Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2475 E. 2022/2163 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2475
KARAR NO: 2022/2163
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/09/2020
NUMARASI: 2017/220 Esas – 2020/326 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan, geçici-kalıcı iş göremezlik ve bakıcı gideri adı altında maddi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 09/09/2020 tarihli kararıyla; “Davanın kısmen kabulü ile;1-Daimi iş göremezlikten kaynaklanan 66.625,79 TL’nin dava tarihi olan 06/03/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Geçici iş göremezlikten kaynaklanan zarar ile refakatçi gideri sigorta güvencesinde olmadığından bu yönüyle davanın reddine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı, taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri taleplerinin, ZMSS poliçesi teminatı kapsamında olmasına rağmen Mahkemece bu taleplerin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda, bakıcı gideri hesaplanmadığını, buna yönelik itirazlarda bulunduklarını belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maluliyet raporunun, 23/09/2015 kaza tarihi itibarı ile Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi gerektiğini, olayda müterafik kusur ve hatır taşıması bulunup bulunmadığının Mahkemece araştırılması gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 23/09/2015 tarihinde, davalı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı ve davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı motosiklet ile dava dışı aracın karıştığı kaza neticesinde, davacının yaralandığı; işbu davada davacı tarafça, HMK’nın 107. maddesi kapsamında düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında yolcu olarak bulunduğu motosikletin sigortacısı olan davalıdan 500 TL geçici iş göremezlik zararı, 500 TL kalıcı iş göremezlik zararı ve 500 TL bakıcı gideri adı altında toplamda 1.500 TL maddi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Her ne kadar yeni genel şartların A.5.b. maddesinde tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararının sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de; 6111 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı sayılmamıştır. Bu durumda, Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden, sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik zararlardan sorumluluğu devam etmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11627 Esas – 2022/6346 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları) Dolayısıyla Mahkemenin geçici iş göremezlik zararına ilişkin talebin reddine karar vermesi usul ve yasaya uygun olmamış, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı kabul edilmiştir. Ancak, davacının yaralanmasının niteliği (sağ el bileğinin kırılması) dikkate alındığında bakıcıya muhtaç olmadığı aşikar olmakla birlikte, davacı tarafça davacının bakıcı yardımına ihtiyaç duyduğuna ilişkin iddia da ispat edilememiş, bu itibarla, bilirkişi raporuyla belirlenen ve davacı tarafça ıslah edilen 10.737,46 TL’lik geçici iş göremezlik talebinin kabulüne, davacı tarafça dava dilekçesinde talep edilen 500 TL’lik bakıcı giderinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
B-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: TBK’nın 54. maddesi kapsamında açılan davalarda, maddede öngörülen meslekte kayıp oranının belirlenmesinde yargısal uygulamalarda, kaza tarihi itibarıyla ayırım yapılarak kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak maluliyet raporu alınması gerektiği kabul edilmektedir. Mahkemece, belirtilen uygulama dışında, somut olayda kaza tarihi 23/09/2015 olmasına karşın Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporundaki meslekte kazanma gücü kaybı oranı dikkate alınarak düzenlenen aktüer raporunda hesaplanan tazminat miktarı benimsenerek karar verilmiştir. Eldeki davada olduğu gibi, TBK’nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün azalmasından doğan kayıp nedeniyle açılan davalarda, beden ve ruh tamlığı ihlallerinin, zarar görenin sanatına veya mesleğine yapmış olduğu etkinin ve bunun oranının gözetilmesi ile belirlenmesi gerekir. 2918 sayılı kanunun 90. maddesinde zorunu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar anılan kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olup ayrıca bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda TBK’daki haksız fiillere ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. Davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının belirlenmesi bakımından (somut olayda) kaza tarihi itibarıyla yargısal uygulamalarda uygulanması kabul edilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olduğu gibi, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği de yürürlüktedir. Bu yönetmeliğin (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) “Dayanak” başlıklı 3. Maddesinde; 5510 sayılı Kanunun 107. maddesi hükmüne dayanılarak hazırlandığı belirtilmiş; “Kapsam” başlıklı 2. Maddesinin (1) nolu bendinde de yönetmeliğin, “5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların iş kazası ile meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağına,” ilişkin usul ve esasları kapsadığı belirtilmektedir. Buna karşılık Özürlülük Ölçütü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde bu Yönetmeliğin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ile 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5. maddesine dayanılarak hazırlandığı, yine anılan yönetmeliğin 2. maddesinde Yönetmeliğin, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsadığı düzenlenmiştir. Buna göre -adli tıp öğretisinde de kabul edildiği üzere- Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, amaç ve kapsam olarak tazminat hukuku ilkeleri bağlamında hükümler içerip haksız fiile maruz kalan kişideki travmatik lezyonlar ile birlikte meslek veya iş türü, meslek grup numaraları, iş kolları ve kişilerin yaşlarına yönelik ayrı ayrı cetveller içermekte ve bu itibarla tıbbi kıyas/takdir metoduna elverişli olması nedeniyle bilirkişinin/adli tıp uzmanının yorumuna olanak vermektedir. Buna karşılık Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise, kişinin maruz kaldığı haksız fiil ve bunun sonucu olarak mesleğinde kazanma gücünü hangi oranda kaybettiğini belirlemekte yeterli olmayıp daha ziyade kişide bulunan sistematik hastalıkları ön plana çıkarmakta, malulen emeklilik, vergi indirimi, bakım ücreti, özel eğitim ve özel donanımlı araç kullanımına yönelik olup tazminat hesabında asıl önem arz eden yaş, sanat, meslek, meslek grubu gibi faktörlerin hesaplamada değerlendirilmemesinden dolayı tazminatın unsurlarını ve hak edilen tazminatın belirlenmesinde yeterli ve gerekli parametreleri içermediği için yeterli olmamaktadır. Bu bağlamda somut olayda, dosyada bulunan ve 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen Adli Tıp Kurumunun 09/05/2019 tarihli ve davacının %7,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edildiğine göre, bu rapordaki maluliyet durumu göz önüne alınarak düzenlenen aktüer raporunun hükme esas alınmasında dosya içeriği ile usule ve yasaya aykırılık bulunmadığı, bu yöndeki davacının istinaf itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Ayrıca, motosiklette yolcu olarak bulunan davacının yaralanmasının niteliği (sağ el bileğinin kırılması) ve motosiklet sürücüsü ile davacının soruşturma aşamasındaki beyanları dikkate alındığında; olayda davacının müterafik kusurunun bulunmadığı ve hatır taşıması iddiasının da ispat edilemediği kanısına varıldığından, bu yönlere ilişkin itirazlar da kabul edilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine B- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile, 10.737.46 TL geçici iş göremezlik ve 66.625,79 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplam 77.363,25 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 06/03/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 500 TL’lik bakıcı gideri talebinin reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 5.284,68 TL nispi karar harçtan, 31,40 TL peşin harç ve 265,00 TL ıslah harcı toplamı 296,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.988,28 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 peşin ve 265 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 296,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hükmedilen maddi tazminat miktarı üzerinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürülükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 12.378,12 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen 500 TL’lik miktar nedeniyle, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 maddesi gereğince 500 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.407,30 TL yargılama giderinden, davanın kabul- ret oranı göz önüne alınarak hesaplanan 1.398,26‬ TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine, C-İstinaf İncelemesi Bakımından: 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 37,75 TL posta ve tebligat gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 4.551,21 TL harçtan, peşin alınan 1.140 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.411,21 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/12/2022