Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2420 E. 2023/762 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2420
KARAR NO: 2023/762
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2017/144 (E) – 2020/247 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/05/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 03/06/2016 tarihinde, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın yağışlı havada yolların kaygan olmasından dolayı direksiyon hakimiyetinin kaybı neticesi yoldan çıkarak yapmış olduğu trafik kazasında, araçta bulunan otobüs muavini …’in vefat ettiğini belirterek davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı ile birlikte davacı … için 30.000 TL, diğer davacı … için 30.000 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı sigorta şirketi vekili davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı … yönünden açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 127.037,18 TL destekden yoksun kalma tazminatının kararda belirtilen değişen faiz tür ve başlangıç tarihlerinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsiline; davacı … tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının sabit olmaması nedeniyle reddine; davacılar tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 30.000 TL, diğer davacı … için 20.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi haricinde kalan davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili, davaya konu trafik kazasının trafik iş kazası niteliğinde bulunduğunu, dolayısıyla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olmadığını, davacıya trafik iş kazası nedeniyle SGK’ya başvuruda bulunmak ve gerekirse gelir bağlanması hususunda dava açmak üzere imkan tanınarak bu husus bekletici mesele yapılması gerekirken salt davacının SGK’lı olmaması sebebiyle gelir bağlanamayacağından bahisle hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil bir kusurun da bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan yolcu otobüsünde muavin olarak çalışan …’in kaza nedeniyle vefatından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan 09/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda, davalı sigortalı araç sürücüsünün yerleşim yeri dışında yağmurlu havada gündüz vakti direksiyon hakimiyetini kaybederek sebebiyet verdiği trafik kazasında tam kusurlu olduğu mütalaasında bulunulduğu, araçta muavin olarak bulunan müteveffanın kazanın gerçekleşmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı hususunun da uyuşmazlık konusu olmadığı, dolayısıyla kusura ilişkin istinaf itirazlarının yersiz olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, her ne kadar davaya konu kaza trafik iş kazası niteliğinde ise de davacı taraf, trafik kazasına bağlı olarak haksız fiil hükümlerine istinaden tazminat talebinde bulunduğuna, bir başka ifadeyle davacının işverenin sorumluluğu hükümlerine dayalı olarak hizmet akdinden mütevellit talepte bulunmadığına dolayısıyla davanın hukuki sebebinin İş Kanunundan veyahut iş akdinden kaynaklanmadığına göre ilk derece mahkemesinin göreve ilişkin kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. SGK’ya yazılan yazıya verilen cevapta, davacıların iş kazasıyla ilgili kuruma bir müracaatlarının bulunmadığı, dolayısıyla davacı eşe herhangi bir gelir bağlanmadığının bildirildiği görülmektedir. Davalı sigorta şirketi tarafından davacıya gelir bağlanması amacıyla SGK’ya başvurması hususunda süre verilerek bu hususun bekletici mesele yapılması gerektiği ileri sürülmekte ise de; sigorta şirketinin sorumluluğunun yerine getirmesi bakımından, davacıya gelir bağlanması şartlarının bulunup bulunmadığı, bunun rücuya tabi bir ödeme niteliğinde olup olmadığı meselesinin açıklığa kavuşturulması gerektiği hususunun geciktirici bir şart olduğuna dair yasal düzenleme bulunmadığına ve trafik iş kazası olup olmadığı hususunun salt davacının talebine bağlı bir husus olmayıp SGK tarafından re’sen araştırılması gereken hususlardan olduğuna ve bu zamana kadar da buna ilişkin bir tahkikat yapılarak davacıya herhangi bir gelir bağlanıp bunun rücuya tabi olduğundan bahisle sigorta şirketine rücu edildiğine dair bir iddia da ileri sürülmediğine ve dava süresince hukuki durumu belirsiz bırakılarak öngörülemeyen bir zaman zarfında zarara katlanması davacıdan beklenemeyecek olduğuna göre bu durum bekletici mesele yapılmadan karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Alınması gereken 8.677,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 3.025 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 5.652,90 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı sigorta şirketinden taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (127.037,18 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/05/202