Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2472 E. 2022/366 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2472
KARAR NO: 2022/366
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2020
NUMARASI: 2018/551 (E) 2020/374 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, dava dışı … Şirketine ait … plakalı aracın davalı … nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, 29.05.2018 tarihinde kazaya karışan sigortalı meydana gelen hasarın karşılanmadığını, hasar ekspertiz raporunda onarım maliyeti hasar tazminatı KDV dahil 128.339,20 TL tespit edildiğini, müvekkil tarafından aracın onarımı yapılarak sahibine teslim edilip sigortadan kaynaklı alacak hakkına temlik aldıklarını belirterek şimdilik 50.000,00 TL bedelin faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … şirketi vekili, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü ile taleple bağlı kalınmak suretiyle 72.800,00 TL alacağın 27/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili, kazanın yasal sürede ihbar edilmediğini, aracın tamir edilmesinden sonra başvuru yapıldığı gibi tamire ilişkin herhangi bir belge ve fatura sunulmadığını, aracın tamir edilmiş haliyle tazminat talebinde bulunulduğunu, taraflar arasındaki poliçe hükümlerine göre hesaplanan hasar bedelinden %20 oranında iskonto yapılması gerektiğini, bununla birlikte KDV uygulamasının doğru olmadığını, zira davacı tamir servisi olduğu halde fatura ibraz etmemiş olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Dava konusu aracın davalı şirket tarafından kasko sigortasıyla teminat altına alındığı, rizikonun poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, aracın onarımının davacı tarafından yapılarak sigortadan kaynaklı alacak temlik alınmak suretiyle sahibine teslim edildiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı tarafından 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu uyarınca tayin edilen bağımsız ve tarafsız eksper tarafından 25/07/2018 tarihinde, ekspertiz işleminin yapıldığı, aksi ispat edilene kadar geçerli nitelikte bulunan ekspertiz raporunun düzenlendiği, aracın hasarlı hali eksper tarafından görülerek fotoğraflarının çekildiği, araç tamir edildikten sonra ekspertiz işleminin yapıldığına dair istinaf itirazının yerinde olmadığı, atanan eksper tarafından trafik görevlilerince düzenlenmiş kaza tespit tutanağının oluşa uygun düştüğü kanaatinde bulunularak KDV’siz 108.762,03 TL parça ve işçilik bedeli hesaplandığı, davalı … şirketinin rizikonun teminat dışı olduğuna dair bir savunma ve ispatının bulunmadığı, dolayısıyla kaza tespit raporu, alkol muayene raporu ve yapılan ekspertiz işlemi kapsamında aracın hasarlandığını ispat eden davacının hasarının karşılanması gerektiği, ancak uyuşmazlığın, esasen hesaplanan hasar ve işçilik bedeline iskonto uygulanması gerekip gerekmediği ve KDV talep edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı, ilk derece mahkemesince 2 kez bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 30/09/2019 tarihli raporda malzeme ve işçilik bedeli KDV hariç 61.777,00 TL olarak tespit edildiği, davacı vekilinin, bu rapora yönelik itirazının bulunmadığı, rapor doğrultusunda davasını ıslah ettiği, ancak davalı tarafın itirazı üzerine alınan raporda ise ilk raporda belirlenen miktarın üzerinde hesaplama yapıldığı, dolayısıyla ilk rapora davacı tarafından itirazda bulunulmamış olması nedeniyle, davalı bakımından oluşan usuli kazanılmış hak uyarınca sonradan alınan raporun değerlendirme dışı bırakılması gerektiği, sözü geçen ilk alınan bilirkişi raporunun, davalı tarafından dava öncesinde yaptırılan 21/09/2018 kayıt tarihli raporda hesaplanan KDV hariç malzeme ve işçilik bedeliyle örtüştüğü, dolayısıyla hüküm altına alınan hasar bedelinin fazla hesaplandığına ilişkin istinaf itirazında isabet bulunmadığı, davalı vekilinin değişmeyen ve yeniden kullanılan parçaların da bulunduğuna dair itirazının, dosyaya kazandırılan her iki bilirkişi raporunda da uygun görülmediği, dolayısıyla buna ilişkin bir ispat bulunmadığı, diğer yandan her ne kadar taraflar arasındaki poliçede anlaşmalı servislerde onarım yapılmaması durumunda oran belirtilmeksizin iskonto uygulanacağı açıklanmış ise de, sigorta şirketinin iskonto yapmak hakkını ancak dava öncesinde rızaen ödeme yapması durumunda kullanabileceği, oysa ki rizikonun teminat kapsamında olmadığına dair bir savunma ve itirazı bulunmayan davalı … şirketinin, dava öncesinde davacıyı oyalayarak sigorta başvurusunu 4 aydan fazla bir süre sürüncemede bırakarak ödeme yapmaktan kaçındıktan sonra hesabın iskontolu yapılması gerektiğine ilişkin savunma ve itirazının dürüstlük kuralına aykırı olduğu, dolayısıyla hukuken itibar görmeyeceği, bu yöne ilişkin itirazının yerinde olmadığı, davacının temlik aldığı alacağın kapsamına KDV’nin de dahil olduğu davalının tamirat hizmetini vererek alacağı hizmet bedeline KDV’yi yansıtması gerektiği, buna ilişkin fatura düzenlenmemiş olmasının ancak vergi usul hukuku bakımından bir tesirinin olabileceği, dolayısıyla bu yöne ilişkin istinaf itirazında da isabet bulunmadığı görülmektedir. (Aracın onarımı yapılsın yada yapılmasın, onarıma ilişkin fatura olsun yada olmasın; zararın, KDV ile birlikte karşılanması gerektiğine dair Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2014/9038 Esas – 2014/9078 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları) Ne var ki, taleple bağlı kalınarak karar verilmesinin doğru olmadığı, az yukarıda açıklandığı üzere, sadece davalının itirazı üzerine alınan 19/12/2019 tarihli raporda hesaplanan hasar miktarının-davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak uyarınca-davacı tarafından talep edilmesi usulen mümkün olmadığı gibi yine az yukarıda açıklandığı üzere ilk rapordaki hesaplamanın da usul ve yasaya uygun olduğu karşısında, ilk rapora itiraz edilmeyerek ıslah edilen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davacının fazlaya ilişkin bir hakkı olmamasına rağmen infazda tereddüt yaratacak ve davacının bakiye tazminat alacak hakkı varmışcasına “taleple bağlılık” ifadesi kullanılmak suretiyle karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf itirazlarında isabet bulunmamakta ise de kararın infazında veyahut taraflara tanınan hak ve borçlarda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmiş olması re’sen nazara alınması gereken bir hukuka aykırılıktan teşkil ettiğinden ötürü istinaf başvurusunun değişik gerekçe ile kabulüne, HMK 353/1-b/2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla hüküm fıkrasında “taleple bağlı kalınarak” ifadesi çıkarılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararı bütünüyle kaldırılmak suretiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla, davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile 72.800,00 TL bedelin 27/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT göre hesaplanan 10.264,00 TL vekalet ücretinin aleyhine hükmedilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Alınması gereken 4.972,96 TL harcın peşin harç alınan 1.242,88 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 3.730,08 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 853,88 TL ıslah harcı 389,00 TL olmak üzere toplam 1.242,88 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı vekili tarafından yapılan posta-tebligat gideri toplamı 86,00 TL ile 1 adet bilirkişi ücreti 900,00 TL, 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.027,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, 8-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine, İstinaf yargılama giderleri bakımından: 9-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 10-Kararın kaldırılması nedenine göre istinaf yargılama giderlerinin takdiren davalı üzerinde bırakılmasına, 11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, istinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (72.800,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 01/03/2022