Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2536
KARAR NO: 2022/2297
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2020
NUMARASI: 2018/1112 Esas – 2020/530 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan araç hasar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 01/10/2020 tarihli kararıyla; “1-Davanın kabulü ile, 7.554,73 TL’nin 10/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 5-Davacı tarafından sarfedilen 750,00 TL bilirkişi ücreti ve 180,00 TL posta ücreti ve 236,00 TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 1.166,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın 10/04/2017 tarihinde meydana gelmiş olup 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesine göre 2 yıllık zamanaşımının 10/04/2019 dolduktan sonra davacı tarafça 17/02/2020 tarihinde ıslah harcı yatırılarak ıslah dilekçesi sunulduğunu ve hasar talebinin 4.154,73 TL arttırıldığı açıklanarak 7.554,73 TL’nin ekspertiz ücreti ile birlikte talep edildiğini, ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğradığını, onarım işçiliği olarak 2.540 TL maliyet çıkarılmasının fahiş olduğunu, ekspertiz ücretinin yargılama giderlerine dahil edilmesinin hatalı olduğunu, yargılama aşamasında bu yönde yaptıkları itirazların Mahkemece değerlendirilmediğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 10/04/2017 tarihinde, dava dışı … plakalı aracın, davacının araç hasar tazminatını temlik aldığı ve davalı Sigorta Şirketi nezdinde kasko sigortalı park halindeki … plakalı araca çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde sigortalı aracın hasarlandığı; HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında 29/12/2017 tarihinde açılan eldeki davada davacı tarafça araç hasar tazminatının talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 20/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde dava dışı … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, park halindeki sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, meydana gelen kazada eksper tarafından yapılan tespitlerin, … plakalı aracın hasar onarım fotoğrafları ile uyumlu olduğu, davacının talep edebileceği araç hasar tazminatının KDV dahil 7.554,73 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin zarara yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay’ın ve Dairemizin yerleşik kararlarında da açıklandığı üzere, davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Ayrıca, alacaklı taraftan, alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesinin beklenemediği durumlarda da belirsiz alacak davası açılabilir. Bir başka deyişle, alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda, belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmektedir. Belirsiz alacak davasının zamanaşımına etkisi, alacağın tamamı bakımından dava açılmakla kesilmesi şeklinde cereyan eder. Somut uyuşmazlıkta; dava, belirsiz alacak davası olarak açıldığına ve davacı tarafın belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunduğuna göre, davalı vekilinin ıslah edilen miktara yönelik zamanaşımı itirazında isabet bulunmamaktadır. Ayrıca, ekspertiz ücretinin, yargılama giderlerine dahil edilmesinde de herhangi bir hata bulunmadığından bu yöne ilişkin itiraz da kabul edilmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 516,64 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 130 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 386,64 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye verilmesine,3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.27/12/2022