrı 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle bilikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 21.03.2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile kalıcı işgöremezlik tazminatı talebini 9.401,93 TL’ye artırmıştır. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik tazminat talepleri bakımından SGK’nın sorumlu olduğunu, yine refakatçi ve yol giderlerinin SGK’dan talep edilebileceğini, müvekkiline başvuru yapılmadığından müvekkilinin dava öncesinde temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı anne ve babanın zararı olmadığından bu kişiler yönünden davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacı çocuk … öğrenci olduğundan iş göremezlik tazminatı talep edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını buna rağmen davacının ihtiyaçlarını karşıladığını, elden 1.000 TL verdiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davanın kısmen kabulüne, 9.401,93 TL sürekli iş göremezlik zararı ve 200 TL yol gideri olmak üzere 9.601,93 TL maddi tazminatın, davalı … Sigorta AŞ’nin sorumluluğu poliçe limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla, davalı … Sigorta AŞ yönünden dava tarihinden itibaren, davalı … olay tarihi olan 23/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı … için 5.000 TL, davacılar … ve … için ayrı ayrı 3.000’er TL olmak üzere toplam 11.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 23/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili ve davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı def’inin değerlendirilmediğini, …’nın dava sürecinde reşit olmasına rağmen kendisinden alınmış vekaletnamenin dosyaya ibraz edilmediğini, olayda yaya çocuğun aniden yola çıkarak araca çarptığını, aracın yayaya çarpması durumunun bulunmadığını, ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporunda davacının olaya ilişkin iddiasını ispatlayamadığının belirtildiğini, araç fotoğrafı, araçtaki hasar, tanıkların anlatımının müvekkilinin kusursuz olduğunu açıkça gösterdiğini, olay yerine çok yakın mesafede yaya geçidi olmasına rağmen çocuğu gözetmek ve korumakla görevli annenin ve halanın da çocukla beraber yaya geçidinden geçmediğini, davacı …’da sürekli iş göremezliğin mevcut olmadığını, hangi sebepten hastaneye gidildiği ispatlanmadığından yol giderine karar verilmesinin de hatalı olduğunu, manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur oranlarına ilişkin çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, bilirkişi raporunda yayanın, kaza mahallinde park halindeki araçların var olması durumunda, araçların arasından mı yola çıktığı, yoksa park halinde araçların bulunmadığı anda mı yola çıktığı yönünde kesin bir kanaate varılamadığından ikili bir değerlendirme yapıldığını, yerel mahkemece kesin bir kanaat içermeyen bilirkişi raporu dikkate alınarak hüküm kurulduğunu, usul ve yasaya aykırı olarak kusur oranlarının resen değerlendirildiğini, mahkemenin sürücünün yayayı görebileceği ve görmesinin mümkün olmadığı belirtilmiş ise de, bu gerekçeye hiçbir dayanak gösterilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 23/02/2012 tarihinde, davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde ZMS sigortası poliçesi ile sigortalı, davalı …’ın yönetimindeki … plakalı aracın seyir yönüne göre sağ taraftan kaplamaya giren davacı yaya …’ya aracın sağ ön çamurluk kesimi ile çarpması sonucu adı geçen davacının yaralandığı, davacı … için maddi ve manevi tazminat, davacı anne ve baba için manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır.1-Davalı … vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi; 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” düzenlemesi, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda; trafik kazası 23/02/2012 tarihinde meydana geldiğinden davacının yaralanması nedeniyle ceza dava zamanaşımı süresi 5237 Sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre 8 yıl olup kazanın meydana geldiği 23/02/2012 tarihinden, davanın açıldığı 15/09/2014 tarihine kadar geçen sürede 8 yıllık ceza dava zamanaşımı dolmamıştır.Davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 2-Davalı vekillerinin kusura yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi; Dosyanın incelenmesinde; davalı sürücü … hakkında şikayet olmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür. Mahkemece olay yerinde keşif yapılarak alınan 07/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana geldiği yolun tek yönlü olduğu, kaza yerinin 100 metre gerisinde yaya geçidi, 50 metre ilerisinde araçların hızlarını kesmeleri için tümsek bulunduğu tespit edilmiştir. ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 17/06/2016 tarihli raporda; kazanın oluşumunda davalı sürücünün %25 oranında, davacının ise %75 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Davalı tarafın itirazı üzerine ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 27/03/2018 tarihli raporda, alternatifli kusur değerlendirilmesi yapılarak, 1. durumda yayanın park halindeki araçların arasından girerek karşıdan karşıya geçiş yapması ile kazanın meydana geldiğinin kabulü halinde; davalı sürücü …’ın kusursuz olduğu, yaya … ‘nın % 100 oranında kusurlu olduğu; 2. durumda yayanın geçişi esnasında park halindeki araçların bulunmadığının kabulünde; davalı sürücü …’ın %25 oranında, yaya …’nın %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere, bilirkişi raporlarına ve tanık anlatımlarına göre davalı …’ın idaresindeki … plakalı otomobil ile … Caddesi istikametinden Bağcılar asfaltı istikametine doğru seyretmekte iken seyir yönüne göre sağ taraftan kaplamaya giren ve yolun karşısına geçmek isteyen yaya …’ya aracın sağ ön çamurluk kesimi ile çarptığı, olay anında vakit gece, aydınlatma mevcut, görüşün açık ve meskun mahal olduğu da gözetilerek mahkemece davalı sürücünün %25 oranında kusurlu kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamış, davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. 3-Davalı … vekilinin sürekli iş göremezlik halinin bulunmadığına, yol giderine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi; Hükme esas alınan ATK 3.İhtisas Kurulunun 30/06/2017 tarihli raporunda, tedavi sürecinde düzenlenen belgeler, raporlar ve 16/01/2017 tarihli grafi de değerlendirilerek kaza tarihi itibarıyla uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre davacı …’nın 23/02/2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızası nedeniyle % 3,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği belirlenmiş olup, anılan raporun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Mahkemece alınan 12/10/2016 tarihli doktor bilirkişi raporunda, davacının trafik kazası nedeniyle kontroller ve operasyonla implant çıkarılması için hastaneye gidiş geliş yaptığı, taksi ile gidip gelmesinin tıbbi durumunun gereği olduğu, toplam 27 kez taksi ücreti hesaplanması gerektiği belirtilmiş, mahkemece alınan 04/02/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davacıların 200 TL yol gideri talebinin makul olduğunun tespit edilmesi karşısında mahkemece 200 TL yol giderine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. 4-Davalı … vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi; TBK’nın 56.maddesinde hâkimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceği, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 51.maddesine göre “Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” Somut olay değerlendirildiğinde; kazanın oluş şekli, kaza tarihi, maluliyet raporu, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalılar … vekilinin ve … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalılar … vekili ve … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,2-Maddi tazminat miktarına göre Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 655,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 519 TL harcın mahsubu ile bakiye 136,90‬ TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Manevi tazminat miktarına göre Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 751,41 TL karar ve ilam harcının davalı …’dan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-Davalıların istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.6/12/2022