Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2560 E. 2023/201 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2560
KARAR NO: 2023/201
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2020
NUMARASI: 2017/552 Esas – 2020/680 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 19/10/2020 tarihli kararıyla; “1-Davacının sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, 2-Davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin kısmen kabulüne, 3-539,34-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılar … Sigorta A.Ş, … ve …’dan, davalı … Sigorta A.Ş yönünden davacının davalı … Sigorta A.Ş’ye başvuruda bulunduğu 18/01/2017 tarihinden sonraki 8. İş günü olan 30/01/2017 tarihinden itibaren davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 22/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, 4-3.056,24-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılar … Sigorta A.Ş, …’dan, davalı … Sigorta A.Ş yönünden davacının davalı … Sigorta A.Ş’ye başvuruda bulunduğu 19/01/2017 tarihinden sonraki 8. İş günü olan 31/01/2017 tarihinden itibaren davalı … yönünden kaza tarihi olan 22/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, 5-Davacının 50.000,00-TL manevi tazminat talebinin kısmen kabulüile, 20.000,00-TL manevi tazminatının davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak kaza tarihi olan 22/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı …’e verilmesine, 6-Davacının tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan masraflar talebinin reddine, 7-Davacının rehabilitasyon ve psikolojik destek masrafları talebinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili, davalı … Sigorta AŞ. vekili, davalılar … ile … vekili ile davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında 11/08/2020 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak geçici iş göremezlik yönünden karar verildiğinin belirtildiğini ancak dosya içerisinde 11/08/2020 tarihli bilirkişi raporunun bulunmadığını, dosyada tazminat hesaplamasına ilişkin bulunan tek raporun, 02/04/2020 tarihli bilirkişi raporu olduğunu, Yerel Mahkemenin gerekçeli kararının eksik ve yanlış tespitler içerdiğini, Yerel Mahkeme tarafından hükme esas alının 02/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda eksik değerlendirmeler ve hesaplamalar mevcut olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı hesaplamasında sadece ATK raporunda belirtilen 3 aylık sürenin dikkate alınmasının hatalı olduğunu, iyileşme süresinin daha fazla olduğunu; meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararların sadece geçici iş göremezlik zararıyla sınırlı olmayıp tedavi sırasında ve sonrasında yaptığı zorunlu harcamaları da kapsadığını; müvekkilinin, refakatçi, özel bakıcı ve özel beslenme giderleri, müvekkilinin ve yakınlarının hastanelere, sağlık kurumlarına, doktor muayenehanelerine, fizik tedavi yerlerine gidip gelme sonucu oluşan yol giderlerinin de, maddi tazminata dahil edilmesi gereken giderlerden olduğunu, bu nedenle hükme esas alının 02/04/2020 tarihli bilirkişi raporunun bu hususları göz ardı ettiğini; tedavi giderleri ve tüm iyileşme masrafları ile rehabilitasyon ve psikolojik destek masraflarının tahsili yöndeki taleplerinin, Yerel Mahkemece reddedilmesinin, Yargıtayın Yerleşik kararlarına aykırı olduğunu; yaşadığı vahim kaza sonrası yoğun tedavi süresine girerek 3. kişilerin bakımına muhtaç olan müvekkili hakkında tedavi giderlerine hükmedilmemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu; Mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının, somut olayın özelliklerine ve müvekkilinin olaydan etkileniş biçimine uygun olmadığını, çok az olduğunu, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine hükmedilen 3.056,24 TL geçici iş göremezlik zararının, müvekkilinin aracını sigortalayan davalı … Sigorta AŞ.’nin poliçe limiti dahilinde kaldığından, bu talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, Yerel Mahkeme tarafından yapılan kusur incelemesi ve 18/07/2019 tarihli Adli Tıp raporunun, karar vermek için yeterli olmadığını, bu nedenle, Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınması gerektiğini, davalı …’nın kavşak mahalline yaklaşırken, tedbirli bir sürücü olarak yapması gereken hızını düşürmediğini; yasanın öngördüğü şartlar oluşmadığı halde manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine hükmedilen 3.056,24 TL’lik geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece, kusur durumuyla ilgili çelişki giderilmeden karar verildiğini, dava konusu olayla ilgili derdest bulunan ceza dosyasında olay mahallinde keşif yapılarak alınan bilirkişi raporunda; müvekkili sürücüye herhangi bir kusur atfedilmediğini, dava dosyasında alınan raporda ise müvekkili sürücüye %15 oranında kusur izafe edildiğini, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu; dava dilekçesinde faiz talep edilmemiş olmasına rağmen talebin aşılması suretiyle, manevi tazminata faiz işletilmiş olmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 22/10/2016 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile …’nın maliki ve davalı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı aracın çarpışması ve … plakalı aracın kaldırıma çıkarak yaya davacıya çarpması şeklinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı; eldeki davada davacı tarafça HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında, geçici-kalıcı güç kaybı zararı, bakıcı gideri ve yol gideri zararı adı altında 10.000 TL maddi tazminat ve 50.000 TL manevi tazminat talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şeklide karar verildiği anlaşılmıştır. TBK’nın 54. maddesi kapsamında açılan davalarda, maddede öngörülen meslekte kayıp oranının belirlenmesinde yargısal uygulamalarda, kaza tarihi itibarıyla ayırım yapılarak kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak maluliyet raporu alınması gerektiği kabul edilmektedir. Mahkemece, belirtilen uygulama doğrultusunda, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporu dikkate alınarak karar verilmiştir. Eldeki davada olduğu gibi, TBK’nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün azalmasından doğan kayıp nedeniyle açılan davalarda, beden ve ruh tamlığı ihlallerinin, zarar görenin sanatına veya mesleğine yapmış olduğu etkinin ve bunun oranının gözetilmesi ile belirlenmesi gerekir. 2918 sayılı kanunun 90. maddesinde zorunu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar anılan kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olup ayrıca bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda TBK’daki haksız fiillere ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. Davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının belirlenmesi bakımından (somut olayda) kaza tarihi itibarıyla yargısal uygulamalarda uygulanması kabul edilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olduğu gibi, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği de yürürlüktedir. Bu yönetmeliğin (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) “Dayanak” başlıklı 3. Maddesinde; 5510 sayılı Kanunun 107. maddesi hükmüne dayanılarak hazırlandığı belirtilmiş; “Kapsam” başlıklı 2. Maddesinin (1) nolu bendinde de yönetmeliğin, “5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların iş kazası ile meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağına, ” ilişkin usul ve esasları kapsadığı belirtilmektedir. Buna karşılık Özürlülük Ölçütü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde bu Yönetmeliğin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ile 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5. maddesine dayanılarak hazırlandığı, yine anılan yönetmeliğin 2. maddesinde Yönetmeliğin, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsadığı düzenlenmiştir. Buna göre -adli tıp öğretisinde de kabul edildiği üzere- Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, amaç ve kapsam olarak tazminat hukuku ilkeleri bağlamında hükümler içerip haksız fiile maruz kalan kişideki travmatik lezyonlar ile birlikte meslek veya iş türü, meslek grup numaraları, iş kolları ve kişilerin yaşlarına yönelik ayrı ayrı cetveller içermekte ve bu itibarla tıbbi kıyas/takdir metoduna elverişli olması nedeniyle bilirkişinin/adli tıp uzmanının yorumuna olanak vermektedir. Buna karşılık Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise, kişinin maruz kaldığı haksız fiil ve bunun sonucu olarak mesleğinde kazanma gücünü hangi oranda kaybettiğini belirlemekte yeterli olmayıp daha ziyade kişide bulunan sistematik hastalıkları ön plana çıkarmakta, malulen emeklilik, vergi indirimi, bakım ücreti, özel eğitim ve özel donanımlı araç kullanımına yönelik olup tazminat hesabında asıl önem arz eden yaş, sanat, meslek, meslek grubu gibi faktörlerin hesaplamada değerlendirilmemesinden dolayı tazminatın unsurlarını ve hak edilen tazminatın belirlenmesinde yeterli ve gerekli parametreleri içermediği için yeterli olmamaktadır. Bu bağlamda somut olayda; İlk Derece Mahkemesince hükme dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 15/05/2019 tarihli raporunda; davacının kaza nedeniyle kalıcı maluliyet oranının 0 (sıfır) olduğu ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Davacı vekili 17/07/2019 tarihli dilekçesinde bu rapora itiraz etmiştir. ATK raporunun incelenmesinde; raporun, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre değil, yukarıda da belirtildiği üzere, uygulanma olanağı bulunmayan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri dikkate alınarak düzenlendiği; raporun bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olmadığı kanısına varılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin, bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmüştür.Yine Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 18/07/2019 tarihli raporunda; kazanın meydana gelmesinde, davalı sürücü …’ın %85, davalı sürücü …’nın %15 oranında kusurlu oldukları ve davacı yaya …’in kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir. Davaya konu kazaya ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı Gaziosmanpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/500 Esas sayılı dosyasında bulunan 29/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda ise; kazanın meydana gelmesinde sürücü …’nın kusursuz, sürücü …’ın asli derecede kusurlu ve davacı yayanın kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir. Buna göre, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmamış, kusura yönelik itirazlar kabule şayan görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince her ne kadar, davacı tarafın, tedavi giderleri, yol gideri, rehabilitasyon ve psikolojik destek gideri ve tüm iyileşme masraflarına ilişkin delil sunmaması ve bilirkişi hesaplamasına esas alınacak bir açıklamada bulunmaması gerekçe gösterilerek, davacı tarafın bu taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; davacı vekili, dava dilekçesinde talep ettiği 10.000 TL’lik maddi tazminat talebini 03.07.2020 tarihli dilekçesinde açıklamıştır. Bu durumda, bu dilekçe doğrultusunda, davacıya taleplerini ispatlayacak delillerini ibraz etmesi için makul bir süre verilmesi; hiçbir delil (belge) gösterilememesi halinde ise TBK’nın 50/2. maddesinin dikkate alınarak makul miktarda bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, yukarıda yazılı olduğu gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmadığından, bu yöne ilişkin itirazlar da yerinde görülmüştür. O halde, Mahkemece, işbu dosyada aldırılan ATK kusur raporu ile ceza dosyasında alınan kusur raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi ve kazanın meydana gelmesinde kusur oranlarının tespiti açısından, konusunda uzman 3 kişiden oluşacak İTÜ ya da Karayolları Fen Heyetinden rapor alınması; davacının maluliyet raporunun, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenmesi için ATK’dan yeniden rapor alınması, sonrasında davacının geçici-kalıcı iş göremezlik zararının hesaplanması için uzman aktüer bilirkişiden rapor alınması; davacı tarafın yaptığını iddia ettiği tedavi giderleri, yol gideri, rehabilitasyon ve psikolojik destek gideri ve tüm iyileşme masraflarının ispatı açısından davacı vekiline delillerini (belgelerini) ibraz etmesi için makul bir süre verilmesi, bu taleplere ilişkin belge sunulması halinde bu belgeler ile TBK’nın 50/2. maddesi de dikkate alınarak, davacının maddi ve manevi tazminat talepleri konusunda yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce, diğer istinaf sebepleri bu aşamada değerlendirme dışı tutularak aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin, davalı … Sigorta AŞ vekilinin, davalılar … ve … vekilinin ve davalı İlhan Vonal vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/01/2023