Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2441 E. 2022/1994 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2441
KARAR NO: 2022/1994
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI: 2018/138 (E) – 2019/902 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması neticesinde 22/01/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin bedensel zarara uğradığını belirterek şimdilik 100 TL maddi tazminatın işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, davacıya 120.277 TL ödeme yaparak sorumluluktan kurtulduklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, sübut bulan davanın kabulü ile 65.305,14 TL tazminatın 17/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili, dava öncesinde usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, mevzuata aykırı maluliyet raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, raporun özürlülük ölçütüne göre düzenlenmesi gerektiğini, maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin de hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik zararından sorumluluklarının bulunmadığını, emniyet kemeri takmadığı sabit olan davacı bakımından müterafik kusura gidilmemiş olmasının doğru olmadığını, kısa karar ile gerekçeli karar arasında birbirine aykırılık bulunduğunu, temerrüt tarihinin yanlış alındığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmaya ilişkin ek karara yönelik olarak da süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı tarafın süresi içerisinde istinaf harçlarını yatırmış olması münasebetiyle istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmaya ilişkin ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile istemin esastan incelenmesine karar verilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.Her ne kadar davalı vekili tarafından ibranameye dayalı olarak istinaf itirazında bulunulmamış ise de, bu hususun borcu söndüren bir sebep oluşu nedeniyle re’sen nazara alınarak değerlendirilmesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada, ödemenin, müstahak olunan tazminatın %86,65’lik oranını karşıladığı, ancak bu oranın yetersiz olduğu, KTK’nın 111. maddesi uyarınca işbu 2 yıllık süre içerisinde açılan dava ile ibranamenin iptalinin istenebileceği karşısında mahkemenin ödemenin yetersiz olduğuna ilişkin kabul şeklinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine, ilk derece mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun, 11/10/2008 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak düzenlenlediği 03/09/2018 tarihli raporunda; davacının trafik kazası neticesinde, E Cetveline göre %34 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı mütalaa edilmiştir. Bugüne kadar ki yargısal karar ve uygulamalarda her ne kadar, kaza tarihi itibarıyla ayırım yapılarak maluliyet raporlarının, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”, “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”, ” Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik”, “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Yönetmeliği”ne göre düzenlenmesi gerektiği yönünde görüş geçerli olmuş ise de; “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”nin amacı ve işlevi, sigortalıların maluliyet, çalışma gücü kaybı, erken yaşlanma ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin hastalık, maluliyet, ağır engellilik durumlarının tespitine ilişkin olup, haksız fiillerden kaynaklanan beden gücü kayıplarının, bu Yönetmeliğe göre karşılanamadığı, “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Yönetmeliği” ile “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği”nin de amacı ve işlevi, engellileri vergi indiriminden yararlandırmak, bazı durumlarda aylık bağlamak ve yaşam kolaylıkları sağlamak olup, yaş ve meslek değerlendirmesi içermeyen bu Yönetmeliklere göre, haksız fiillerden kaynaklanan beden gücü kayıplarının tespiti yoluna gidilmesi usulen mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, tüm haksız fiillerden kaynaklanan beden gücü kayıplarının, 5510 sayılı Kanun’un 19.maddesinin 9.fıkrası ve 107.maddesi gereğince yürürlüğe konulan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre tespiti zorunludur. İlk derece mahkemesince de, bu yönde işlem yapıldığından ötürü bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Diğer yandan geçici iş göremezlik zararının hüküm altına alınmadığı, dava öncesinde sigortaya yapılan başvuru esnasında sunulan belgelerin yeterli olduğu, başvurunun usulüne uygun olmadığına ilişkin itirazın yerinde olmadığı, temerrüt tarihine ilişkin kabul ve uygulamada ve ayrıca. kısa kararda maddi hata yapılmış olması nedeniyle. bu hususun gerekçeli kararda düzeltilmiş olmasında da usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Son olarak kaza tespit tutanağında emniyet kemeri takılı olup olmadığı hususunun belirsiz olarak işaretlendiği, buna ilişkin savunmanın ispatının davalı tarafa ait olduğu, ancak ispatlanamadığı görülmektedir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 4.460,99 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.135,49‬ TL harcın mahsubundan sonra bakiye 3.325,5‬0 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı … şirketinden tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (65.305,14 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/11/2022