Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2524 E. 2023/357 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2524
Karar No: 2023/357
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 13/10/2020
Numarası: 2017/517 (E) – 2020/563 (K)
Davanın Konusu: Rücuen Tazminat
Karar Tarihi: 7/3/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, kasko sigortacısı davacının, gerçekleşen riziko nedeniyle sigortalısına ödediği hasar tazminatını, zarar sorumlusu ve işleteninden rücuen tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, 8.394,63 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran, … Adi Ortaklığı Ticari İşletmesini oluşturan davalılar … Ticaret AŞ, … AŞ, … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ vekili dilekçesinde özetle; davaya konu olayın davacıya sigortalı araç sürücüsü …’in araç takip mesafesini koruyamaması nedeniyle gerçekleştiğinden müvekkili şirkete yüklenecek herhangi bir kusur bulunmadığını, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesinin dayanaksız olduğunu, tek taraflı düzenlenen ekspertiz raporuna dayanılarak poliçe kapsamında sigortalıya ödeme yapılmasının davacının ticari takdiri olup davacı sigorta şirketinin bu aşamada müvekkili şirketten talepte bulunmasının hukuka aykırı olmasına karşın haksız davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tek taraflı düzenlenen denetimden uzak eksper raporuna dayanılarak poliçe kapsamında sigortalıya ticari takdir kapsamında ödeme yapılmasına dayanılarak üçüncü kişilerden talepte bulunulmasının hukuken karşılığının olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; poliçede öngörülen vadede ve limitlerle, sigortalısının kusur oranı ve maddi zararla sorumlu olan müvekkili şirketin poliçe teminatı kapsamında bulunmayan zarardan sorumlu olmadığını, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının (ZMSS) karayolunda meydana gelen kazalarla sınırlı uygulanabileceğini, kazanın şantiye sahasında meydana gelmesi nedeniyle olayın iş kazası niteliği taşıdığını, inceleme yetkisini aşarak hukuki değerlendirme yapan bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporun hükme esas alınamayacağını, bilirkişiler kurulu raporunda yer alan kusura ilişkin incelemelerin eksik ve yanlış olduğunu, hasar yönünden yapılan incelemenin eksik olduğunu, yalnızca ekspertiz raporu dikkate alınarak varılan raporun dikkate alınamayacağını, rapora itirazların dikkate alınmadığını, yeniden oluşturulacak bilirkişiler kurulundan rapor alınmasına ilişkin taleplerinin değerlendirilmeden reddedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Davalılar … Ticaret AŞ, … Sanayi ve Ticaret AŞ, … Sanayi ve Ticaret AŞ, … Sanayi ve Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ tarafından oluşturulan … Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi (eski unvanı … Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi) ile davanın ihbar edildiği … Kiralama AŞ arasında 15/10/2014 günü Beyoğlu … inci Noterliği’nde … yevmiye numaralı “Finansal Kiralama Sözleşmesi” ile … AŞ tarafından, … Adi Ortaklığını temsilen davalılar … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ’ye kiralanan … tescil plaka numaralı sürücüsü davalı …’in yönetimindeki kaya kamyonunun, yolun çamurlu olması nedeniyle karşıdan gelen başka bir araca yol vermek amacıyla geri manevra yaptığı sırada, davacıya kasko poliçesiyle sigortalı sürücüsü dava dışı …’in yönetimindeki kamyona çarparak zarar görmesine neden olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda; yönetimindeki aracın geri manevrasını, arkasında bulunan ve beklemekte olan davacıya kasko poliçesiyle sigortalı … plakalı kamyona isabet etmeyecek biçimde tanzim edemeyen; tedbirsiz, dikkatsiz davranarak, trafik güvenliği ve düzeniyle ilgili özen yükümlülüğüne ve manevraları düzenleyen genel kurallara aykırı biçimde hareket eden davalı … Sigorta AŞ’ye (eski unvanı … Sigorta AŞ) ZMSS poliçesiyle sigortalı, davalı … Ticari İşletmesini oluşturan davalılar … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ, … AŞ tarafından finansal kiralama sözleşmesiyle kiralanan kaya kamyonu sürücüsü davalı …’in %100 oranında tam kusurlu olduğu, davacıya kasko poliçesiyle sigortalı kamyon sürücüsü dava dışı …’in ise kusursuz olduğu belirtilmiş; davacıya kasko poliçesiyle sigortalı kamyonun fotoğrafları ile sigorta eksperi tarafından düzenlenen raporun incelenmesinden, davacıya kasko poliçesiyle sigortalı … plakalı kamyonun KDV dahil onarım giderinin 8.394,63 TL olduğu bildirilmiş; kolluk tarafından düzenlenen 2/12/2014 tarihli tutanak içeriğine göre davaya konu kazanın üçüncü havalimanı şantiyesinde dörtyol kavşağında meydana geldiği anlaşılmıştır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 22 nci maddesinin 17 nci bendi gereğince, maddî hasarla sonuçlanan trafik kazaları için yetkili sigorta eksperleri tarafından düzenlenmiş, örneği İçişleri Bakanlığınca tespit olunacak rapor, sigorta tazminatının ödenmesinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 99 uncu maddesindeki kaza ve zarara ilişkin kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağı hükmündedir. Eksperler tarafından düzenlenen raporlar kanıt niteliğindedir.Bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda; davalı sürücü …’in yönetimindeki kaya kamyonu ile davacıya kasko poliçesiyle sigortalı kamyonun kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı, davacıya kasko poliçesiyle sigortalı kamyonda oluşan hasarın, kanıt niteliğini taşıyan kasko eksperi tarafından düzenlenen rapordan da yararlanılarak yöntemine uygun biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) “Halefiyet” başlıklı 1472 nci maddesi uyarınca sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Eldeki davada davacı … Sigorta Şirketi dava dışı … Ticaret Limited Şirketi ile akdettiği kasko poliçesi uyarınca … plakalı kamyonda kasko poliçesi kapsamında bulunan rizikodan kaynaklanan hasarın onarım bedelini ödemiş, TTK’nin 1472 nci maddesinde yer verilen halefiyet ilkesi uyarınca sigortalının yerine geçmiştir.Diğer yandan KTK’nin 3 üncü maddesinde trafik kazası, karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olay biçiminde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 2 nci maddesinde bu Kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarında öngörülen yerlerde de KTK’nin uygulanacağına yer verilmiş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için yararlanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla KTK’nin uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/9/2011 gün ve 2011/17-499 (E) – 2011/557 (K) sayılı ilamı)Yasal düzenlemeler ile Yargıtay’ın süreklilik kazanan uygulamalarına göre karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayolu tanımına dahil kabul edilmektedir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; davalı sürücü …’in yönetimindeki kaya kamyonunun dört yol kavşağı olarak bilinen yerde geri manevra sırasında davacıya kasko poliçesiyle sigortalı kamyona çarptığı, böylece davaya konu olayın, Karayolları Motorlu Araçlar Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında öngörülen maddi hasar teminatı kapsamında trafik kazası niteliğini taşıdığı, sigortalısının zararını ödeyen davacının, halefiyet ilkesi uyarınca, sigortalının yerine geçtiğinin anlaşılması karşısında, davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ vekili ile davalı … Ticari İşletmesini oluşturan davalılar … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ, … Sanayi ve Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ, … Ticaret AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurularının, HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 573,43 TL istinaf karar ve ilam harcının, davalılar tarafından peşin yatırılan toplam 1.003,42‬ TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuna, bakiye 429,99‬ TL istinaf karar ve ilam harcının, talepte bulunulması durumunda istinaf kanun yoluna başvuran davalılara ayrı ayrı geri verilmesine, 3-Davalıların istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle harcadığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 7/3/2023