Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2565 E. 2023/86 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2565
KARAR NO: 2023/86
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2015/1180 Esas – 2020/487 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan, geçici-kalıcı güç kaybı zararı adı altında maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 30/09/2020 tarihli kararıyla; “1-Davanın kabulü ile 5.974,27 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 112.893,16 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 118.867,43 TL tazminatın 08/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun, motor gücü 50 CC’nin altındaki motorlu bisikletler bakımından sorumlu olmadığını, dosya kapsamında, aracın teknik özellikleri ve motorlu bisiklet olup olmadığının araştırılmadığını, ilk alınan maluliyet raporunda davacının maluliyet oranının %0 olduğunun tespit edildiğini, yargılama aşamasında aldırılan raporda ise %40 olduğunun tespit edildiğini, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının kaza tarihinde 57 yaşında olduğu ve davacının geçici iş göremezlik zararının söz konusu olmadığı kabul edilerek bu talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, SGK tarafından davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmadığını belirtmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 17/02/2015 tarihinde, plakası tespit edilemeyen bir motosikletin yaya davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğu ve olay yerinden kaçtığı, motosikletin plakasının tespit edilemediği; eldeki davada davacı tarafça, geçici-kalıcı güç kaybı zararı adı altında maddi tazminat talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar kazaya sebebiyet veren aracın motosiklet olup olmadığı yönünden Mahkemece araştırma yapılmadığını iddia etmiş ise de; trafik kazası tespit tutanağı ile diğer belgelerde kazaya karışan aracın motosiklet olduğu, plakasının tespit edilemediği ve olay yerini terk ettiği, dava konusu olaya ilişkin ceza soruşturmasının savcılık tarafından daimi aramaya alındığı anlaşılmıştır. Buna göre, davalı HMK’nın 190. maddesi gereğince iddiasını ispatlayamadığından, bu yöndeki itirazı yerinde görülmemiştir. Yargılama aşamasında aldırılan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 29/04/2019 tarihli raporunda; davacının geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanmasının 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında kişinin tüm vücut engellilik oranının % 0 olduğu ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Davacı tarafça bu rapora itiraz edilmesi üzerine alınan ve Mahkemece hükme dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 03/01/2020 tarihli raporunda ise; davacının trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak; E Cetveline göre %40 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. TBK’nın 54. maddesi kapsamında açılan davalarda, maddede öngörülen meslekte kayıp oranının belirlenmesinde yargısal uygulamalarda, kaza tarihi itibarıyla ayırım yapılarak kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak maluliyet raporu alınması gerektiği kabul edilmektedir. Mahkemece, belirtilen uygulama dışında, somut olayda kaza tarihi 17/02/2015 olmasına karşın, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporundaki meslekte kazanma gücü kaybı oranı dikkate alınarak düzenlenen aktüer raporunda hesaplanan tazminat miktarı benimsenerek karar verilmiştir. Eldeki davada olduğu gibi, TBK’nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün azalmasından doğan kayıp nedeniyle açılan davalarda, beden ve ruh tamlığı ihlallerinin, zarar görenin sanatına veya mesleğine yapmış olduğu etkinin ve bunun oranının gözetilmesi ile belirlenmesi gerekir. 2918 sayılı kanunun 90. maddesinde zorunu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar anılan kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olup ayrıca bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda TBK’daki haksız fiillere ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. Davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının belirlenmesi bakımından (somut olayda) kaza tarihi itibarıyla yargısal uygulamalarda uygulanması kabul edilen (28/09/2021 tarihli R.G.’de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılan) Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlükte olduğu gibi, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği de yürürlüktedir. Bu yönetmeliğin (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde; 5510 sayılı Kanunun 107. maddesi hükmüne dayanılarak hazırlandığı belirtilmiş; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinin (1) nolu bendinde de yönetmeliğin, “5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların iş kazası ile meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağına,” ilişkin usul ve esasları kapsadığı belirtilmektedir. Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde bu Yönetmeliğin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25., 28., 47., 94., 95. ve 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 41. maddesi hükümlerine dayanılarak hazırlandığı; yine anılan Yönetmeliğin 1. maddesinde Yönetmeliğin amacı, “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının maluliyetinin tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” şeklinde açıklanmıştır. Yönetmeliğin kapsamı ise 2. maddede; “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ile bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarını kapsar.” olarak öngörülmüştür. Bu açıklamalara göre, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 4. maddesindeki tanımıyla, çalışma gücünün en az %60’ının hangi hallerde kaybedildiğinin tespiti için düzenlenmiş, yönetmelik ekindeki listelerde hangi hastalık veya arızaların bu kapsamda sayılabileceği liste halinde gösterilmiş, kapsama girmeyenler için bir oran belirtilmemiştir. Yönetmelikte sadece Ek-1 bölümü bulunmaktadır. Bu bölümde vücudun bölümlerinde malulen emeklilik için gerekli görülen çalışma gücünü %60 oranında kaybettiren araz ve hastalıklar yer almakta olup bu araz ve hastalıkların çalışma gücünü hangi oranda (yüzde olarak) azalttığı belirtilmemiştir. Bu nedenle sadece bu cetvel kullanılark, tazminat hesabında en önemli parametre olan çalışma gücü kaybı oranının belirlenmesi olanağı bulunmamakta, bilirkişi tarafından Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetveller kullanılmaktadır.Bunun dışında; anılan yönetmelikte meslek hastalıklarına, meslekte kazanma gücü kaybına, meslek grup numaralarına, arıza ağırlık ölçüsünün meslek gruplarına göre değişimine ilişkin cetvellerin ve meslekte kazanma gücünün kişinin yaşına göre değerini belirten cetvelin bulunmadığı, arıza ağırlık ölçülerinin karşılığında sınırlı sayıda mesleklerin yer aldığı, buna karşılık Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin, amaç ve kapsam olarak tazminat hukuku ilkeleri bağlamında hükümler içerip haksız fiile maruz kalan kişideki travmatik lezyonlar ile birlikte meslek veya iş türü, meslek grup numaraları, iş kolları ve kişilerin yaşlarına yönelik ayrı ayrı cetveller içerdiği ve bu itibarla tıbbi kıyas/takdir metoduna elverişli olması nedeniyle bilirkişinin/adli tıp uzmanının yorumuna olanak vermesi nedeniyle bu yönetmelik çerçevesinde düzenlenen Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 03/01/2020 tarihli tarihli raporunun benimsenmesinde dosya içeriği ile usule ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerledirilmiş, davalı vekilinin bu yöndeki itirazları kabul edilmemiştir. Dosyada bulunan SGK Başkanlığı Gaziantep Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 27/04/2018 tarihli yazısından, davacının 17/02/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle herhangi bir ödeme yapılmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı da yerinde görülmemiştir. Ayrıca, davacının 5.974,27 TL geçici iş göremezlik zararının bulunduğu bilirkişi raporuyla tespit edildiğinden bu yöne ilişkin itirazda da isabet bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 8.119,83 TL harçtan, peşin alınan 2.083,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.036,73‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/01/2023