Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2478 E. 2023/848 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2478
Karar No: 2023/848
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 23/09/2020
Numarası: 2017/1086 (E) 2020/390 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 23/05/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/10/2009 tarihinde, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın tek taraflı trafik kazası yapması sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucu yapılan ödemenin zararı tam olarak karşılamadığını belirterek 1.000 TL geçici iş göremezlik, 2.500 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, davacı vekili 13/03/2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 65.143,67 TL’ye artırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddini, dava öncesi yapılan başvuru neticesinde davacıya 27/09/2017 tarihinde 84.856,26 TL ödeme yapıldığını, müterafik kusur ve hatır taşımasının tespiti halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davanın kabulüne, 3.493,82 TL geçici iş göremezlik, 61.649,92 TL sürekli maluliyet zararı olmak üzere toplam 65.143,74 TL’nin 27/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigorta poliçesi ile sınırlandırılmasına” karar verilmiştir.Davalı vekili, mahkemece müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğine ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, davacının maluliyet raporunda kaza nedeniyle omurga travması geçirdiğinin belirtildiğini, bu yaralanma şeklinin emniyet kemeri takılmadığının göstergesi olduğunu, kaza tespit tutanağında koruyucu tertibat kısmı belirsiz olarak işaretlenmiş ise de davacının yaralanma şekli, tarafların ifadeleri vb. dikkate alındığında davacının emniyet kemeri takmayarak zararın artışına katkıda bulunduğunun anlaşıldığını, nitekim bu durumunun 28/01/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda da belirtildiğini, mahkemece hatır taşıması indirimi uygulanması gerekirken uygulanmadığını, davacının maluliyet oranının çelişkili olduğunu, hükme esas alınan Çukurova Üniversitesi’nin 09/12/2019 tarihli Adli Tıp raporunda Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Yönetmeliğine göre maluliyet oranı %27,2, geçici iş göremezlik süresi 6 ay olarak tespit edildiğini ancak davacı için daha önce alınan Osmaniye Devlet Hastanesinin 23/08/2017 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu raporunda davacının kalıcı sakatlık oranının %8 olarak tespit edildiğini, bilirkişice yapılan hesaplamanın hangi hesaplama esasıyla yapıldığının belli olmadığını, poliçe limitinden davalının yaptığı ödemeyi faizle güncellemeden mahsup ederek hesaplama yaptığını, itirazlarının gerekçeli kararda tartışılmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, 15/10/2009 tarihinde, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı kamyonetin tek taraflı trafik kazası yapması sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, dava öncesinde, davacı tarafından davalı sigorta şirketine başvurulması üzerine 27/09/2017 tarihinde 84.856,26 TL ödeme yapıldığı, ancak ödemenin yetersiz olduğu iddiası ile işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 1-Maluliyet oranına yönelik istinaf itirazının incelenmesi; İlk derece mahkemesince, hükme esas alınan Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan alınan 09/12/2019 tarihli kurul raporunda; davacının torakal vertebra çökme kırığının kazayla illiyeti kurularak hesaplamaya eklendiğinde; meslekte kazanma gücü kaybı oranının %27,2 ve geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olduğu belirtilmiştir.Davalı vekili her ne kadar Osmaniye Devlet Hastanesinin 23/08/2017 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu raporunda davacının kalıcı sakatlık oranının %8 olarak tespit edildiğini beyan etmiş ise de dosya kapsamında belirtilen rapora rastlanılmamıştır.Mahkemece Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan alınan 09/12/2019 tarihli maluliyet raporunun, tedavi sürecinde düzenlenen belgeler, raporlar değerlendirilerek kaza tarihi itibarıyla uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmiş olmasına göre hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. 2-Hesap raporuna yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi; Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre davadan önce yapılmış ödeme bulunması halinde, ödeme tarihi itibariyle davacıya yapılan ödemelerin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.Ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa, bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ile yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacı yana yapılan ödemeye, hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme), hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/10763 Esas, 2022/4501 Karar sayılı kararı) İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı tarih dikkate alındığında davacının geçici işgöremezlik zararının 3.493,82 TL, sürekli iş göremezlik- efor kaybının 162.129,36 TL olmak üzere maddi zararının toplam 165.623,18 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından 27.09.2017 tarihinde 84.856,26 TL ödeme yapıldığı, ZMSS sigortası kapsamında 2009 yılı azami sorumluluk limitinin 150,000 TL olduğu dikkate alındığında davacının maddi zararının kısmen karşılandığı, rapor tarihi (28.01.2020) itibarıyla davacının geçici iş göremezlik zararının 3.493,82 TL, sürekli iş göremezlik- efor kaybının 250.480,75 TL olmak üzere toplam 253.974,57 TL maddi zararının olduğu, bu miktardan davalı tarafından 27/09/2017 tarihinde yapılan ödemenin güncellenmiş miktarı olan 102.724,90 TL’nin düşülmesinden sonra davacının bakiye zararının (253,974,57-102.724,90) 151.249,67 TL olduğu, davalı tarafından 27.09.2017 tarihinde yapılan 84.856.26 TL ödemenin düşülmesinden sonra (150.000 TL-84.856.26) 65.143,74 TL bakiye limitinin bulunduğu, davacının toplam 151.249,67 TL bakiye zararının 65.143,74 TL sinden davalının sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yukarıda açıklanan Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına uygun olduğu anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 3-Müterafik kusur ve hatır taşımasına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi; Davacı araçta yolcu olarak bulunmakta olup kolluk tarafından düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında, davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususu “belirsiz” olarak işaretlenmiştir. Davacının kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı hususunda dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından davalı vekilinin müterafik kusura yönelik itirazı yerinde değildir. Hatır taşımasında, taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir.Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Dosyada bulunan soruşturma aşamasında alınan ifade tutanaklarına göre davalıya sigortalı aracın sürücüsü dava dışı …, davacı arkadaşı ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybettiğini beyan etmiş, davacı da benzer beyanda bulunmuştur. Somut uyuşmazlıkta, yukarıda ilkeleri açıklanan hatır taşımasının varlığı kanıtlanamadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 4.449,96 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.112,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.337,46‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/05/2023