Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2449 E. 2020/4396 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2449
KARAR NO: 2020/4396
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/08/2020 tarihli ara kararı ve 01/09/2020 tarihli ara kararı
NUMARASI: 2020/399 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’nin yönetimindeki … plakalı aracın Küçükköy istikametinde seyir halinde iken orta refüjden karşı yöne girerek müvekkillerinin murisi …’ün idaresindeki … plakalı araca ön ve sol yan kısımlarından çarptığını, adı geçen murisin alkol testinde alkole rastlanmadığını, davalı …’nin sağlık raporunda ise alkollü olduğunun belirlendiğini, ilk iki günü acilde olmak üzere sekiz gün boyunca Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kalan muris …’ün sol ayak bileğinde, kaburgalarında ve kalçalarında kırıklar oluştuğunu, üçüncü bir kişinin bakımına muhtaç duruma geldiğini, kendisine ait araç kullanılamayacak duruma gelen ve olay günü 250.000,00 TL tutarındaki sözleşmeyi imzalamaya gittiği sırada davaya konu kazayı yaşayan murisin yüklü miktarda ticari iş kaybı yaşadığını belirterek müvekkilleri için telafisi imkansız zararları önlemek amacıyla davalılardan …’nin üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkullere ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini, maddi zarara karşılık gelmek üzere şimdilik 1.000,00 TL tutarında maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, murisin kaza nedeniyle yaşadığı elem ve ızdırap nedeniyle uğradığı manevi zarara karşılık gelmek üzere 100.000,00, mirasçı olan müvekkillerinin yaşadıkları elem ve ızdırap nedeniyle uğradıkları manevi zarara karşılık gelmek üzere 50.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 28/08/2020 tarihli tensip ara kararıyla; “… Davacı vekilinin … plakalı araca ayrıca diğer davalılar üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkullere ilişkin İHTİYATİ TEDBİR talebinin, … plakalı araç ve diğer davalılar üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkuller dava konusu olmadığından reddine, bu hususta ara karar yazılmasına …” karar vermiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; davalılar üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkuller ile özsellikle davaya konu kazaya karışan davalı … adına kayıtlı … plakalı araca tedbir konulmasının talep edildiğini, aksi halde davacı müvekkillerinin alacağının tahsilinin imkasızlaşağını, ayrıca bu durumun müvekkilleri için telafisi olanaksız azaralarnı doğğncağına neden olacağını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, kazaya karışan davalı … adına kayıtlı … plakalı araç ve diğer davalılar üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkuller üzerine ihtiyatı tedbir konulmasına karar verilmesi talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan incelemede: Talep, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemiyle açılan davadada, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına karşı istinaf başvurusudur. Öncelikle belirtmek gerekir ki, HMK’nin 389’uncu maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecektir. Somut uyuşmazlıkta davacılar vekili trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Bu nedenle uyuşmazlık konusunun “para” olduğu gözetildiğinde, dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talebinde bulunan davacılar vekilinin kastının “ihtiyati haciz” olduğu anlaşılmaktadır. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil (yaralanma) tarihi itibarıyla davacıların maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talep edilen davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının kesin olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun (İİK) 257’nci maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. Bu açıklamalar ışığında dosyanın incelenmesinde; davacılar vekilinin kastının ihtiyati haciz talebi olduğu, dosyada bulunan yaralanmaya ilişkin raporlar, trafik kazası tespit tutanağı ve diğer belgelerin, alacağın varlığına ve muaccel olduğuna ilişkin kanı oluşturacak nitelik taşıdığı ve bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun da bulunduğu gözetilerek, İİK’nin 257/1’inci maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekirki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259’uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 28/08/2020 tarihli tensip ara kararı ile 01/09/2020 tarihli ara kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde harcı yatıran davacılar vekiline iadesine, 4-İstinaf talep eden davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince esastan verilecek kararda dikkate alınmasına, artan gider avansının iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/12/2020