Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2529 E. 2023/771 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2529
KARAR NO: 2023/771
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/02/2020
NUMARASI: 2016/1300 (E) – 2020/220 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/05/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 15/11/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalı sigorta şirketine kaskolu bulunan müvekkiline ait … plaka sayılı aracın hasar gördüğünü, ancak onarım bedelinin, araç rayiç piyasa değerinin KDV hariç %60 altında kaldığı gerekçesiyle sigorta şirketinin ödeme yapmaktan kaçındığını ve poliçede yer alan kısmi hasarın teminat dışı olduğuna ilişkin hükmün haksız şart teşkil ettiğini belirterek şimdilik 5.000 TL pert total tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen kasko sigorta sözleşmesine göre kısmi hasarların teminat dışı olduğunu, sözleşmeye göre sigorta tazminatının ödenebilmesi için aracın pert total sayılması gerektiğini, bunun için de KDV hariç onarım bedelinin, olay tarihindeki araç rayiç değerinin %60’ını aşması gerektiğini, ancak somut olaya konu hasarın bu kapsamda olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, “… dosya kapsamında alınan en son bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler de dikkate alınmak suretiyle, … plakalı aracın, 15/11/2015 tarihinde meydana gelen kaza neticesi oluşan hasar tutarının KDV hariç olmak üzere toplam 55.524 TL olduğu, davalı tarafından düzenlenen pert kasko sigorta poliçesi (dar kasko) özel şartlarında, meydana gelen hasar sonrası onarım masrafının KDV hariç tutarının, aracın rayiç değerinin %60’ının altında kalması durumunda, kısmi hasar olarak niteleneceği ve sigorta kapsamında olmayacağının belirlendiği, buna göre araç rayiç değerinin kaza tarihi itibariyle 145.000 TL olduğu, bu durumda da hasar onarım masraflarının KDV hariç şekilde aracın rayiç değerine oranının %38,29 olduğu, yine heyetin teknik bilirkişi üyesinin hesaplamasına göre, rayiç değer 115.000 TL olarak kabul edildiğinde de hasar oranının %48,28 olduğu ve her iki hesaplama sonucunda da poliçe özel şartları gereği, meydana gelen hasarın kısmi hasar olarak kabul edileceği ve poliçe teminatı kapsamında olmayacağı” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece, KDV’den ari bir şekilde yapılan hesaplamaların dikkate alınmasının doğru olmadığını, sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle tazminat taleplerinin yerinde olduğunu, KDV eklenerek yapılan hesaplamalarda araç hasar oranının %60’ı üzerinde kaldığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında düzenlenen pert kasko sigorta poliçesi (dar kasko) özel şartlarında, meydana gelen hasar sonrası onarım masrafının KDV hariç tutarının, aracın rayiç değerinin %60’ının altında kalması durumunda, kısmi hasar olarak niteleneceği ve sigorta kapsamında olmayacağının kararlaştırıldığı, işbu sözleşme hükmünün taraflar bakımından bağlayıcı olduğu, bu hükmün, tacir konumundaki sigortalı davacı bakımından haksız şart teşkil eden bir yanının bulunmadığı, zira, Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.6. muafiyetler başlıklı maddesinde, sigorta poliçesinde, tespit olunan bir miktara veya hasar ile sigorta bedelinin belli bir oranına kadar olan zararın sigortacı tarafından tazmin edilebileceği husususunun kararlaştırılabileceğinin düzenlendiği, dolayısıyla, hesap tayininde KDV tutarı nazara alınmadan hesaplama yapılmış olmasında, sözleşme hükümlerine ve yasaya aykırılık bulunmadığı ve ilk derece mahkemesince hükme esas alınan, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlenip hüküm vermek bakımından yeterli olan 28/01/2020 tarihli bilirkişi raporu ile de, aracın rayiç bedeli, daha düşük olan 115.000 TL olarak kabul edilse dahi, hasar onarım bedelinin, aracın rayiç piyasa değerinin %60’ı altında kaldığı belirlendiğine göre, davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarında isabet bulunmamaktadır. Rizikonun meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 1423/2.maddesi gereğince aydınlatma açıklamasının verilmemesi halinde, sigorta ettiren sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Somut olayda, davacı, süresi içerisinde poliçe hükümlerine itirazda bulunmamıştır. Bu durumda, sözleşme poliçede yazılı şartlarla geçerli ve yürürlükte olup, salt bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması, davaya konu rizikoyu teminat kapsamına dahil eden bir etki doğurmamaktadır. Bununla birlikte Yargıtay uygulamasına göre, salt bilgilendirme yükümlülüğüne aykırılık, Bilgilendirme Yönetmeliğinin 7. maddesi gereği ancak şartlarının varlığı halinde tazminatı gerektirir. Sözü geçen madde hükmüne göre tazminatın oluşabilmesi için, bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesi, yanıltıcı bilgi verme, bilgilendirme metninde yer alan bilgilerin gerçeğe aykırı düzenlenmesi, bu hâllerden herhangi birinin sigorta ettirenin kararına etkili olması gibi bir halin söz konusu olması gereklidir. Somut olayda ise böyle bir durumun varlığı iddia ve ispat edilmemiştir. Sözü geçen yönetmelik hükmünde, bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi tazminat sebebi olarak öngörülmediği gibi bir an için madde hükmünün ilk tümcesinin, bu şekilde yorumlanması halinde, yukarıda alıntılanan 6102 sayılı 1423/2. maddesine aykırılık teşkil edecek olup, bu haliyle, normlar hiyerarşisi uyarınca uygulanabilme kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/05/2023