Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2542 E. 2020/4507 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2542
KARAR NO : 2020/4507
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI : 2014/1682 (E) 2020/481 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalıların sürücüsü ve işleteni oldukları … plaka sayılı aracın, 09/02/2012 tarihinde müvekkillne çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek 15.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan; 7,000,00 TL manevi tazminatın ise davalı …’ndan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı … vekili davanın reddini talep etmiş, diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacının maddi tazminat talebinin kabulüne, 87.071,61 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı ile 2.755,09 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 89.826,70-TL maddi tazminatın, davalı … AŞ yönünden 17/12/2012’den, diğer davalılar yönünden 11/01/2012’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davalı … poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; davacının manevi tazminat talebinin kabulüne, 7.000,00 TL manevi tazminatın 11/01/2012’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Karara karşı davalı … vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın sigorta şirketine başvurusu üzerine davacıdan gerekli belgeler istenmiş olmasına rağmen bu evraklar müvekkil şirkete sunulmadan dava açıldığını, bu nedenle dava tarihi öncesinde temerrüt durumunun gerçekleşmediğini, ev hanımı olan davacının bir işverene bağlı çalışarak gelir elde etmediğinden geçici iş göremezlik tazminatı almasının mümkün olmadığını, kusur değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, davacının yaya geçidini kullanmadan kendi güvenliğini tehlikeye atarak kazaya sebebiyet verdiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosyada mübrez Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 22/10/2018 tarihli rapora göre davacının dava konusu kaza nedeniyle %71 oranında daimi maluliyete düçar olduğu, iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceği kanaatinde bulunulmuştur.Bu durumda ev hanımı olan davacının yaptığı ev işlerinin ekonomik bir değeri olup, geçici işgöremezlik tazminatı hesaplaması gerektiği karşısında geçici işgöremezlik tazminatının hüküm altına alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.Davacı vekili tarafından delil olarak ibraz edilen 28.12.2012 tarihli ihtarnamenin incelenmesinde, sigorta şirketine ihtarname keşide etmek suretiyle başvurulduğu ve bu başvuru nedeniyle 04.12.2012 tarihinde 34360 kayıt numarası verildiği görülmektedir. Buna göre ihtarnamenin tebliğ edildiği ve kayıt numarasının verildiği 04.12.2012 tarihten 8 iş günü geçtikten sonra 17/12/2012 tarihinde temerrüt durumu husule gelmiş olup; mahkemece belirlenen faiz başlangıç tarihi KTK’nun 99. maddesine uygun düşmektedir. Bu yönden de yasaya aykırı bir durum bulunmamaktadır, Davaya konu kazanın, davalıların sürücüsü işleteni ve trafik sigortacısı oldukları aracın, yaya olarak karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarpması sonucunda gerçekleştiği, ceza yargılamasında 02.12.2013 tarihinde Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen kusur raporuna göre davacının asli kusurlu, davalı sürücünün tali kusurlu olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verilip hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, mahkemece alınan kusur raporunda da davacının %65 oranında, davalı sürücünün %35 oranında kusurlu olduğu kanaatinde bulunulduğu görülmektedir.Bu durumda davacının, araca ilk geçiş hakkını vermeden yoldan geçmek istemesi nedeniyle olayda asli kusurlu olduğu; araç sürücüsünün ise hızını mahal şartlarına uyum sağlamadan sevk etmesi nedeniyle tali kusurlu olduğu, verilen kusur oranlarının oluş usul ve yasaya uygun olduğu, bilirkişi raporunun ve kusur durumunu bu şekilde hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmektedir.Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalı … vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken bakiye 4.574,34 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek HAZİNEYE İRAD KAYDINA,3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 30/12/2020